• 1
    dünya literatürüne ibret olarak geçmesi gereken transferlerdir.
    galatasaray'ın yaptığı bazı transferler var ki tamamen taraftar baskısı ve zorlamasıyla kulüp yönetiminin gerçekleştirmek zorunda kaldığı transferler oldu bunlar...

    işin ilginç ve inanılmaz olan tarafı ise gelen bu oyuncuların tamamının dünya yıldızı statüsünde olması...

    wesley sneijder: galatasaray taraftarının yönetimi tabiri caizse boğduğu, transfer için efsaneler türetildiği, mitolojiler yazıldığı bir dönemdi. rakip takım taraftarları bu transferin gerçekleşeceğine ihtimal vermiyor ve sosyal platformlarda galatasaray taraftarını dalga konusu yapıyorlardı. galatasaray taraftarı ise müthiş bir inanmışlıkla "şu gün şu saatte şu uçakla gelecek" tarzı öngörüler yapıyorlardı. nihayetinde sneijder geldi. tam da galatasaray taraftarının istediği şekilde geldi. terim "4. tercihimdi" dedi ama sneijder galatasaray taraftarının 1. tercihiydi. taraftar ısrarla "kak leite"yi değil sneijder'i istediğini üstüne basa basa söyledi. 28 yaşındayken müthiş bir dünya starı tamamen taraftar baskısıyla kulübe dahil edildi.

    didier drogba: galatasaray taraftarının en büyük hayallerinden birisiydi. ihtimal verilmiyordu geleceğine ancak dilden de düşmüyordu. hayalin gerçeğe dönüşmesi ise ünal aysal'ın bir sözüyle başladı "taraftar ne istiyorsa o olacak"... evet, bu söz sonrasında taraftar müthiş bir baskı oluşturdu. aysal'ın o sözünden 6 ay sonra didier drogba türkiye'deydi. ünal aysal sözünü tutmuştu. dünyanın futbol tarihinin en klas golcülerinden drogba, taraftarın baskısı sayesinde galatasaray forması giyiyordu.

    lukas podolski: 4. yıldızı takmış ve hamza hamzaoğlu'yla beklenmedik bir başarı yaşamış, çifte kupalı galatasaray mali sorunlar ve başkanlık seçimi telaşı ile sezona çalkantılı bir giriş yaptı. transfer yapılamayacağı, uefa'nın ffp üzerinden ceza vereceği, ekonomik durumun ne kadar kötü olduğu konuşuldu durdu. ancak taraftar devreye girdi. onlar sıradan adam istemiyorlardı, onlar bu sefer alman panzeri lukas podolski'ye kafayı takmışlardı. sosyal platformlarda müthiş bir podoslki taarruzu başladı. daha gelmeden podolski'nin çay içen resimleri, onunla fotoğraf çektiren galatasaray taraftarları her yerdeydi. yönetim bu baskıya dayanamadı, yeni yönetimin ilk ciddi icraatı lukas podolski'yi getirmek oldu. bu şekilde galatasaray taraftarı dünya çapında 3. starını transfer ettiriyordu yönetime...

    yukarıdaki transferler bizzat galatasaray taraftarının yaptırdığı transferler.
    hatta futbolcuyu büyük oranda ikna eden de galatasaray taraftarı oluyor transferden önce...
    şimdi galatasaray taraftarı çok daha büyük bir hedefin peşinde...

    hedefte dünyanın aktif futbol oynayan en iyi 3 oyuncusundan birisi olan boşnak asıllı isveçli zlatan ibrahimoviç var... zlatan normal bir adam değil, hiç olmadı... iskandinav tanrılarından odin ve thor'dan sonra gelen en büyük 3. tanrı, loki'den daha üstte.

    ...ve taraftar bastırıyor. zlatan'ı istiyor... zlatan ibrahimoviç'in galatasaray'a gelmesi ne kadar mümkün bilemiyoruz, ancak galatasaray taraftarının yönetim üzerindeki bu transfer baskısı ve yaptırımı bence dünya literatürüne kazınmalı, ders olarak okutulmalı...

    bazı topluluklar kendilerine haybeden gazel okuyup "türkiye'nin en büyük sivil toplum örgütü" ismini takıyorlar ya, traş onlar.
    galatasaray taraftarı birbirini tanımadan, etmeden, toma'dan su, polisten gaz yemeden, birbirinin yüzünü görmeden yönetimine ultimatom veriyor, transfer yaptırıyor....

    en zor sınavı bu son sınav. karşısında tarihinin en iş bilmez yönetimi ve dünyanın en büyük futbol starlarından birisi var.
    bu sefer de başarılı olabilecek miyiz?
    göreceğiz...

    olmazsa heder oluruz, ama olursa olay oluruz...
    ha gayret galatasaraylı... umudunu kaybetme...
    muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda, göğsünün üzerine koyduğun elinde, metin oktay ruhunda saklı...
App Store'dan indirin Google Play'den alın