16
uzunca bir süredir gündemde olan yazım hatası. öncelikle, her anadil konuşucusuna ölçünlü (standart) dili öğretmek devletin asli görevlerinden sayılmaktadır. dolayısıyla bu entrydeki amacım asla kurallara karşı tavır koymak, ya da kuralları yazan arkadaşlarımıza karşı çıkmak değildir.
birbirimizle anlaşabilmemiz için kimi kurallar üzerinde mutabık kalmamız gerekiyor. ben yalnızca bu başlık vesilesiyle ölçünlü dil yazımı/dilbilgisi kuralları ile dilbilimsel yaklaşımlar arasındaki farkı elimden geldiğince ortaya koymak istiyorum. bunun önemi bana göre şu: dil yazım kuralları her zaman dilin gerçekleriyle örtüşmez, bilimsel açıdan tutarlı olmaz ya da dilin kaçınılmaz değişimiyle güncelliğini yitirebilir. bağlaç olan "ki", dahi anlamındaki "da" ve soru eki/parçacığı "mi" işte bu çerçevede tartışılabilecek dil öğelerindendir.
nitekim konunun tartışmaya açık olduğu (bkz: #2348009)'daki kurallara ek olarak (bkz: #2348047)'de verilen istisnalarla da ortaya çıkmaktadır. tdk konuya şöyle bir açıklama getirmiş:
--- alıntı ---
birkaç örnekte ki bağlacı kalıplaşmış olduğu için bitişik yazılır: belki, çünkü, hâlbuki, mademki, meğerki, oysaki, sanki. bu örneklerden çünkü sözünde ek aynı zamanda küçük ünlü uyumuna uymuştur.
--- alıntı ---
yani bağlaç olarak kabul ettiğimiz "ki" bazı kalıplaşma durumlarında (bir kullanımın kalıplaşmış olduğuna kim nasıl karar verir?) ek gibi bitişik kullanılmaya başlanmış. hatta "çünkü" örneğinde olduğu gibi bitişik yazılmakla kalmamış bir de tıpkı türkçe'nin ekleri gibi sözcükle ses uyumuna da girmiştir. oysa bağlaçlar bağımsız birimler olarak tanımlanmaktadır. bağımsız birimler de diğer bağımsız birimlerin ses özelliklerinden etkilenmezler.
tam bu noktada bir başka tartışma da ortaya çıkar. dahi anlamındaki "da" ve soru parçaçığı "mi" de tdk kurallarına göre ayrı yazılmaktadır. yani ek olarak değil bağımsız birim olarak kabul edilmektedir. peki bağımsız birimler neden diğer bağımsız birimlerle ses uyumuna girmektedir?
aldı mı?
gitti mi?
öldü mü?
oldu mu?
demek ki "mi" bağımlı bir birim. o zaman neden ayrı yazıyoruz? ayrı yazmasaydık anlam bozulur muydu? (bozulurmuydu?)
benzer bir durum dahi anlamında "da" dediğimiz birim için de geçerli.
aslı da geldi.
ali de geldi.
peki bunları bitişik yazsak bir anlam karmaşası olur muydu? türkçe'nin bulunma (locatif) hali dediğimiz -da eki ve dahi anlamındaki "da", aynı bağlamlarda kullanılmadığı ve farklı işlevleri olduğu için bir karışıklık olacağını söylemek zor.
ki'ye dönersek, benim öngörüm, türkçe'deki tüm ki'ler bitişik yazılsa da, anlamın etkilenmeyeceği yönünde. elbette tüm bu sayılanlar, geniş bir çalışmayla analiz edilmeli ve örneklerle test edilmeli. burada en büyük direnç, şu an alıştığımız yazım kurallarını değiştirdiğimizde yaşayacağımız geçiş dönemini göze alamamamız ve dahası bu değişimi bir yozlaşma olarak görmemiz. oysa dil doğası gereği önlenemez biçimde değişiyor. benim tahminim nasıl ki tdk bir bölüm kullanımın (halbuki, oysaki vb.) kalıplaştığına ve bitişik yazılacağına karar vermiş, kaçınılmaz olarak yukarıda saydığım diğer örneklerin de zaman içinde bitişik yazılacağına karar verecektir. belki de -bugün biraz göz yorsa da- alttaki yazımlar 10-20 yıl içinde "doğru" sayılacak:
galatasaray seneye şampiyonlar liginde final oynarmı?
fenerbahçe tarlaları öyle bir sürmüşki 17'de 17 yaptı.
beşiktaşta şikeden hüküm giydi.
kombo:
messi öyle büyük bir oyuncuki kimse onunla boy ölçüşemez. sizcede öyle değilmi?
sonuç olarak yazım kuralları gereklidir ama tabu, kanun ya da dogma değillerdir. türk dil kurumu'nun iki dudağı arasındaki, hatta bazen keyfi kararlarına göre belirlenen (a'ların üzerindeki şapka kalktı, geri geldi, tekrar kalktı vb.) eğitsel gerekliliklerdir.
