galatasaraylı bayan voleybol sporcularımızın, ırkçı rum taraftarların çirkin saldırısına uğradığı karşılaşma.
taraftarlarımız
limassol kentinde de sporcularımızı yalnız bırakmamış, ve yaşadıkları olayları kaleme dökmüştür. umarım sonuna kadar okursunuz..
galatasaraylı olduğumdan bir kere daha gurur duydum:
''1 gün önce oynanan fenerbahçe maçına yoğun bir katılım olması ve dönüş uçaklarında yer kalmaması nedeniyle dilediğimiz katılımı yakalayamasak da perşembe sabah uçağına yer bulan 1 otobüs dolusu taraftar 17:30’da lefkoşa’nın türk kesiminden yola çıktık.
yoğun güvenlik önlemleri ve korumalar eşliğinde zaman zaman polis tacizine de uğrayarak 1 saatlik bir yolculuk yapıp limassol’a gittik. salon dışında bir süre bekletildik. özellikle rum polis çevik kuvettinin (en milliyetçi polis grubu) tacizleri altında
salona girdik.
salona girdiğimizde kızlarımız ısınıyordu. rum taraftarlar bizim girmemizle iyice deliye döndüler.
taraftar baskısından bunalan, biraz da ürken kızlarımızın morali “cimbombomum sen çok yaşaaa..” tezahuratı ile salona girişimizin sonrasında düzeldi sanırım. yüzlerindeki tebessüm ve “bu cehennemde yanlız değiliz” ifadesi her türlü yorgunluğa değerdi.
bizim salona girmemizle beraber taraftar tepkisi otomatikman bize döndü. tosuncuklar kıbrıs türkünü hiç bir şekilde hazmedemiyorlar..
bayraklarımızı serdik, ultraslan-kibris pankartımızı astık ve hemen kızlarımıza desteğe başladık.
orkun abi öndeydi ve oldukça gergindi.
yanına gittik, destek olduk.
maç oldukça güzel başladı. bol küfür ve yabancı madde yağmuru (klozet kapağı, vida, musluk, bozuk para, susta vs.) altında sorunsuz ilk seti aldık. zaten tur da geldi. bunun üzerine itler iyice sinirlendi. “pınarbaşı” başladıktan sonra kudurdular.
1 tane tosuncuk sahaya atladı ve anında rum polisi tekme tokat gözaltı yaptı. tosuncuğu bizim türbünün yanına çıkartıyorlardı ki bu sefer
biz o tarafa yönelince direkt dışarı çıkardılar. bu dakikalarda gerginlik iyice arttı ve oyun durdu. bizim türbünde bulunan yüksek rütbeli bir
polise türkiye maçlarından alışık olduğumuz polis sistemini anlattık ve o türbünün önüne set çekilmedikce durumun düzelmeyeceğini anlattık.
adam ikna oldu, 3-5 dakika sonra epey bir çevik kuvvet rum türbününe girdi. ancak türbün önüne değil yanına konuşlanıp durdu. olaylar
yatışınca 2. set başladı. bu set boyunca tosuncuklar bize yabancı madde atacaklar diye tam önümüzde yer alan kendi yedek kulubelerindeki
sporcularını vurdular. 2 rum voleybolcu başından isabet aldı.
onlar susunca bizim devreye girdiğimizi anlayan tosuncuklar son sette hiç susmamaya başladılar.
kızlarımız yine bizim türbünün önüne geldi. son set öncesi yanlarına inip moral verdik.
son sette bir ara apollon öne geçince iyice deliye döndüler. 1 set almak önemli sanırım onlar için.
set epey çekişmeli geçti ama kızlarımız toparlanıp durumu düzeltti.
bitime 5 sayı kala tosuncuklar iyice çığrından çıktı. koltukları kırıp bize atmaya başladılar. tabi arada saha olduğundan koltuklar sahaya yağdı.
“türkiye” tezahüratı iyice delirtti hepsini. tuvalette kalan son çeşmeyi de söküp attılar.
maçın da gideceğini anlayınca bu sefer devreye ses bombaları girdi.
attıkları ilk ses bombası malesef direkt bizim yedek kulubesine girdi ve patladı.
kızlarımız haliyle orayı terketti.
ikinci bomba da direkt bizim üstümüze geldi. son anda tekmeyle aşağı yuvarladık.
bu olaylar üzerine rum polisi copları çekti.
kalan maç aksak topal oynanmaya çalışılıyorduki sanırım 2 veya 3 sayı kala bu sefer sahadaki kızlarımızn üzerine birşeyler atmaya başladılar.
maç başından beridir arkamızdan salondaki polisleri yöneten yüksek rütbeli polis telsize sarıldı ve anında çevik kuvvet onların türbüne daldı.
bu arada polisler bize yan tarafa geçmemizi söyledi. bol biber gazı eşliğine rum polisi karşı türbünü dağıttı. e tabi salon bize kaldı.
son sayıları “nevizade geceleri..” eşliğinde alan kızlarımız maç sonunda direkt soyunma odasına geçtiler.
boşalan salonu elbette ki tezahüratlarımız doldurdu.
ancak salona dolan biber gazı havalandırma yetersizliğinden dolayı bize de zor anlar yaşattı.
polis bizi de salonun kenarına dışarıya almak istedi, kızlarımızı göreceğimizi iletip karşı çıktık.
kısa süreli bir gerginlik yaşansa da ikna oldular.
40-45 dakika bekledikten sonra kızlarımız çıktı.
tek tek hepsini tebrik ettik.
yüzlerindeki mutluluğu görmek herşeye değerdi.
karşılıklı sarı-kırmızı çektikten sonra kalan son sesimizi de oraya gömüp tezahüratlarla uğurladık hepsini.
umarım mutlu olmuşlardır.
hatta bizim kızlardan sonra çıkan apollon takımını da alkışladık.
şaşırdılar ama mutlu oldular.
kızlarımızın ardından 20-25 dakika daha bekleyip otobüsümüze binip yine yoğun güvenlik önlemleri altında lefkoşa’ya hareket ettik.
saat 00:10 itibariyle ufak tefek yaralar hariç vukuatsız, yorgun, bitkin ancak gururlu bir şekilde vatan toprağına ayak bastık.
sınır kapısında bekleyen türk polis ve askerlerinin sevgi gösterileri ile ülkemize giriş yaptık.
voleybol belki de en az takip edilen branşlarımızdan. olabilir, ben de hayatımda ilk defa bir voleybol maçına gittim. ancak arma sevgisi herşeyin üstünde. "arma’nın peşinde, alpaslan abinin izindeyiz" düşüncesi ile gittik, mutlu bir şekilde döndük.
kızlarımızın o cehennemde yanlız olmadıklarını hissetmeleri herşeye değerdi.''