1
10. dakikada lincoln'ün ikramını çevirmeyen ümit karan ile öne geçtiğimizde eski açığın bir köşesinde "iyi bari bu maç fark olur" düşüncelerine dalmıştım. ama olur mu hiç? galatasaray'ım öyle şey yapar mı? "maksat yine kanser etmek" anafikrine uygun hareket eden orkun'un hatalı bir çıkış yapmasıyla penaltı oluyor ve 36. dakikada maça eşitlik geliyordu. golden sonraki ilk atakta hakan şükür kendinden beklenmeyecek kadar bitirici ve güzel bir vuruşla takımımızı tekrar 2-1 öne geçiriyor ve beni yine fark düşüncelerine sevkediyordu. lakin olmadı, 2-1 bitti. bu maç servet'in de taraftarın sevgilisi olduğu maçtı. takımı bir kaç pozisyonda üst üste çalımlar atarak atağa kaldırmış ve stadı coşturmuştu. velhasıl kelam fark istediğimiz ama malesef sadece 2-1 biten maç.*
he tribüne girerken polisler tarafından yok yere tartaklanmamızdan bahsetmiyorum bile.
he tribüne girerken polisler tarafından yok yere tartaklanmamızdan bahsetmiyorum bile.