59
klasik spor basını manipülasyonu ile tüm futbol severler ve sözlük ahalisinde yine müthiş bir ümitsizlik hasıl olmuş durumda.
avrupa'nın ve dünya'nın futbolla ilgili soruşturmaları ve davaları konusunda en üst düzey karar merci cas mahkemesidir. ve bu cas mahkemesi bahse konu dosyada, incelediği dört maçta da fenerbahçe ve yöneticilerini şikeden suçlu bulmuştur. nokta.
yani bu iş bitti. süreç ne kadar uzarsa uzasın ne olursa olsun nihai kararı verecek olan yer cas. daha ötesi yok. ve bu mahkeme kararında fenerbahçe ve yöneticilerini şikeden suçlu bulduğunu söylüyor, üstelik dört maçta. fenerbahçe'yi bu durumdan kurtarabilek bir üst düzey karar merci yok. ne tff, ne uefa, ne fifa bu karar sonrası ters bir karar alamaz alırsa da cas bedelini çok ağır ödetir. tabi yapılacak başvurular doğrultusunda.
türk spor basını tff diyor, uefa diyor, müfettiş diyor ve fenerbahçe yöneticilerinin güdümünde gerçekleştirilen bir algı operasyonu ile müthiş bir manipülasyon yapıyor. tekrar altını çizerek söylüyorum. 3 temmuz'dan beri bütün bu süreçte tff, uefa, fifa ve bütün kulüpleri bağlayıcı en önemli karar cas'ın gerekçeli kararıdır. bu kararla ilgili tek itiraz makamı isviçre federal mahkemesi'dir. fakat bu itiraz cas'ın özerk yapısı nedeniyle esasa yönelik değil usule yönelik yapılabilir. fenerbahçe'de bu itirazı yapmıştır. isviçre federal mahkemesi bu itirazı kabul etse dahi cas sadece usul değişiklikleri yaparak kararını yineleyecektir. kararında esasa ilişkin yani fenerbahçe'nin dört maçta şike yaptığına ilişkin hiç bir değişiklik olmayacaktır.
gelelim türk spor basınının son manipülasyonuna. 17 temmuz'da alınan kararın dosyaya müfettiş atandı diye sunulması. şaka gibi bir durum. çünkü aslında olan şey tff'nin uefa disiplin kurulu'na sevk edilmesidir. müfettiş raporu nereye sunacak? bu raporu hangi kurul değerlendirecek? tabi ki uefa disiplin kurulu. ama ne hikmetse spor basını işin bu kısmıyla ilgilenmiyor.
uefa'da inceleme ve rapor yazma konusunda iki türlü çalışan var. raportörler ve müfettişler. raportörler raporlarını uefa kontrol ve disiplin komitesi'ne sunar. komitenin görevi bu raporu da dikkate alarak soruşturma açılıp açılmamasına karar vermektir. eğer soruşturma açılmasına karar verirlerse dosya ve ilgili kurum uefa disiplin kurulu'na sevk edilir ve müfettiş tayin edilir. tff dosyası şu an bu aşamadadır. müfettiş bir savcılık makamı edasıyla incelemesini yapar ve raporunu uefa disiplin kurulu'na sunar. disiplin kurulu soruşturmaya konu kurumun yazılı ve sözlü savunmalarını da alıp kararını verir. uefa içinde raportör ve müfettişlerin bahse konu komite ve kurul dışında kullanımı oldukça sınırlıdır. raportör ve müfettişler nadiren diğer kurullar tarafından inceleme yapmak üzere değil bilgisine başvurmak adına kullanılabilir.
tff'nin uefa disiplin kurulu'na sevk edilmesinin ve müfettiş atanarak soruşturma açılmasının bir önemi daha var. uefa ve fifa'nın yaptığı işbirliği protokolleri gereği uefa herhangi bir üye federasyon hakkında soruşturma açtığında fifa'da müdahil olma hakkı kazanıyor. bu nedenle de üyeliğin askıya alınması gibi eylemler uefa ve fifa tarafından koordineli olarak birlikte alınıyor. daha önce yunanistan örneğinde gördüğümüz gibi. yani tff'ye açılan bu soruştumayla artık fifa'da dosyaya müdahil olma hakkı kazanmıştır.
özellikle cas'ın gerekçeli kararı ve tff'nin uefa disiplin kurulu'na sevki sonrası artık tff ve ülke futbolu için dönüş yolu yoktur.
ya şike yapanlara gerekli cezalar verilecek ya da tff'nin üyeliği süresiz askıya alınacak ve milli takımlarımız da dahil hiç bir takımımız uzun yıllar hiç bir turnuvaya katılamayacak. ta ki şike yapan kişi ve kulüplere uefa'nın istediği cezalar uygulanana kadar.
yani bu noktadan sonra şike yapan kişi ve kurumlara verilecek cezalar kesin. kesin olmayan tek şey ülke futbolunun ne kadar ceza alacağı. bunu da tff'nin kararı belirleyecek. tff şike cezalarını bugün uygularsa ülke futbolu ceza almayacak. 5 yıl sonra ya da 10 yıl sonra uygularsa da ülke futbolu o kadar ceza alacak.
tabi bu yazdıklarımız sadece şike meselesiyle ilgili. eğer dosyada tff'nin özerklik ihlallerinden de bahsediliyorsa uefa'nın özerklik konusunda da talepleri olacaktır. örneğin olağanüstü seçimli genel kurul talebi gibi.
son sözüm yine ülke spor basınına. öyle satılmış kalemlerden oluşuyor ki yıldırım demirören gibi bir adamın eylemleriyle hiç bir anlamı yokken yıllarca ceza alabilecek ülke futboluna ve bu riske rağmen olabilecekler hakkında tek kelime konuşamıyorlar ve tek satır yazı yazamıyorlar.