şimdilik ki'leri, de'leri, mi'leri ayırın, ayırmayanları çok kibarca uyarın, hoşçakalın.
birbirimizle anlaşabilmemiz için kimi kurallar üzerinde mutabık kalmamız gerekiyor. ben yalnızca bu başlık vesilesiyle ölçünlü dil yazımı/dilbilgisi kuralları ile dilbilimsel yaklaşımlar arasındaki farkı elimden geldiğince ortaya koymak istiyorum. bunun önemi bana göre şu: dil yazım kuralları her zaman dilin gerçekleriyle örtüşmez, bilimsel açıdan tutarlı olmaz ya da dilin kaçınılmaz değişimiyle güncelliğini yitirebilir. bağlaç olan "ki", dahi anlamındaki "da" ve soru eki/parçacığı "mi" işte bu çerçevede tartışılabilecek dil öğelerindendir.
nitekim konunun tartışmaya açık olduğu (bkz: #2348009)'daki kurallara ek olarak (bkz: #2348047)'de verilen istisnalarla da ortaya çıkmaktadır. tdk konuya şöyle bir açıklama getirmiş:
--- alıntı ---
birkaç örnekte ki bağlacı kalıplaşmış olduğu için bitişik yazılır: belki, çünkü, hâlbuki, mademki, meğerki, oysaki, sanki. bu örneklerden çünkü sözünde ek aynı zamanda küçük ünlü uyumuna uymuştur.
--- alıntı ---
yani bağlaç olarak kabul ettiğimiz "ki" bazı kalıplaşma durumlarında (bir kullanımın kalıplaşmış olduğuna kim nasıl karar verir?) ek gibi bitişik kullanılmaya başlanmış. hatta "çünkü" örneğinde olduğu gibi bitişik yazılmakla kalmamış bir de tıpkı türkçe'nin ekleri gibi sözcükle ses uyumuna da girmiştir. oysa bağlaçlar bağımsız birimler olarak tanımlanmaktadır. bağımsız birimler de diğer bağımsız birimlerin ses özelliklerinden etkilenmezler.
tam bu noktada bir başka tartışma da ortaya çıkar. dahi anlamındaki "da" ve soru parçaçığı "mi" de tdk kurallarına göre ayrı yazılmaktadır. yani ek olarak değil bağımsız birim olarak kabul edilmektedir. peki bağımsız birimler neden diğer bağımsız birimlerle ses uyumuna girmektedir?
aldı mı?
gitti mi?
öldü mü?
oldu mu?
demek ki "mi" bağımlı bir birim. o zaman neden ayrı yazıyoruz? ayrı yazmasaydık anlam bozulur muydu? (bozulurmuydu?)
benzer bir durum dahi anlamında "da" dediğimiz birim için de geçerli.
aslı da geldi.
ali de geldi.
peki bunları bitişik yazsak bir anlam karmaşası olur muydu? türkçe'nin bulunma (locatif) hali dediğimiz -da eki ve dahi anlamındaki "da", aynı bağlamlarda kullanılmadığı ve farklı işlevleri olduğu için bir karışıklık olacağını söylemek zor.
ki'ye dönersek, benim öngörüm, türkçe'deki tüm ki'ler bitişik yazılsa da, anlamın etkilenmeyeceği yönünde. elbette tüm bu sayılanlar, geniş bir çalışmayla analiz edilmeli ve örneklerle test edilmeli. burada en büyük direnç, şu an alıştığımız yazım kurallarını değiştirdiğimizde yaşayacağımız geçiş dönemini göze alamamamız ve dahası bu değişimi bir yozlaşma olarak görmemiz. oysa dil doğası gereği önlenemez biçimde değişiyor. benim tahminim nasıl ki tdk bir bölüm kullanımın (halbuki, oysaki vb.) kalıplaştığına ve bitişik yazılacağına karar vermiş, kaçınılmaz olarak yukarıda saydığım diğer örneklerin de zaman içinde bitişik yazılacağına karar verecektir. belki de -bugün biraz göz yorsa da- alttaki yazımlar 10-20 yıl içinde "doğru" sayılacak:
galatasaray seneye şampiyonlar liginde final oynarmı?
fenerbahçe tarlaları öyle bir sürmüşki 17'de 17 yaptı.
beşiktaşta şikeden hüküm giydi.
kombo:
messi öyle büyük bir oyuncuki kimse onunla boy ölçüşemez. sizcede öyle değilmi?
sonuç olarak yazım kuralları gereklidir ama tabu, kanun ya da dogma değillerdir. türk dil kurumu'nun iki dudağı arasındaki, hatta bazen keyfi kararlarına göre belirlenen (a'ların üzerindeki şapka kalktı, geri geldi, tekrar kalktı vb.) eğitsel gerekliliklerdir.
şimdilik ki'leri, de'leri, mi'leri ayırın, ayırmayanları çok kibarca uyarın, hoşçakalın.