resim
Ünal Aysal
Görev:Başkan
Takım:-
Yaş:83
Uyruk:Türkiye
  • 1374
    büyük konuşmak istemiyorum -zira adnan polat'ın kazandırdığı bir şey sağ olsun- fakat bundan seneler sonra çok güzel şeylerle hatırlanacağına inandığım, galatasaray başkanlığının gereklerini fazlasıyla yerine getiren başkandır.

    şimdi bu adamın yaptıklarını bir düşünüyorum da; ilk olarak taraftara umut dağıtarak taraftarda oluşan o olumsuz havayı dağıtarak işe başladı. fatih terim'in başa gelmesi ile başlayan bu süreç yapılacak transferlerin müjdesi, kurumsallaşma adına yapılacak hamleler, "başarı,başarı,başarı." sözü ile devam etti.

    düşünüyorum ulan ünal aysal dönemi ile neler değişti diye. tüm somut gelişmelerden ziyade, dış etkenlerden bağımsız olarak galatasaray duruşunun topluma yansıtılış biçimi yapılan en güzel iştir bana kalırsa. nedir mi bu duruşun örnekleri?

    -şike operasyonu karşısında federasyon'a karşı sergilenen duruş: galatasaray gelenekleri doğrusunda dürüstlüğün her şeyden önce geldiğinin bilincinde olarak federasyon'un uyarılması, doğrunun yapılması için acele edilmesi gerçeğinin hatırlatılması ve federasyon'un tehditlerine rağmen kulübübn açıklamalarının aynı doğrultuda devamlılık göstermesi.

    sonuç mu, uefa geldi ve gerekeni yaptı. yani dürüst ilkeleri benimsemiş olan ünal aysal yönetimi'nin akılcı hamlesinin haklılığı, taraftarın takdirinin toplanması ve uefa'nın aldırdığı karar sonrası perçenlendi. ünal aysal'ın eylül ayı divan konuşması:

    --- alıntı ---

    futbol federasyonu'nun, beklentilerin aksine (hiçbir karar almıyoruz, hiçbir adım atmıyoruz) açıklaması karşısında, sürecin iyi yönetilmemesi halinde ülke futbolu olarak başımıza gelebileceklere dikkati çeken, bu ateş üfleyerek sönmez, çözüm zamana yayılamaz bildirimizi yayınlamak zorunda kaldık.

    aynı bildiride, karar almamanın doğru bir karar olmadığını, evrensel hukuk kurallarına uygun olarak gerekli kararların acilen alınması gerektiğini hiçbir kulüp adı ve de hiçbir cezadan söz etmeksizin dile getirdik. spor kamuoyunu derinden sarsan hatta ülke imajımızı etkileyen, uefa nezdinde işi çözmüyoruz, kendimiz yönetemiyoruz intibası veren bir tutumun daha ilerde tüm futbol dünyamızı ve kulüplerimizi etkileyebilecek sonuçlar doğurabileceğinin altını çizdik. gelişmeler malumunuz. mesajlarımız tam ve net olarak algılanamadı ve kendi dostlarımız arasından bile bizi fenerbahçe düşmanlığı yapmakla suçlayanlar oldu. (gbkz: tek önceliğimizin, türk sporunun önünün tıkanmasını önlemek olduğunu ısrarla vurguladık.)

    --- alıntı ---

    - play off sistemi karşısında gösterilen sorgulayıcı tutum: 1 gece içerisinde resmen yemek sırasında kulüplere zarf aracılığı ile sunulan play off sisteminin ne derece doğru olduğu, bu sistemin uygulanmasının türk futboluna neler katacağı sorularını soran yapıcı tutum ünal aysal yönetimi tarafında sergilendi. dünyanın hiç bir yerinde futbol adamlarına danışılmadan, eğrisi doğrusu konuşulmadan, eksileri artıları tartışılmadan tamamen yayıncı kuruluş'un zararını karşılamak adına böyle bir karar verilmemiştir. bu süreçte de verilmek istenen bu kararı yukarıda bahsettiğim sorunların tamamını gündeme getirerek soran, sorgulayan bir yönetim vardı.

    sonuç mu, kazanılacak olan maddi gelirin kölesi olan ahmak kulüp başkanları'nın aksine galatasaray yönetimi her ne kadar resmen aceleye getirilen ve zorlama ile kabul ettirilen bir karar olsa da play off kararı karşısındaki, sorgulayıcı tutumu ile taraftarın kalbini kazanmıştır.

