1
kondisyon ve omurga ile birlikte bir futbol takımının* başarısıyla/kalitesiyle direkt ilgisi olan kavram.
2016 - 17 sezonunun pas lideriydik: http://gss.gs/Fjt.jpg
paslı oyun mu? bizden sorulur: http://gss.gs/8yo.jpg
ligin en çok pas yapan oyuncusu? elbette ki o da bizde: http://gss.gs/l4p.jpg
yukarıdaki 3 fantastik veriye rağmen ne elde ettik? hiçbir şey. neden? çünkü sporun her dalında, nicelik < nitelik.
basketbolun toplu fundamental* içeriği esasen "kaliteli pas"a vurgu yapar. kaliteli bir pas şunları kapsar:
1. açı
2. hız
3. mesafe
4. pası elden çıkarma sürati
söz konusu bu 4 maddeyi futbolun da toplu fundamental içeriğine dahil edebiliriz.
geçen sezonki* maçlarımızdan bazı anları gözlerinizin önüne getirin. benim aklıma gelenler; oyunun durağanlığıyla bizleri boğan bir futbol algısı, hatalı hamlelerle izleyenleri kanser eden bir felsefe ve oyunun durağanlığıyla paralel olarak dinamizmden o biçim uzak bir saha içi disiplini. topu sahanın "dikine sürmekten" aciz bir maestronuz (!) olunca elde edebildiğiniz şeyler bunlar oluyor haliyle.
"yavaş pas" (bir başka ifadeyle, "tembel pas"), futbola ihanettir. bolca kan söğüşlemiş bir sivrisineğin çıkardığı ses misali yayık yayık yuvarlanan toptan cacık olmaz. normalde, mesafe arttıkça pasın hızı da artmalı. ama bizde böyle olmadı. oyuncularımız topu, 10 metre ilerdeki takım arkadaşına da, 50 metre ilerdeki takım arkadaşına da 10 km/sa hızla aktarmayı denedi hep. sonuç, patates.
kontraya çıkıyoruz. bruma soldan yardırmaya başlamış, topu önüne istiyor. selçuk/tolga/yasin vesaire topu bruma'ya gönderiyor. ama bruma'nın neresine gönderiyor? götüne amk, götüne! bu enstantaneden geçen sezon o kadar çok gördük ki, elimdeki su şişesini ekrana savurduğumu hatırlıyorum.
son olarak da, topu ayağından hızlıca çıkaran tek bir adam vardı takımımızda, hollandalı idi, nice'e gitti :(
kaliteli bir pasın içeriğini oluşturan doneleri layıkıyla uygulayamayan oyuncularımız var(dı). evet, nicelik olarak en tepedeydik ama niteliğimiz neydi? "niteliksiz pas(lar)" sebebiyle şaftımız kaydı.
bana kalırsa, 5 ağustos 2017 galatasaray hertha berlin maçının ilk yarısıyla ikinci yarısı arasındaki pozitif uçurumun temelinde orta alan ikilisinin pas kalitesi yatıyor. bu artı, oyunun akmasını sağladı. fernando - ndiaye ikilisi olacak. yeter ki ilk sıkıntılı sonuçta yine selçuk'a sarılınmasın.
şu anda 87 yaşında olan pete carill'ın* sözü giriye nokta olsun:
"the quality of the pass leads directly to the quality of the shot." (çevirisi: "pasın kalitesi direkt olarak şutun kalitesini sağlar.")
edit: verileri matchstudy'den aldım.
2016 - 17 sezonunun pas lideriydik: http://gss.gs/Fjt.jpg
paslı oyun mu? bizden sorulur: http://gss.gs/8yo.jpg
ligin en çok pas yapan oyuncusu? elbette ki o da bizde: http://gss.gs/l4p.jpg
yukarıdaki 3 fantastik veriye rağmen ne elde ettik? hiçbir şey. neden? çünkü sporun her dalında, nicelik < nitelik.
basketbolun toplu fundamental* içeriği esasen "kaliteli pas"a vurgu yapar. kaliteli bir pas şunları kapsar:
1. açı
2. hız
3. mesafe
4. pası elden çıkarma sürati
söz konusu bu 4 maddeyi futbolun da toplu fundamental içeriğine dahil edebiliriz.
geçen sezonki* maçlarımızdan bazı anları gözlerinizin önüne getirin. benim aklıma gelenler; oyunun durağanlığıyla bizleri boğan bir futbol algısı, hatalı hamlelerle izleyenleri kanser eden bir felsefe ve oyunun durağanlığıyla paralel olarak dinamizmden o biçim uzak bir saha içi disiplini. topu sahanın "dikine sürmekten" aciz bir maestronuz (!) olunca elde edebildiğiniz şeyler bunlar oluyor haliyle.
"yavaş pas" (bir başka ifadeyle, "tembel pas"), futbola ihanettir. bolca kan söğüşlemiş bir sivrisineğin çıkardığı ses misali yayık yayık yuvarlanan toptan cacık olmaz. normalde, mesafe arttıkça pasın hızı da artmalı. ama bizde böyle olmadı. oyuncularımız topu, 10 metre ilerdeki takım arkadaşına da, 50 metre ilerdeki takım arkadaşına da 10 km/sa hızla aktarmayı denedi hep. sonuç, patates.
kontraya çıkıyoruz. bruma soldan yardırmaya başlamış, topu önüne istiyor. selçuk/tolga/yasin vesaire topu bruma'ya gönderiyor. ama bruma'nın neresine gönderiyor? götüne amk, götüne! bu enstantaneden geçen sezon o kadar çok gördük ki, elimdeki su şişesini ekrana savurduğumu hatırlıyorum.
son olarak da, topu ayağından hızlıca çıkaran tek bir adam vardı takımımızda, hollandalı idi, nice'e gitti :(
kaliteli bir pasın içeriğini oluşturan doneleri layıkıyla uygulayamayan oyuncularımız var(dı). evet, nicelik olarak en tepedeydik ama niteliğimiz neydi? "niteliksiz pas(lar)" sebebiyle şaftımız kaydı.
bana kalırsa, 5 ağustos 2017 galatasaray hertha berlin maçının ilk yarısıyla ikinci yarısı arasındaki pozitif uçurumun temelinde orta alan ikilisinin pas kalitesi yatıyor. bu artı, oyunun akmasını sağladı. fernando - ndiaye ikilisi olacak. yeter ki ilk sıkıntılı sonuçta yine selçuk'a sarılınmasın.
şu anda 87 yaşında olan pete carill'ın* sözü giriye nokta olsun:
"the quality of the pass leads directly to the quality of the shot." (çevirisi: "pasın kalitesi direkt olarak şutun kalitesini sağlar.")
edit: verileri matchstudy'den aldım.