1
(bkz: tempo ve alan paylaşımı)
modern basketbolun üzerine kurulduğu oyun felsefesi, mike d'antoni'nin run and gun'ının (hatta grinell'in de) evrimleşmiş hali. steve kerr'ün golden state warriors'ı bu mantalitenin en uç örneklerini sunmuştur son 4-5 sezonda (zaten kerr'ün bizzat söylemidir oyunu d'antoni'nin setleri sayesinde geliştirdiği iması).
nedir peki p&s? p&s der ki; savunma ribaundu alındığı andan itibaren en doğru şut en kısa zamanda bulunup çembere gidilmelidir. r&g ise der ki; savunma ribaundu alındığı andan itibaren ilk şut en doğru şut olmalı ve maksimum 8 saniye içerisinde çembere gönderilmelidir. iki felsefe arasındaki vurucu nüans "doğru şut" detayıdır zira r&g için asıl önemli nokta ilk şutun bir şekilde 8 saniye içerisinde rakip potaya gönderilmesini esas almasıdır. p&s ise buna karşı çıkıp "evet, tempo önemli fakat şutun doğru şut olması daha önemli" der.
nba, p&s'tir. euroleague ise pick and roll ve set odaklıdır. benim gibi avrupa basketbolu aşığı bir adam için p&s basketbolun köklerine yerleştirilmiş bir dinamittir. maksimum geçiş ve minimum set fikirli oyun bana ters. :( zaten bu sebeplerden ötürü özellikle warriors'la birlikte değişen nba'e bir türlü ısınamıyorum. zevk meselesi tabii bu. ayrıca birkaç satır önce euroleague'in p&r odaklı olduğunu yazdım yazmasına lakin bilhassa geçtiğimiz sezon bu yapı bir nebze değişti. bu değişimi de ergin ataman ve ergin hocanın anadolu efes'i gerçekleştirdi. vasilije micic'in o "at, avrat, sırp guard"vari oyununu shane larkin'in isolation'larıyla harmanlayan* efes, avrupa basketboluna yeni bir soluk getirdi. düşünün, efes bu mantalite sayesinde 12 milyon $'lık bütçesiyle 30-35 milyon $'lık bütçeleri devirip avrupa ikincisi ve türkiye şampiyonu oldu (12 milyon $'lık bütçe az bir bütçe değil elbette fakat 30-35'lerin yanında esamesi okunmaz). e efes'in bu başarısı da elbette birtakım farklılıklara sebep oldu, yol açtı; sezon başı itibarıyla euroleague takımları kadrolarını hep p&s'e yatkın oyuncu profillerine yönelerek oluşturdu. hızlı, topla haşır neşir olan, yaratıcı 3 numaralar, hatta 4 numaralar. euroleague bu sezon bol skorlu karşılaşmalar sunacak izleyenlere, oyunun evrildiği nokta bunu vadediyor bizlere.
p&s önümüzdeki yıllarda bitecektir. hatta warriors'ın efsane çekirdeğinin dağılmasıyla birlikte bu süreç çok kısa bir zaman içerisinde başlayacak bana kalırsa. zaten hep böyle olmuştur; bir sistem yaratılır, yaratılan sistemin defoları bir üst segment sistemle giderilir ve sistem kusursuza yakın hale getirilir fakat bir noktada kusursuza yakın bu sistem de patlar (warriors'ın ama sakatlıklar nedeniyle ama değil şampiyonluğu kaybetmesi ve üstüne kevin durant'ten olması vs.) ve hooop yenisi...
kaan kural ve yeni akım basketbol medyacıları hep yeni yeni felsefeler, terimler iliştirme derdinde basketbola; "bu oyun artık 5 kısanın oyunu", "basketbolda 5 pozisyon kalmadı", "modern basketbol p&s'tir, p&r bitecektir" falan filan. son derece keskin bir biçimde karşı çıkıyorum. basketbol dönem dönem farklılıklar sunuyor, sunmaya da devam edecek fakat bu oyun iyi pivotların ve iyi guard'ların oyunu olmayı sürdürecek. "oyun kurucun kadar konuş, pivotun kadar vuruş" söz öbeği boşuna dillendirilmedi zamanında.
gregg popovich'in p&s eleştirisiyle bitireyim entry'i:
--- alıntı ---
pota altı oyun artık işe yaramıyor. hızlı koşan, içeriye girip dışarı pas veren, farklı pozisyonlarla eşleşebilen ve kısa oyuncularla oynayabilen uzun oyunculara ihtiyacınız var.
bugünlerde üçlüğe verilen önem çok büyük, çünkü analitik olarak doğruluğu kanıtlanmış durumda. bugün bir maçtan sonra istatistik kağıdına baktığınızda ilk göz attığınız şey üçlükler. eğer sizin üçlükleriniz girdiyse ve diğer takımın girmediyse, kazanıyorsunuz. ribaundlara, top kayıplarına veya hızlı hücum savunmasına falan bakmanıza gerek bile kalmadı. umursamıyorsunuz bile. üçlük atışın etkisi bu kadar büyük, ve kanıtı da herkesin bunu merkeze koyarak oynamasıyla görülüyor.
oyunun geldiği noktadan nefret ediyorum.
