efendim şimdi bu tosbağa, yani kaplumbağa... yani şey demek istedim, kurbağa... aman ya penguen penguen... yok yahu neydi... octopus, hah şimdi buldum... şimdi bu kafadan sekiz bacaklı omurgasız deniz yumuşakçası son günlerin sudan çıkan yeni geyiği. alamanya'nın oberhausen'inde ikamet eden bu hayvanat alaman hayvanat bahçesi pazarlamacılığının son halkası ve klasik örneklerinden biri. şöyleki deutschland'ta birçok hayvanat bahçesi ve benzeri gezi eğlence park alanı gibi yerler maddi olarak genelde pek parlak durumda değildirler. gelir alanları kısıtlıdır, bellidir ve giderlerine kıyasla azdır. mesela bir hayvanat bahçesi işletmek son derece masraflı bir mevzudur ve genelde zarar edilir. dolayısıyla bu ve benzeri işletmeler atraksiyon üstüne atrkasiyon ararlar müşteri çekebilmek için. bu kafadan bacaklı paul denen hayvanat da bunun son ve güzel bir örneğidir. aslında bunun en güzel örneği berlin hayvanat bahçesindeki kutup ayısı knut'dur. hatırlarsınız, bir ara bütün dünya bu ayı oğlu ayıyla yatıp kalktı, yok afedersin nereye küçüğünü yaptı yok şöyle büyüğünü yaptı yok böyle yattı... yıllardır zarar eden ve çok ciddi iflas tehlikesi geçiren hayvanat bahçesinin hisseleri bir ayda tavan yaptı, milyona yakın ekstra ziyaretçi geldi sırf kodumun ayısı yüzünden. mekan da böylelikle belini doğrulttu. oysa berlin hayvanat bahçesi
* dünyanın en çok tür barındıran hayvanat bahçesidir.
* 1500'e yakın tür yanlış hatırlamıyorsam, ama böyle olunca da maliyet uçuyor tabi. lakin bu bile ziyareti için çok sağlam bir sebebtir. ama işte insan duygusal hayvan ya, dikiyosun oraya sevimli bir yavru ayı yapıyosun doğru pazarlama stratejisini geliyor insanoğlu. o dönem dönen kutup ayılı en büyük kola markasının reklamları da işin cilası oldu tabi. ve bu ne ilkti ne de son.
gelelim bizim paul efendiye... oberhausen sea life akvaryumu iki yılda bir beli doğrultacak bu şekilde. bir avrupa şampiyonası bir dünya şampiyonası, yetmezse araya copa america'yı da sıkıştırırsın, oooooh. fakat tutturdukça tutturuyor hayvanoğlu hayvan. peki sizce bu hayvanatın ahtapot olması bir tesadüf mü? başka hayvan mı yok koca akvaryumda da medyumluk bu şopara kaldı. ben isterdim şöyle katil balinalarla köpek balıkları çift kale maç yapsın
*, güney afrika'daki finalden daha çok seyirci çeker vealla... ahtapot deniz canlıları içinde öğrenme kapasitesi ve zekası en gelişmiş hayvanlardan biridir, kendi türü içindekilerde bir numaraymış, bilim böyle söylüyor. yahu hayvanın sekiz tane kolu var üstelik direkt kafaya bağlı, senin kaç tane kolun var?
* ayrıca besinini taşların altında, arasında, içinde de ararmış doğal ortamında. bu paul efendinin bakıcısı da futboldan tabiiki anlıyor, o besinleri de sonucu önceden kestirmeye çalışıp ona göre yerleştiriyor; misal kazanmaya yakın takımın midyesi taze diğeri bayat ya da ne bileyim çeşitli itici çekici tatlandırıcılar ya da renklerin etkisi. ha bu gayet başarılı ve özgün bir kendini pazarlama stratejisidir, eli sıkılasıdır, takdir edilesidir.
ama bana hakkında bu kadar yazı yazdırdın ya sevgili hayvanoğlu hayvan paul, sormadan geçemeyeceğim; sen kaçıncı paul'sün? senin ben ta o sekiz kolunun bağlı olduğu yumuşak kafanı... seveyim seveyim canım benim, sevicem... püskürtmezsen tabi mürekkebini... malum mürekkep lekesi çıkmıyor.
kişisel not: hep almanya'yı seçeydin de deutschland kupayı alaydı değil bunları yazmak seni kral yapardım kral, o fındık kadar soğuk akvaryumundan kurtarır marmara'nın ege'nin ve hatta sıcacık akdeniz'in yegane sultanı yapardım, midyenin en tazesini deniz böceğinin en kralını yerdin bilesin... düşün taşın iki senen var bir sonraki kupaya kadar. haaaa o kupada eğer türkiye olursa tereddütsüz kırmızı beyazı seçeceksin akıllı ol asarım kollarından sekiz bi yana franz'ın balıkçısına, sonun fritöz olur ona göre.