6
yazarlıkta sanatkarlık ve yazının edebi değeri esas olduğu için başlığın konusu meşgaleyi 'spor yazanı' veya 'spor yazıcısı' olarak tanımlamak daha yerinde olur. olmasa bile ben bu işle iştigal edenleri 'spor yazanı' şeklinde tanımlıyor, hatta zaman zaman bir çoğuna yazma hayatlarında gelişmişlikler dahi diliyorum. spor yazarı diye bilinen zevatın hemen hemen hiç birisinin yazarlıkla uzaktan yakından alakası yoktur; hakikaten yazar veya şair olup da arada tuttuğu takımın maçını yazanlar müstesna.
her neyse benim asıl değdirmek istediğim mevzu, bu spor yazanı takımına son yıllarda eklenen yeni isimler. agalar bunları kim bulur oralara getirir, bunları kim okur ya da seyreder şaşarım. hani şaştığım falan yoktur da, lafın gelişi şaşarım; yoksa kim kimden torpilli, kim kimin düdüğü bilirim. fakat benim bu uşaklarda gördüğüm hal hal değil, bunlar işi sıkı tutacaz diye ortamın amına koymuş her şeyin cılkını çıkarmış durumdalar. acayip acayip tavırlar, yorumlar, yazılarında bilmem hangi filozoftan aforizmalar, hangi ünlü şahsiyetten veciz sözler, küçük dağlar ve o dağların tepesindeki karlar. aman aman aman. lan olum sen ardı arkası benimde seyrettiğim bir maçı veya oyununu benim de izlediğim en nihayetinde benden farkı paranın götüne koymak olan sıradan bir adamı, yani futbolcuyu anlatmıyor musun? ne lan bu tavırlar? bu neyin uçuşu, neyin kafası la? hakket nasıl bir bilme hazzıdır ki bu kelam eden dudaklarınızı tıpkı sıçmaktan mütevellit kasılan, büzülen bir göte döndürüyor? drogba'nın eski hanımının yeni sevgilisinden tutun da, neeskens'in amca oğlunun işlettiği bara kadar bilmedikleri yok; futbolun endüstriyel gelişimine paralel gelişmeyen futbol kültüründen toplumun psikolojisine, futbolcunun spektakülaritesinden, mental dantel vaziyetine kadar... ha bir de bunların spor dedikleri şey sadece futbol; öyle eskrim, junjitsu ne bileyim zookart* falan spor değil. varsa yoksa futbol ve futbolun cüzelliği. tabi paranın bok gibi olduğu bir sektör güzel olmayacak da, aykido el sanatları mı güzel olacak. amk bunların eleştiremeyeceğim tek artıları bahtlı, ikballi ve torpilli çocuklar olmalarıdır.
ha tabii ne demiş büyük düşünür lineker: "futbol ingilizler ve almanların çokça oynadığı ama esasında türklerin amına goduğu en güzel bir oyundur" demiş. peki bizim üstad-ı azamımız hakkı yalçın bey nasıl cevap vermiş muhteşem dizelerinde: "gidişim suskun olmuştu ama dönüşüm muhteşem olacak". ya işte tabi amına koyim bu şarkının hit olduğu memlekette hakkı yalçın hem şair, hem spor yazanı, hem de baş yazar olur; ama bizim entiri (=ne demekse?) belki de niteliksiz sınıfına girer.
her neyse benim asıl değdirmek istediğim mevzu, bu spor yazanı takımına son yıllarda eklenen yeni isimler. agalar bunları kim bulur oralara getirir, bunları kim okur ya da seyreder şaşarım. hani şaştığım falan yoktur da, lafın gelişi şaşarım; yoksa kim kimden torpilli, kim kimin düdüğü bilirim. fakat benim bu uşaklarda gördüğüm hal hal değil, bunlar işi sıkı tutacaz diye ortamın amına koymuş her şeyin cılkını çıkarmış durumdalar. acayip acayip tavırlar, yorumlar, yazılarında bilmem hangi filozoftan aforizmalar, hangi ünlü şahsiyetten veciz sözler, küçük dağlar ve o dağların tepesindeki karlar. aman aman aman. lan olum sen ardı arkası benimde seyrettiğim bir maçı veya oyununu benim de izlediğim en nihayetinde benden farkı paranın götüne koymak olan sıradan bir adamı, yani futbolcuyu anlatmıyor musun? ne lan bu tavırlar? bu neyin uçuşu, neyin kafası la? hakket nasıl bir bilme hazzıdır ki bu kelam eden dudaklarınızı tıpkı sıçmaktan mütevellit kasılan, büzülen bir göte döndürüyor? drogba'nın eski hanımının yeni sevgilisinden tutun da, neeskens'in amca oğlunun işlettiği bara kadar bilmedikleri yok; futbolun endüstriyel gelişimine paralel gelişmeyen futbol kültüründen toplumun psikolojisine, futbolcunun spektakülaritesinden, mental dantel vaziyetine kadar... ha bir de bunların spor dedikleri şey sadece futbol; öyle eskrim, junjitsu ne bileyim zookart* falan spor değil. varsa yoksa futbol ve futbolun cüzelliği. tabi paranın bok gibi olduğu bir sektör güzel olmayacak da, aykido el sanatları mı güzel olacak. amk bunların eleştiremeyeceğim tek artıları bahtlı, ikballi ve torpilli çocuklar olmalarıdır.
ha tabii ne demiş büyük düşünür lineker: "futbol ingilizler ve almanların çokça oynadığı ama esasında türklerin amına goduğu en güzel bir oyundur" demiş. peki bizim üstad-ı azamımız hakkı yalçın bey nasıl cevap vermiş muhteşem dizelerinde: "gidişim suskun olmuştu ama dönüşüm muhteşem olacak". ya işte tabi amına koyim bu şarkının hit olduğu memlekette hakkı yalçın hem şair, hem spor yazanı, hem de baş yazar olur; ama bizim entiri (=ne demekse?) belki de niteliksiz sınıfına girer.