328
bilumum medya da yer alan haberlere göre uzanlara hakkını helal etmemiştir. merak etme başkan bizde helal etmedik.
--- alıntı ---
kimsenin bilmediği sırrı
o sadece galatasaray'ın ve spor dünyasının çok sevdiği biri değil, tüm iş dünyasının saygı duyduğu, "sözü senet sayılan" büyük bir isimdi... hayatta maddiyattan çok maneviyata değer veren bir insandı... onu en çok üzen, derinden yaralayan olay ise galatasaray başkanlık koltuğuna oturduktan sonra gelmişti... manevi şahsiyetini derinden yaralamıştı... galatasaray, faruk süren'in son döneminde jardel'in transferi sırasında telsim ile bir sözleşme imzalamış ve bu anlaşmanın şartlarını uzan grubu yerine getirmemişti... özhan canaydın olayı mahkemeye intikal ettirmiş, galatasaray, uzanlar'dan 5 milyon dolarlık alacağının peşine düşmüştü.
canaydın, işte bu dönemde uzanlar' dan bir davet aldı... bu davetle ilgili kimsenin bilmediği büyük bir sırrını benimle paylaşmıştı... bunu o dönemde yazmamamı istemiş, "ileride birgün yazarsın" demişti... bir gazeteci olarak şimdi o günün geldiğini düşünüyorum... işte canaydın'ın ağzından o dönemki görüşme: "cem uzan birkaç defa beni davet etti ve bu davadan vazgeçmemizi istedi. ancak ben "galatasaray'ın tek kuruşunu kimseye yedirmem" diyerek randevu talebini kabul etmedim. bir gün hakan uzan aradı... onunla yaptığım telefon konuşmasından sonra gitmek zorunda kaldım... beni ikitelli'deki binasına davet etti. oraya gittim ve koluma girip beni bir odaya götürdü... "bak özhan abi biz burada herkesi dinleyebiliyoruz" dedi. öyle deyince ben hemen "beni asla dinleyemezsin" dedim. o dönem 532'li hat kullanıyordum... bana "sen zannetmeki biz sadece 542'li hatları dinliyoruz,. 532'li hatları da dinleyebiliyoruz" dedi. ben de "dinlerseniz dinleyin. benim gizli saklı hiçbir şeyim yok" dedim... sonra beni alıp başka bir odaya götürdü... odanın her yeri kasetlerle doluydu.
benim kasedim asla olmaz!
hakan uzan bana dönerek, "bak abi bu odada aklına kim geliyorsa herkesin kaseti var" dedi. ben yine ona "benim kasetim olamaz" dedi. hakan, "bu odada herkesin kaseti var abi" diye tekrar etti. hakan'a dönüp, "g.saray'ın 1 kuruşunu kimseye yedirmem" dedim ve orayı terk ettim... ertesi gün gazetesinde benim için "vergi kaçakçısı" diye sürmanşetten haber yaptılar... bu haber beni öyle yaraladı ki anlatamam... hayatta değer verdiğim en önemli şeylerden biri itibarımdır. benim itibarımı yaralamaya çalıştılar.
en çok üzüldüğüm olay
ben fransa'da, türkiye'de vergi listelerine girmiş, vergi rekortmeni olmuş biri olarak böyle bir iftiraya maruz kaldım. hayatta üzüldüğüm en büyük olay budur. hayatım boyunca da onları hiç affetmeyeceğim..." evet... büyük başkan özhan canaydın aramızdan ayrıldı... sevdikleriyle tek tek helalleşti... bir tek uzanlar'la helalleşmedi... şimdi bugün bursa'ya, memleketine defnediliyor... uzanlar ise anavatanlarından uzakta kaçak bir hayat sürüyor...
--- alıntı ---
* *
edit: kaynak
--- alıntı ---
kimsenin bilmediği sırrı
o sadece galatasaray'ın ve spor dünyasının çok sevdiği biri değil, tüm iş dünyasının saygı duyduğu, "sözü senet sayılan" büyük bir isimdi... hayatta maddiyattan çok maneviyata değer veren bir insandı... onu en çok üzen, derinden yaralayan olay ise galatasaray başkanlık koltuğuna oturduktan sonra gelmişti... manevi şahsiyetini derinden yaralamıştı... galatasaray, faruk süren'in son döneminde jardel'in transferi sırasında telsim ile bir sözleşme imzalamış ve bu anlaşmanın şartlarını uzan grubu yerine getirmemişti... özhan canaydın olayı mahkemeye intikal ettirmiş, galatasaray, uzanlar'dan 5 milyon dolarlık alacağının peşine düşmüştü.
canaydın, işte bu dönemde uzanlar' dan bir davet aldı... bu davetle ilgili kimsenin bilmediği büyük bir sırrını benimle paylaşmıştı... bunu o dönemde yazmamamı istemiş, "ileride birgün yazarsın" demişti... bir gazeteci olarak şimdi o günün geldiğini düşünüyorum... işte canaydın'ın ağzından o dönemki görüşme: "cem uzan birkaç defa beni davet etti ve bu davadan vazgeçmemizi istedi. ancak ben "galatasaray'ın tek kuruşunu kimseye yedirmem" diyerek randevu talebini kabul etmedim. bir gün hakan uzan aradı... onunla yaptığım telefon konuşmasından sonra gitmek zorunda kaldım... beni ikitelli'deki binasına davet etti. oraya gittim ve koluma girip beni bir odaya götürdü... "bak özhan abi biz burada herkesi dinleyebiliyoruz" dedi. öyle deyince ben hemen "beni asla dinleyemezsin" dedim. o dönem 532'li hat kullanıyordum... bana "sen zannetmeki biz sadece 542'li hatları dinliyoruz,. 532'li hatları da dinleyebiliyoruz" dedi. ben de "dinlerseniz dinleyin. benim gizli saklı hiçbir şeyim yok" dedim... sonra beni alıp başka bir odaya götürdü... odanın her yeri kasetlerle doluydu.
benim kasedim asla olmaz!
hakan uzan bana dönerek, "bak abi bu odada aklına kim geliyorsa herkesin kaseti var" dedi. ben yine ona "benim kasetim olamaz" dedi. hakan, "bu odada herkesin kaseti var abi" diye tekrar etti. hakan'a dönüp, "g.saray'ın 1 kuruşunu kimseye yedirmem" dedim ve orayı terk ettim... ertesi gün gazetesinde benim için "vergi kaçakçısı" diye sürmanşetten haber yaptılar... bu haber beni öyle yaraladı ki anlatamam... hayatta değer verdiğim en önemli şeylerden biri itibarımdır. benim itibarımı yaralamaya çalıştılar.
en çok üzüldüğüm olay
ben fransa'da, türkiye'de vergi listelerine girmiş, vergi rekortmeni olmuş biri olarak böyle bir iftiraya maruz kaldım. hayatta üzüldüğüm en büyük olay budur. hayatım boyunca da onları hiç affetmeyeceğim..." evet... büyük başkan özhan canaydın aramızdan ayrıldı... sevdikleriyle tek tek helalleşti... bir tek uzanlar'la helalleşmedi... şimdi bugün bursa'ya, memleketine defnediliyor... uzanlar ise anavatanlarından uzakta kaçak bir hayat sürüyor...
--- alıntı ---
* *
edit: kaynak