adından da belli olacağı üzere dergimizin bize -yani tribünlere- en yakın köşesi sanırım bu köşe. apayrı bir sıcaklığı var. geçen ay
* köşede sözlüğümüze de yer verilmesi hepimiz için çok anlamlı ve güzel olmuştu eminim ki. fakat bu ayın
* konusu çok daha bireysel olacak sanırım benim için. hemen bu ayki köşeden kısaca bahsedelim. malum, köşede maçtan önce olsun, maç sırasında olsun ve de maç sonrasında olsun, tribünlerde konuşulanlar, yaşananlar yazılıyor. fakat süperlig tatilde olduğundan, haliyle de takımımız maç oynamadığından, bu ay köşesinde "içten içe bir şekilde bildiğimiz ama bir türlü anlam veremediğimiz şeyler"e yer vermiş yazar. 3 teori var bunlarla alakalı. "teori 1: galatasaray maçlarının olduğu gün yağmur yağar" diye başlıyor. al işte buyrun. senelerdir maç günleri içime dert olmuş, ama bir türlü anlam veremediğim konu: güneşli bir haftadan sonra galatasaray maçı olduğu gün yağmur yağması! artık bu olay o kadar canımı sıkmaya başlamıştı ki, her yağmurlu galatasaray maçında dile getiriyordum bunu çevreme. hayır elbette yağmur yağması çok olağan bir durum istanbul için. ama el insaf! hafta güneşli başlıyor diyelim, ne zaman ki gün galatasaray'ın avrupa kupası maçı oluyor, düşüyor yağmur şehre! aynı şey lig maçları içinde geçerli. belki burda 5 tane atıp evine yollayacağımız leverkusen'i yine o yağmur kurtarmadı mı! zemine çakılıp kalmadı mı rotariu'nun golü! her neyse. en son sanırım panathinaikos maçından önceki
3 aralik 2009 galatasaray panathinaikos maci zirvesi'nde dile getirmiştim bunu sözlük yazarlarına. o maçtan önce de istanbul'da havalar gayet güzelken, maç günü sokak'ta demlenirken çisil çisil inivermişti tepemize yağmur.
* yine aynı şekilde
haldunustunelinsactokasi şahittir
10 aralik 2009 galatasaray ttt riga bayan basketbol maci için ahmet cömert'e giderken ataköy'den salona kadar 10 dakikalık yürüyüşümüzdeki ıslanışımıza. oysa o maç günü de yağmur tam biz yola çıktığımızda başlamıştı. nedir yani arkadaş ben anlamıyorum ki. her neyse fazla uzattık. işte kısacası dergimizin bu sevgili köşesi senelerdir içime dert olan bu konuya çok güzel değinmiş. vallahi içim rahatladı ne yalan söyleyeyim. demek ki bu sadece benim içime dert olmamış, demek ki sadece benim dikkatimi çekmemiş.
ayrıca yazarımız yine bu sayıda sözlüğümüzü anmayı ihmal etmemiş,"teori 2: fener puan kaybettiğinde galatasaray'da puan kaybeder" teorisini sözlüğümüzdeki
fener puan kaybettiginde puan kaybetmezse olecek hastaligi başlığıyla pekiştirmiştir.
ne diyelim ki, seviyoruz bu köşeyi!