    - şiddet yasasının değiştirilmesine karşı gösterilen tutum: geçen sene öve öve bitirilemeyen, taraftar taşkınlıklarının önüne geçilmesinin ön planda olduğunu düşünen bazı kulüp başkanlarının; yasanın değiştirilmesi gafletinde bulundukları bir dönemde galatasaray'ı kulüpler birliğinden dışlamaya kadar kin güttükleri ortamda galatasaray'ın bir yıkılmaz duruş içinde bulunması taraftarların göğsünü kabartan bir etken olmuştur. ne yazık ki başkanların yasaya olan bakış açılarının değişmesi; yasanın şike boyutunun kendilerine dokunması ve yıllardır hiç bir muhalefet olmadan rahatça oturdukları koltuklarını tehdit etmesindendir. yine bu konuda ünal aysal'ın eylül 2011 divan kurulu konuşması:

    --- alıntı ---

    dik, ilkeli ve vizyoner duruşumuzu, evrensel hukuk konusundaki hassasiyetimizi, suçun olduğu yerde orantılı cezanın da olması gerektiğini aksi takdirde kuralları olan bir yarışmadan değil, bir kaos ortamından söz edilebileceği konusundaki uyarılarımızı doğru okumakta zorluk çekenler,bizi muhbirlikle, hatta ihanetle suçlayanların gözlerindeki bağlar açıldı. iletişimin gücü ve zaman bizi haklı çıkardı.

    --- alıntı ---

    -efsanelere saygı günleri: adnan polat dönemi'nde yapılan transferlerin imza aşamasında galatasaray'a hizmet etmiş efsane isimlerin yer alması gibi güzel bir hareketten sonra türk telekom arena'daki maçlar öncesinde kulübümüze hizmet eden efsanelerimizin vefa duygusu ile taraftara karşı onore edilmesi.

    - fenerbahçe başkanı'nın metris'te bulunmasından ötürü ünal aysal'ın bir beyefendi gibi davranarak sürekli aziz yıldırım adına üzüldüğünü belirterek başkan seçildiği gece bahsettiği "tüm taraftarlar birlikte maç izleyebilsin, futbolda barış ortamı oluşsun." hayalini gerçekleştirmek istercesine yaptığı beyanlar.keza fenerbahçe yönetimi'nin galatasaray'ı uefa'ya şikayet etmiş gibi gösterilmesi karşısında sağ duyu ile davranarak herhangi bir gerginlik ortamının oluşmasına mahal vermemesi galatasaray duruşu'nun sergilenmesinin, diğerleri gibi olmayışımızızn en güzel örneğidir.

    sonuç mu, evet bazı taraftarlar fenerbahçe hakkında yapılan bu ılımlı açıklamalara anlam veremese de ben ünal aysal'ın daha ilk gününden bahsettiği hayalini gerçekleştirmek adına yaptığı bu hamleleri gayet güzel, başarılı ve galatasaray duruşuna uygun buluyorum. bu pis ortamda sırf bu yüzden bile parıl parıl parlayan, güzel kalmayı becerebilen, umut saçan ve bize değerlerimizi hatırlatmaya devam eden bir adamdır ünal aysal. bu bağlamda ünal aysal'ın eylül ayı divan kurulu konuşması:

    --- alıntı ---

    "galatasaray olarak tüm spor dallarında, altını çizerek söylüyorum gerçek bir fair-play ortamının oluşması vazgeçilmez ilkemiz. bu nedenle ne pahasına olursa olsun cesaretle başlatılan bu sürecin doğru, adil ve uygar bir biçimde sonuçlandırılmasının destekçisi ve savunucusu olduk ve olmaya devam edeceğiz. hiçbir fırsatçılığa ve rekabet duygusuna kapılmadan, ancak türk futboluna ve de galatasarayımızın istikbale dönük, (gbkz: özellikle yurtdışı başarı hedeflerine zarar verecek her türlü karar ve davranışlara muhalefet edip), aktif mücadelemizi ve bunu savunan kurumlara desteğimizi sürdüreceğiz. kuşkusuz ilkelerimizi korurken, galatasaray'ın hiçbir açıdan zarar görmemesi en doğal görevimizdir. ancak süreçte, uzun vadeli stratejilerimizi koruyarak bunlara öncelik verdik ve (bu işin ekonomisi zarar görürse, biz de bundan payımızı
    alırız) gibi kısa vadeli yaklaşımlara prim vermedik, tevessül etmedik. etmeyiz, edemeyiz."

    --- alıntı ---

    şimdi galatasaray duruşu'nun sergilenmesinden sonra bir de şahsi olarak 2. planda tuttuğum somut adımları inceleyelim.

    - tüm medya organlarıyla iç içe bir yapıya büründü galatasaray. yeri geldiğinde hakkını gayet iyi savunurcasına gerekli programlara bağlanan, hatta telegol'de serhat ulueren'e verdiği ayar ile bu günlerin haberini veren bi ünal aysal vardı seçildiğinden beri. yalan yanlış haberler çıkmıyor mu, tabi ki çıkıyor ama bu konuda da galatasaray.org'dan haberlerin anında yalanlandığını görebilirsiniz eğer gözleriniz kör değilse. eski yönetim ile karşılaştırdığımda basın ile olan ilişkilerin daha iyiye gittiği ve yönetimin de olumsuz haberleri yalanlaması konusunda çok daha aktif olduğuı bir gerçek.