avrupa'nın ve dünya'nın futbolla ilgili soruşturmaları ve davaları konusunda en üst düzey karar merci cas mahkemesidir. ve bu cas mahkemesi bahse konu dosyada, incelediği dört maçta da fenerbahçe ve yöneticilerini şikeden suçlu bulmuştur. nokta.
yani bu iş bitti. süreç ne kadar uzarsa uzasın ne olursa olsun nihai kararı verecek olan yer cas. daha ötesi yok. ve bu mahkeme kararında fenerbahçe ve yöneticilerini şikeden suçlu bulduğunu söylüyor, üstelik dört maçta. fenerbahçe'yi bu durumdan kurtarabilek bir üst düzey karar merci yok. ne tff, ne uefa, ne fifa bu karar sonrası ters bir karar alamaz alırsa da cas bedelini çok ağır ödetir. tabi yapılacak başvurular doğrultusunda.
türk spor basını tff diyor, uefa diyor, müfettiş diyor ve fenerbahçe yöneticilerinin güdümünde gerçekleştirilen bir algı operasyonu ile müthiş bir manipülasyon yapıyor. tekrar altını çizerek söylüyorum. 3 temmuz'dan beri bütün bu süreçte tff, uefa, fifa ve bütün kulüpleri bağlayıcı en önemli karar cas'ın gerekçeli kararıdır. bu kararla ilgili tek itiraz makamı isviçre federal mahkemesi'dir. fakat bu itiraz cas'ın özerk yapısı nedeniyle esasa yönelik değil usule yönelik yapılabilir. fenerbahçe'de bu itirazı yapmıştır. isviçre federal mahkemesi bu itirazı kabul etse dahi cas sadece usul değişiklikleri yaparak kararını yineleyecektir. kararında esasa ilişkin yani fenerbahçe'nin dört maçta şike yaptığına ilişkin hiç bir değişiklik olmayacaktır.
gelelim türk spor basınının son manipülasyonuna. 17 temmuz'da alınan kararın dosyaya müfettiş atandı diye sunulması. şaka gibi bir durum. çünkü aslında olan şey tff'nin uefa disiplin kurulu'na sevk edilmesidir. müfettiş raporu nereye sunacak? bu raporu hangi kurul değerlendirecek? tabi ki uefa disiplin kurulu. ama ne hikmetse spor basını işin bu kısmıyla ilgilenmiyor.
uefa'da inceleme ve rapor yazma konusunda iki türlü çalışan var. raportörler ve müfettişler. raportörler raporlarını uefa kontrol ve disiplin komitesi'ne sunar. komitenin görevi bu raporu da dikkate alarak soruşturma açılıp açılmamasına karar vermektir. eğer soruşturma açılmasına karar verirlerse dosya ve ilgili kurum uefa disiplin kurulu'na sevk edilir ve müfettiş tayin edilir. tff dosyası şu an bu aşamadadır. müfettiş bir savcılık makamı edasıyla incelemesini yapar ve raporunu uefa disiplin kurulu'na sunar. disiplin kurulu soruşturmaya konu kurumun yazılı ve sözlü savunmalarını da alıp kararını verir. uefa içinde raportör ve müfettişlerin bahse konu komite ve kurul dışında kullanımı oldukça sınırlıdır. raportör ve müfettişler nadiren diğer kurullar tarafından inceleme yapmak üzere değil bilgisine başvurmak adına kullanılabilir.
tff'nin uefa disiplin kurulu'na sevk edilmesinin ve müfettiş atanarak soruşturma açılmasının bir önemi daha var. uefa ve fifa'nın yaptığı işbirliği protokolleri gereği uefa herhangi bir üye federasyon hakkında soruşturma açtığında fifa'da müdahil olma hakkı kazanıyor. bu nedenle de üyeliğin askıya alınması gibi eylemler uefa ve fifa tarafından koordineli olarak birlikte alınıyor. daha önce yunanistan örneğinde gördüğümüz gibi. yani tff'ye açılan bu soruştumayla artık fifa'da dosyaya müdahil olma hakkı kazanmıştır.
özellikle cas'ın gerekçeli kararı ve tff'nin uefa disiplin kurulu'na sevki sonrası artık tff ve ülke futbolu için dönüş yolu yoktur.
ya şike yapanlara gerekli cezalar verilecek ya da tff'nin üyeliği süresiz askıya alınacak ve milli takımlarımız da dahil hiç bir takımımız uzun yıllar hiç bir turnuvaya katılamayacak. ta ki şike yapan kişi ve kulüplere uefa'nın istediği cezalar uygulanana kadar.
yani bu noktadan sonra şike yapan kişi ve kurumlara verilecek cezalar kesin. kesin olmayan tek şey ülke futbolunun ne kadar ceza alacağı. bunu da tff'nin kararı belirleyecek. tff şike cezalarını bugün uygularsa ülke futbolu ceza almayacak. 5 yıl sonra ya da 10 yıl sonra uygularsa da ülke futbolu o kadar ceza alacak.
tabi bu yazdıklarımız sadece şike meselesiyle ilgili. eğer dosyada tff'nin özerklik ihlallerinden de bahsediliyorsa uefa'nın özerklik konusunda da talepleri olacaktır. örneğin olağanüstü seçimli genel kurul talebi gibi.
son sözüm yine ülke spor basınına. öyle satılmış kalemlerden oluşuyor ki yıldırım demirören gibi bir adamın eylemleriyle hiç bir anlamı yokken yıllarca ceza alabilecek ülke futboluna ve bu riske rağmen olabilecekler hakkında tek kelime konuşamıyorlar ve tek satır yazı yazamıyorlar.