513
10 aralık 2013 gecesi kuzey üst tribünde izlerken maç ertelenince etrafımdakilerin şok olduğu maç. staddan çıkarken buz üstünde omuz omuza yürüyen taraftarların oluşturduğu efsane fotoğraf var ya sürekli sosyal medyada paylaşılan, ben de o karede olmaktan ömür boyu gurur duyacağım. arkadaşlarımı pendik'e dönene kadar yol boyu ertesi gün tekrar gelmek için motive ettiğim maç. ben işe gitmeyip geleceğim dedim ve herkesi bekliyorum. eve vardığımda 03:30'a kadar gs tv'yi izledim. en son hatırladığım, sn. lütfi arıboğan iki kulübün de 11 aralık günü maçı oynamak istediğini anlatıyordu. tv başında uyuyup kalmışım. sabah 09:00 gibi uyandığımda eşim hastalandığımı sanarak korkuyla neden işe gitmediğimi sordu. anlattım durumu, maça gideceğim dedim. şirket hattımı kapattım. gs tv'den son durumu izledim. twitter'da taraftar grupları ne olursa olsun gelin yazıyordu. önceki akşamki ekiple buluşup (firesiz) stada geçtik. arkadaşlarım dışarıda takılırken ben 11:30'da stada girdiğimde tribünde ya 1 ya 2 kişi vardı. kuzey üstten, doğu üste atladım :) sonra bizimkiler gelince onları da çağırdım. bir süre sonra her gelen doğuya atlamaya başladı. o güne dair hatırladığım en önemli detaylardan birisi sadece bizim gibi işten kaçıp gelen delilerin olmadığı, okulu asıp gelen fazlasıyla öğrenci kardeşlerimin olduğuydu. onlarla gurur duyuyorum. lise üniformalı kızlı erkekli aslanlar... başarıları için hala dua ederim. 415 nolu blokun önden 2. sırasında yerimizi aldık. hakem geldi zemini denedi, ıslıkla uğultu yapıyorduk. maçı oynatmak üzere içeri girdi. maç kaldığı yerden başladı. maç boyu dua ettiğimi hala hatırlıyorum. albert riera adlı bana göre günün kahramanı aslanımızın o çamurda nasıl mücadele verdiğini herkesin canlı izlemesini isterdim. yavaş vursa kısa düşer, sert vursa isabetli olmaz çamurda adam optimum futbolu oynadı. aslanlar gibi savaştı. o an gelip de wesley, buffon'u avladığında öyle bir kendimizden geçtik ki, belki de hayatımın en mutlu anı idi. maç bittiğinde inanmışlığın, gururun, başarının göz yaşları vardı. ara sıra çektiğim fotoğraf ve videolara hala bakarım. ileride çocuklarıma, torunlarıma anlatacağım en önemli anılarımdan biridir. düşünsenize saat 17:30 civarı cl maçından çıkmış eve gidiyorsunuz. juve'yi dışarı atmışsınız, kura çekimini bekleyeceksiniz... iş yeri mi? :) ertesi gün gittiğimde müdürden biraz laf dinledim. "galatasaray'ı çok sevdiğini biliyorum ama iş ile sevgiyi ayırmak lazım" dedi. "ailem her şeyden önce gelir" dedim. şaşırdı, uzatmadı. akıllıydı. manyakça bir sevda olduğuna ve sevginin şiddetine o kadar emindi ki iyi bir mühendisini kaybetmek istemedi. yazarken bile kendimden geçtiğim, gözlerimi dolduran maçtır. allah'ım gooollllllllllll diye haykırmış ercan taner, eve gelince izledim. ara ara hala da izlerim.