    - taraftarın sesini dinleyen bir yönetim var. forumların takip edilmesi, taraftar tepkilerinin ölçülerek karar verme mekanizmasında bir unsur oluşturması, sorunların duyarlılıkla cevaplandırılması daha önceki yönetimlerde pek karşılaşamadığımız bir durumdu. örneğin ebru köksal aracılığı ile kulüple ilgili pek çok soruya cevap alındığı veya şikayetlerin iletilidiğine şahit oldum. keza türk telekom arena'daki ulaşım sorunu adına kulübübn gerekli mercilerle görüşmesi ve sonrasında gerekli yardım alınamamasına rağmen kulübün kendi imkanlarıyla çözüm yoluna gitmesi de taraftar sesine verilen önemin en güzel göstergesidir.

    -basketbol şubesinde adnan polat dönemi ile temelleri atılan* * yeni bir anlayışın hakan üstünberk ismi ile devam edilmesi sonucunda başarılı sonuçların elde edilmesi ünal aysal yönetimi'nin başarısıdır. burada temel olan nokta hakan üstünberk ismi ile devam ediliyor olması tabi ki.

    - kulübübn mali durumundaki ilerleme divan kurulu toplantısında ünal aysal tarafından açıklandı.

    --- alıntı ---

    ünal aysal, mayıs ayı sonu itibariyle 149,6 milyon dolar olan kısa ve orta dönemli banka borçlarının 132,8 milyon dolara indirildiğini söylerken, "59 milyon dolarlık muaccel borçlar ise son 115 günün giderlerinin eklenmesine rağmen 57 milyon dolara indirilmiştir" ifadelerini kullandı.

    --- alıntı ---

    --- alıntı ---

    bir başka önemli işimiz stat gelirlerimizin ciddi bir bölümünü paylaşmak zorunda kaldığımız kuruluşla olan uzun vadeli ve oldukça pahalı olan anlaşmamızı feshetmek oldu.

    --- alıntı ---*

    isg nedir diyenler için: http://gss.gs/gv

    - futbol takımı transferleri'nin kulübünün mali yapısı göz önünde alınarak yapılması, hiç bir avrupa yarışmasında yer alınmamasına rağmen büyük isimlere oynanması yönetimin izlediği transfer vizyonunun büyüklüğünün gözler önüne sermektedir. varsın bahsettiği oyuncular gelmesin fakat kulübün içinde bulunduğu mali ve avrupa kupaları konusundaki durumu göz önünde alındığında transfer edilen oyuncular büyük kazançtır.

    fakat bu konuda ünal aysal'ı başarısız bulursanız bu da sizin bileceğiniz iş. şimdi zahmet edin ve yukarıda yazılanları okumaya çalışın. en azında konu başlıklarına bakın, sonra da elinizi vicdanınıza koyun ve yapılanlar ve yapılmayanları tartın. evet bu yazı ünal aysal'ın ilk 100 günde gerçekleştirdiği icraatler üzerine temellendirildi dolayısıyla kurumsallaşma adına profesyonel isimlerin kulübü yönetmesi, söz verilen transferlerin gerçekleştirilmemesi gibi tek tük olumsuz konuya değinmedim, değinmem de.

    taraftarlığı maddi etkenlere, sadece başarıya* bağlayan; transfer yavşaklığı ile ortalığa fitne tohumları eken, yapılan güzellikleri görmekten aciz nankörlere inat ben (gbkz: yapıl(a)mayanlara) değinmedim.

    şimdi istediğin transfer yapılmadı diye ortalığı karıştırma misyonu gütmüş olan kişi veya kişiler, mümkünse bu ortamı daha fazla kirletmeden kendiniz bırakın yazarlığı. çünkü yapamıyorsunuz. sadece bok atarak, farklı olmak adına resmen entry ishali ile insanların sabrını zorlayarak, argümansız şekilde konuşarak elde edeceğiniz şey yaratmak istediğiniz kaos ortamı değil, ben butonuna bastığınızda göreceğiniz vecihi sıfatıdır.

    son bir şey, içeriğini bu yazı ile ilgilendiğim için bilmediğim bir konuşma yapıyor şu an lig tv'de ünal aysal. kim bilir benim yazdıklarımı geçtim, en azından şu adamı dinleyip sırf transfer başarısızlığını öne sürmekten pişman olanlar vardır.

    ha bir de az önce haber araştırırken rastladım, hentbol ve tenis şubelerimiz açılıyormuş. hayırlı olsun.

    teşekkürler ünal aysal..

    edit: anlatım bozukluğu.
App Store'dan indirin Google Play'den alın