135
28 ekim 2024 galatasaray beşiktaş maçı sonrası zırlayacağına joa mario'ya torpil geçmeyip doğru taktikle sahaya çıksaydı kazanmaya oldukça yakındı.
galatasaray çok riskli bir seçimle 4-4-2 oynadı. okan buruk sanıyorum ki sırf rafa silva'nın son maçlarda kanat rolünü üstlenmesini göz önünde bulundurarak onu barış alper yılmaz ile eşleştirmek için böyle bir tercih yaptı. çünkü rakibimizin rafa silva dışında pek de bir silahı yoktu.
ancak bu diziliş bizi orta sahada 1 kişi eksik bıraktı. üstelik ateşli hastalık geçirdiği için serumla sahada yer alan bir torreira oynadı merkezdeki 2'liden birinde. barış netice itibarıyla biraz zorlansa da rafa silva - gedson bağını topukla şut pozisyonu hazırladı sekans dışında kesti. fakat rafa silva forvet arkasında oynasa bence gedson - rafa - immobile bağlantısı işleyecekti maçta. gerçi belki o zaman okan buruk da 3-5-2'ye dönerdi bilmiyorum.
bu maç özelinde yunus'un iyice çizgiye basmasını pek anlayamadım. en çok sol içe devrilmesi gereken maçlardan biriydi zira 4-4-2'nin kanat oyuncularından zaten formasyonu biraz baklavalaştırmaları beklenir.
rakibe pek pozisyon vermemiş olsak da maç içerisinde kötü pres yaptık ve zayıf bir sahaya yayılış sergiledik. ilk golden ikinci gole kadar geçen sürede beşiktaş gole daha yakın bir görüntü çizdi ve oyunda etkisizdik. bazen topu rakibe bırakırsınız ama oyunda etkili olursunuz. ilk senesinde okan buruk'un fenerbahçe deplasmanı mesela öyle bir maçtı. ama bu maç öyle bir maç değildi. ilk gol ile ikinci gol arasında maça beşiktaş hükmetti. fakat ne immobile ne de semih galatasaray'a karşı oynayacak kalibrede oyuncular değil. semih kaan'a kart gördürdüğü pozisyon dışında sahada neredeyse yoktu. immobile ise yaşı dolayısıyla penaltı atmadığı anlarda baya etkisiz. hele davinson gibi bir azman ile eşleştiğinde. onu etkili kılabilecek tek şey sahip olduğu tecrübe ile sergileyebileceği kurnazlıklar. bu kurnazlıkları sergileyebilmesi için de beşiktaş'ın en büyük hücum gücü rafa silva'ya olabildiğince yakın oynayıp onun ofansif aurasından faydalanabilmeli. bu da rafa silva sağ tarafta barışın kucağındayken mümkün olmadı.
peki bu kimin hatası? galatasaray'ın penaltısını vermeyen hakemin mi? hayır teknik direktörün.
hakikaten beşiktaşlı olsam kafayı yerdim. bu joa mario'nun olayı ne arkadaş? beşiktaş mesela salih uçan'ı oynatmayıp joa mario'dan ne bekliyor olabilir. yani joa mario salih uçan'ın yapmadığı ne yapıyor. tempo desen yok, çalım desen yok, gol desen yok, top kapma desen yok, pas desen yok. en azından salih uçan bunlardan bazılarını becerebiliyor. bu arada sıkı bir salih uçan hayranı falan değilim yanlış anlaşılmasın. salih uçan zayıf bir isim olduğu için üzerinden joa mario'nun ne derece rezil bir tercih olduğunu açıklamaya çalışıyorum.
okan buruk'un kötü taktiğine rağmen maçı kazanamayan giovanni van bronckhorst ağlayacaksa oturup kaçırdığı fırsata ağlasın.
galatasaray çok riskli bir seçimle 4-4-2 oynadı. okan buruk sanıyorum ki sırf rafa silva'nın son maçlarda kanat rolünü üstlenmesini göz önünde bulundurarak onu barış alper yılmaz ile eşleştirmek için böyle bir tercih yaptı. çünkü rakibimizin rafa silva dışında pek de bir silahı yoktu.
ancak bu diziliş bizi orta sahada 1 kişi eksik bıraktı. üstelik ateşli hastalık geçirdiği için serumla sahada yer alan bir torreira oynadı merkezdeki 2'liden birinde. barış netice itibarıyla biraz zorlansa da rafa silva - gedson bağını topukla şut pozisyonu hazırladı sekans dışında kesti. fakat rafa silva forvet arkasında oynasa bence gedson - rafa - immobile bağlantısı işleyecekti maçta. gerçi belki o zaman okan buruk da 3-5-2'ye dönerdi bilmiyorum.
bu maç özelinde yunus'un iyice çizgiye basmasını pek anlayamadım. en çok sol içe devrilmesi gereken maçlardan biriydi zira 4-4-2'nin kanat oyuncularından zaten formasyonu biraz baklavalaştırmaları beklenir.
rakibe pek pozisyon vermemiş olsak da maç içerisinde kötü pres yaptık ve zayıf bir sahaya yayılış sergiledik. ilk golden ikinci gole kadar geçen sürede beşiktaş gole daha yakın bir görüntü çizdi ve oyunda etkisizdik. bazen topu rakibe bırakırsınız ama oyunda etkili olursunuz. ilk senesinde okan buruk'un fenerbahçe deplasmanı mesela öyle bir maçtı. ama bu maç öyle bir maç değildi. ilk gol ile ikinci gol arasında maça beşiktaş hükmetti. fakat ne immobile ne de semih galatasaray'a karşı oynayacak kalibrede oyuncular değil. semih kaan'a kart gördürdüğü pozisyon dışında sahada neredeyse yoktu. immobile ise yaşı dolayısıyla penaltı atmadığı anlarda baya etkisiz. hele davinson gibi bir azman ile eşleştiğinde. onu etkili kılabilecek tek şey sahip olduğu tecrübe ile sergileyebileceği kurnazlıklar. bu kurnazlıkları sergileyebilmesi için de beşiktaş'ın en büyük hücum gücü rafa silva'ya olabildiğince yakın oynayıp onun ofansif aurasından faydalanabilmeli. bu da rafa silva sağ tarafta barışın kucağındayken mümkün olmadı.
peki bu kimin hatası? galatasaray'ın penaltısını vermeyen hakemin mi? hayır teknik direktörün.
hakikaten beşiktaşlı olsam kafayı yerdim. bu joa mario'nun olayı ne arkadaş? beşiktaş mesela salih uçan'ı oynatmayıp joa mario'dan ne bekliyor olabilir. yani joa mario salih uçan'ın yapmadığı ne yapıyor. tempo desen yok, çalım desen yok, gol desen yok, top kapma desen yok, pas desen yok. en azından salih uçan bunlardan bazılarını becerebiliyor. bu arada sıkı bir salih uçan hayranı falan değilim yanlış anlaşılmasın. salih uçan zayıf bir isim olduğu için üzerinden joa mario'nun ne derece rezil bir tercih olduğunu açıklamaya çalışıyorum.
okan buruk'un kötü taktiğine rağmen maçı kazanamayan giovanni van bronckhorst ağlayacaksa oturup kaçırdığı fırsata ağlasın.