--- alıntı ---
seni o kadar iyi anlıyorum ki reis. :( ama elbet değiştireceğiz bu kahpe düzeni, elbet! yine gelecek o p&r kokulu set hücumlu günler, estetik smaçlar, varyasyonlar... az kaldı.
modern basketbolun üzerine kurulduğu oyun felsefesi, mike d'antoni'nin run and gun'ının (hatta grinell'in de) evrimleşmiş hali. steve kerr'ün golden state warriors'ı bu mantalitenin en uç örneklerini sunmuştur son 4-5 sezonda (zaten kerr'ün bizzat söylemidir oyunu d'antoni'nin setleri sayesinde geliştirdiği iması).
nedir peki p&s? p&s der ki; savunma ribaundu alındığı andan itibaren en doğru şut en kısa zamanda bulunup çembere gidilmelidir. r&g ise der ki; savunma ribaundu alındığı andan itibaren ilk şut en doğru şut olmalı ve maksimum 8 saniye içerisinde çembere gönderilmelidir. iki felsefe arasındaki vurucu nüans "doğru şut" detayıdır zira r&g için asıl önemli nokta ilk şutun bir şekilde 8 saniye içerisinde rakip potaya gönderilmesini esas almasıdır. p&s ise buna karşı çıkıp "evet, tempo önemli fakat şutun doğru şut olması daha önemli" der.
nba, p&s'tir. euroleague ise pick and roll ve set odaklıdır. benim gibi avrupa basketbolu aşığı bir adam için p&s basketbolun köklerine yerleştirilmiş bir dinamittir. maksimum geçiş ve minimum set fikirli oyun bana ters. :( zaten bu sebeplerden ötürü özellikle warriors'la birlikte değişen nba'e bir türlü ısınamıyorum. zevk meselesi tabii bu. ayrıca birkaç satır önce euroleague'in p&r odaklı olduğunu yazdım yazmasına lakin bilhassa geçtiğimiz sezon bu yapı bir nebze değişti. bu değişimi de ergin ataman ve ergin hocanın anadolu efes'i gerçekleştirdi. vasilije micic'in o "at, avrat, sırp guard"vari oyununu shane larkin'in isolation'larıyla harmanlayan* efes, avrupa basketboluna yeni bir soluk getirdi. düşünün, efes bu mantalite sayesinde 12 milyon $'lık bütçesiyle 30-35 milyon $'lık bütçeleri devirip avrupa ikincisi ve türkiye şampiyonu oldu (12 milyon $'lık bütçe az bir bütçe değil elbette fakat 30-35'lerin yanında esamesi okunmaz). e efes'in bu başarısı da elbette birtakım farklılıklara sebep oldu, yol açtı; sezon başı itibarıyla euroleague takımları kadrolarını hep p&s'e yatkın oyuncu profillerine yönelerek oluşturdu. hızlı, topla haşır neşir olan, yaratıcı 3 numaralar, hatta 4 numaralar. euroleague bu sezon bol skorlu karşılaşmalar sunacak izleyenlere, oyunun evrildiği nokta bunu vadediyor bizlere.
p&s önümüzdeki yıllarda bitecektir. hatta warriors'ın efsane çekirdeğinin dağılmasıyla birlikte bu süreç çok kısa bir zaman içerisinde başlayacak bana kalırsa. zaten hep böyle olmuştur; bir sistem yaratılır, yaratılan sistemin defoları bir üst segment sistemle giderilir ve sistem kusursuza yakın hale getirilir fakat bir noktada kusursuza yakın bu sistem de patlar (warriors'ın ama sakatlıklar nedeniyle ama değil şampiyonluğu kaybetmesi ve üstüne kevin durant'ten olması vs.) ve hooop yenisi...
kaan kural ve yeni akım basketbol medyacıları hep yeni yeni felsefeler, terimler iliştirme derdinde basketbola; "bu oyun artık 5 kısanın oyunu", "basketbolda 5 pozisyon kalmadı", "modern basketbol p&s'tir, p&r bitecektir" falan filan. son derece keskin bir biçimde karşı çıkıyorum. basketbol dönem dönem farklılıklar sunuyor, sunmaya da devam edecek fakat bu oyun iyi pivotların ve iyi guard'ların oyunu olmayı sürdürecek. "oyun kurucun kadar konuş, pivotun kadar vuruş" söz öbeği boşuna dillendirilmedi zamanında.
gregg popovich'in p&s eleştirisiyle bitireyim entry'i:
--- alıntı ---
pota altı oyun artık işe yaramıyor. hızlı koşan, içeriye girip dışarı pas veren, farklı pozisyonlarla eşleşebilen ve kısa oyuncularla oynayabilen uzun oyunculara ihtiyacınız var.
bugünlerde üçlüğe verilen önem çok büyük, çünkü analitik olarak doğruluğu kanıtlanmış durumda. bugün bir maçtan sonra istatistik kağıdına baktığınızda ilk göz attığınız şey üçlükler. eğer sizin üçlükleriniz girdiyse ve diğer takımın girmediyse, kazanıyorsunuz. ribaundlara, top kayıplarına veya hızlı hücum savunmasına falan bakmanıza gerek bile kalmadı. umursamıyorsunuz bile. üçlük atışın etkisi bu kadar büyük, ve kanıtı da herkesin bunu merkeze koyarak oynamasıyla görülüyor.
oyunun geldiği noktadan nefret ediyorum.
--- alıntı ---
seni o kadar iyi anlıyorum ki reis. :( ama elbet değiştireceğiz bu kahpe düzeni, elbet! yine gelecek o p&r kokulu set hücumlu günler, estetik smaçlar, varyasyonlar... az kaldı.