(bkz:
late bloomer)
vardır böyle futbolcular.
late bloomer, çiçek açması uzun süren bitkiler için kullanılır botanik biliminde ve sonradan parlayan futbolcular için kullanılan bir tabirdir ingiliz futbol jargonunda.
burak yılmaz güzel bir örnektir buna mesela, 26-27 yaşından sonra trabzonspor'da tam bir
strikera dönüşmüştür. galatasaray transferi ile prime zamanını yaşamıştır.
ama en iyi örnek kuşkusuz
jamie vardydir.
aaron boupendzanın da böyle bir "hep sonradan gelir aklım başıma" tayfasından olma ihtimali var gibi sanki. potansiyeline geç kalmış olması kafalarda soru işareti yaratsa da. gabon genlerinin bütün fiziksel üstünlüklerine sahip bir dinamizmi var saha içersinde ama sadece fizikten ibaret değil bütün hüneri. topla olan ilişkisinin rahatlığı ve şutlarında kullandığı farklı tekniklerle adından söz ettirecek gibi duruyor.
bir senaryo yazalım desek.
çok büyük bir ihtimalle eski göz ağrımız
mario leminanın gabon milli takımından yakın arkadaşıdır.
yaşadığı sakatlıklara rağmen
mario leminanın futbol kariyerindeki en içten ve güzel zamanları galatasaray futbol takımıyla yaşadığına kanaat getirebiliriz. takımı fazlasıyla sahiplenmesi, burada sevildiğini hissetmesi ve taraftar nezninde acaba 2.melo'mu geliyor ışığının oluşması bile bu fikri destekleyen bir görüştür mesela. malesef geçirdiği kronik sakatlıklardan dolayı yollarımız ayrılsa bile güzel anlar kaldı benim aklımda. senaryo'ya göre alo boupendza ben lemina telefonu gerçekleşmiş olabilir. boupendza'nın krosnodar'a transferi ne durumda bilmiyorum, menejer yemi de olabilir. o yüzden eğer ilgilenirsek bize transferi mümkün gözüken oyuncu. fiyatı şu an el yaksa da... kendimi fotomaç yazarı gibi hissettim bir an allah affetsin. neyse bu da jargon'la başlayıp goygoy'a bağladığımız bir entrimiz olsun.
tabi bu mantıkla sulanabileceğimiz bir isim daha var sevgili renktaşlar. alo pierre?
(bkz:
pierre-emerick aubameyang)
*