basımı 2004 yılında olan hakan kulaçoğlu'nun "fırtına, ihtilal, efsane... trabzonspor" kitabından;
mehmet tan'ın "suat ile özkan" başlıklı yazısından;
1964
---
alıntı ---
galatasaray, ahmet suat'tan bir türlü vazgeçmez. özellikle de, rahmetli
gündüz kılıç. galatasaray'a transfer için suat, yakın arkadaşı, kadim dostu kaleci
faik arıkan'ı, nam-ı diğer "kuş faik"i bu transfere şart koşar.
kabul edilir, ama küçük bir deneme şartını ileri sürmeyi ihmal etmez galatasaray kulübü. şart da çok ağır değildir, "molla" şut atacak, "kuş faik" tutacaktır...
iki kafadar yolda anlaşırlar. ahmet suat sağ elini kaldırdı mı, top sağ çatala, sol elini kaldırdı mı sol köşeye gidecektir. ayıptır söylemesi, ahmet suat'ın kendi deyimiyle, "malzemeler" karıştırıldı mı da top yere paralel olacak.
suat vuruyor, faik çataldan çatala uçuyor, köşelerden örümcek süpürüyor. bir, üç, on beş... belki kırk atış, bırakın yanlışı, hatayı, şüpheye mahal bırakmayacak kadar muhteşem bir gösteri.
artık yolun sonu gözükmüştür. ahmet suat, sağ elini kaldırır, topu sola vurur. tabii faik de top da ayrı ayrı köşelere gider. faik öfkelenir:
- ulan!!! seninle ne konuşmuştuk!!!
molla, oralı bile değildir:
- kırk topu senin için attım, bir topu da kendim için atayım dedim...
---
alıntı ---