• 1
    takip ediyorum, iki yıldır her iddialı çözümlemenin içinde bu iftira geçiyor.
    sevgili extensor bile dahil buna diyeceğim ama kendisinin de böyle bir ön yargısı var.
    örneğin şurda bu iddiayı kendisi ilk olarak dillendirmişti;
    (bkz: #1520996)
    öncelikle koşu mesafesi istatistiğinin, her istatistik için olduğu gibi yalnız başına doğrudan anlamlı bir veri olmadığını söyleyerek başlayayım.
    burada zaten anlatmaya çalıştığım şey, melo'nun ağır olduğuna, melo'nun eskisi kadar tempolu olmadığına, melo'nun hatta daha somut olarak koşmadığına yönelik iftiralara yanıt vermeye çalışmaktır.

    sözlüğümünüz en beğenilen çözümlemecilerinden extensor'un yukarda numarasını verdiğim girisinin tarihi örneğin 2014 temmuz.
    somut olarak demiş ki "10 km'nin üzerine çıkamıyor"

    19 ekim 2013 karabük maçı.
    haberde diyor ki ilk kez 5 kişi 10bin barajını geçti.
    en çok koşan 3. galatasaraylı futbolcu melo
    http://www.sporx.com/...mp;utm_source=Google

    10 kasım 2013 fenerbahçe maçı.
    iki takımdan sadece 6 oyuncu 10bin barajını geçmiş.
    aşan oyunculardan birisi yine melo.
    http://www.sporx.com/...mp;utm_source=Google

    tarihler 2014'e ulaştığında daha detaylı verilere şuradan ulaşabilirsiniz;

    http://www.cimbomstatistic.com/...egory/istatistikler/

    şampiyonlar liginde de tarihimizin bu en çok gol yediğimiz sezonunda da takımın en çok koşanı felipe melo.

    o sezon, yeterince profesyonel değil diye de iftira edilen felipe melo ligde 30, şampiyonlar ligi'nde 8 maça çıkmış, ligde sadece 3 maçta oyundan alınmış ki ikisi elazığspor ve akhisar maçlarında 84. dakikalarda, biri fenerbahçe maçı'nda 87. dakika 2. sarıdan yani mecburiyetten. kalanının tamamında 90. dakika sahadaymış.
    takımın en çok koşan isimlerinden birisi olmuş.

    aynı sezon şampiyonlar liginde de 8 maçın 8'inde de ilk 11 başlamış, bir maç 76'da, bir maç da 88'de olmak üzere iki defa oyundan alınmış. takımın en çok koşan isimlerinden birisi olmuş.

    tempolu değil diyorlar bir de über analizcilerimiz.
    yani inanın, hani bilenler, biraz araştırma gayretini gösterenler zaten yemiyor bunları da, ben gerçekten çok sıkıldım bunları okumaktan ve satır aralarında bu adamın hakkının yenmesinden ve bu adamla ilgili ağır, eskisi gibi tempolu değil, 10 km'nin altında kalıyor falan diye algı yaratılmasından.

    bakın şurada da güncel istatistikler var melo ile ilgili;

    http://www.whoscored.com/Players/13551

    takımın en ihtiyaç duyduğu dönemde, bu adam şampiyonlar ligi'nde maç başına 1,5 driblingle oynamış.
    ön libero.
    temposuz.
    maç başına 3 kritik bölgeden topu uzaklaştırma ile oynamış.
    ön libero.
    temposuz.
    bir hücum bir savunma istatistiği veriyorum ki, tempolu mu değil mi daha rahat anlaşılsın.
    herhalde temposuz ve yeterince koşmayan bir ön libero oyuncusu, hem savunmada hem hücumda bu kadar etkin olamaz.
    devam.
    yine şampiyonlar ligi'nde maç başına 4,8, süper lig'de 2,7 olmak üzere ortalama 3,8 top çalma ve 3,2 araya girme ile oynamış.
    hemen veriyorum hücum istatistiğini;
    şampiyonlar liginde ortalama 1,3, süper lig'de 0,9 olmak üzere toplamda ortalama 1,1 anahtar pas ortalaması ile oynamış.
    kötü kontrol ortalaması ise aynı dönemde 0,6.
    şampiyonlar liginde 6,5 süper lig'de 5,6 olmak üzere ortalama maç başına 6,1 uzun pas ortalamasıyla oynamış.
    maç başına şl'de 65, süper lig'de 48,2 pas ortalaması var. şl'de isabet ortalaması %87,7, süper lig'de 87,6.
    isabetsiz uzun pas ortalaması şl'de 3, süper lig'de 1,8.

    bunlar somut veriler.
    bu pasların hangi durumda nerelere verildiği, hangi durumda bu adamın dribling denediği, müdahalelerinin zamanları ve yerleri, katettiği mesafelerdeki verim, uzun paslarla oyunu açabilmesi, açıkta uygun adamı hemen görüp topu ağzına sokabilmesi, top kazandığında türkiye'de topu ileri bizzat veya pasla taşımayı düşünen yegâne ön libero olması, top tekniği, pozisyon bilgisi, hava hakimiyeti, kornerden çıkardığı ilk toplar... vs vs.
    yani bakın, hiç hırsından, rakip üzerinde yarattığı etkiden, takımı ve taraftarı ateşlemesinden bahsetmedim.
    yani nispeten göreceli olarak değerlendirilebilecek (ki benim için yaşamsal önemleri de olsa) bu kavramlara girmek istemedim.

    kötü oynadığı, az koştuğu maçlar olmadı mı?
    mutlaka olmuştur.
    ama hiç eksik mücadele ettiğini gördünüz mü bu adamın?
    hiç antreman aksattığını duydunuz mu?
    takımda kendisi kadar hazır (fit de diyorlar) kaç oyuncu var?
    kaç oyuncu kendisine melo kadar iyi bakıyor son zamanlarda?

    melo yeterince profesyonel değil diyorlar;
    hangi hocada az mücadele ettiğini gördünüz?
    hiç hoca seçtiğini, hiçbir hocanın arkasından kötü konuştuğunu duydunuz mu?
    duyamazsınız.
    hoca seçtiğini, maç seçtiğini göremezsiniz.

    haksız yere eleştirildiği 2013-2014 sezonunda, takımın ortalama yalnızca 3-4 oyuncusu 10bini geçerken o 3-4 oyuncu içinde mutlaka ama mutlaka yer alırdı bu adam.
    zaten sonradan özellikle antalya kampından sonra patlayan takımda biraz daha rahatlamıştı çünkü takım 110 km'lere çıkarmıştı koşu rakamlarını.

    kendisiyle ilgili "brezilya milli takımı'na girememesi normal" denmişti; gördük yerine oynayan çıtkırıldım bebelerin performansını.

    gerek rakamlar, gerekse vicdan ve izan gereğince kendisine yöneltilen "az koşuyor", "ağır kalıyor" vb. iddiaları, iftira sınıfındadır.

    ben de bu yazıyı, galatasaraylı ayık olsun diye yazdım.
    herhangi bir yazıda buna benzer bir şey gördüğümde devamını okumuyorum.
    çünkü somut veriyle altı doldurulmayan görüşlere saygı gösterebilmek olanaklı değil.
    istediğiniz kadar süsleyin, istediğiniz kadar uzatın, istediğiniz kadar çaktırmamaya çalışın, olgular aksini söylüyorsa ciddiye almak mümkün olamıyor ne yazık ki :(

    felipe melo candır.
    kıymetini bilelim :(
App Store'dan indirin Google Play'den alın