7
sporu ilginç kılan unsur hikayeler üzerinden ilerlemesidir. yoksa düz mantık düşündüğümüzde futbol için endüstrileşme, bahis, şikeler vb. gibi unsurların varlığında 22 adamın bir topun peşinden koşması hiç ilgi çekici gelmemelidir. bir benzeri de basketbol için düşündüğümüzde, yalnızca bir topu sepetten geçiriyorlar işte diyebiliriz. ne bu yani diye düşünebiliriz. hele bireysel sporları -atletizm, yüzme, tenis gibi- düşündüğümüzde ise bunları izlemenin marjinal hiçbir katkısı yok gibi gelebilir. belki çok klişe ama "onlar milyonları götürüyor. derdi bize düşüyor." gibi bile düşünülebilir.
bu, incil'deki meşhur davud ve goliath hikayesi ve onunla bağlantılı olan meşhur underdog anlatısına dayanan bir durumdur. yani daha güçsüz olarak düşünülen ve kazanması beklenmeyen tarafın kazanması bir sebepten ötürü insanları mutlu eder ve güçsüz olan kesimde her birey kendisinden bir parça bulur. yıllar boyunca üst sınıflar tarafından ezilen bu kesim, kendi komplekslerini güçsüz olan kesimin kazanması ile bir miktar törpüler ve dizginler. bunun sebebini de basitçe şöyle açıklayabiliriz: birçoğumuz proletarya dediğimiz kesimden, yani işçi sınıfı ve ezilmiş kesim, geliyoruz. içimizde mutlaka aristokrat sınıf diyebileceğimiz 3, 4 kuşak öncesinden beridir belli bir eğitim seviyesinin üzerinde kişiler vardır. ancak eminim ki; çoğumuzun 1 kuşak öncesi olan anne veya babası dahi üniversite okumamış durumda. bu durumda soyu yukarıya taşımayı başlatanlar biz oluyoruz ve dolayısıyla bizim çocuklarımız, torunlarımız ve hatta onların çocukları ve torunları ancak bu proleter olmaktan çıkar hale gelme şansına sahipler. ben bu tabakadan sıyrılma eşiğinin en az 5 kuşak boyunca en azından üniversite eğitimini tamamlamış bireylerle olabileceğini düşünüyorum.
kısacası kupa maçlarında alt lig takımlarının maç kazanmasının neden cazip geldiği aslında tamamen kuşaklar boyunca adeta genlerimize işlenmiş olan yukarıda anlattığım sebepten ileri gelmektedir.
edit: detective hoffman bana attığı özel mesajda davud ve goliath hikayesinin incilden önce tevrat'ta da olduğunu belirtti.
bu, incil'deki meşhur davud ve goliath hikayesi ve onunla bağlantılı olan meşhur underdog anlatısına dayanan bir durumdur. yani daha güçsüz olarak düşünülen ve kazanması beklenmeyen tarafın kazanması bir sebepten ötürü insanları mutlu eder ve güçsüz olan kesimde her birey kendisinden bir parça bulur. yıllar boyunca üst sınıflar tarafından ezilen bu kesim, kendi komplekslerini güçsüz olan kesimin kazanması ile bir miktar törpüler ve dizginler. bunun sebebini de basitçe şöyle açıklayabiliriz: birçoğumuz proletarya dediğimiz kesimden, yani işçi sınıfı ve ezilmiş kesim, geliyoruz. içimizde mutlaka aristokrat sınıf diyebileceğimiz 3, 4 kuşak öncesinden beridir belli bir eğitim seviyesinin üzerinde kişiler vardır. ancak eminim ki; çoğumuzun 1 kuşak öncesi olan anne veya babası dahi üniversite okumamış durumda. bu durumda soyu yukarıya taşımayı başlatanlar biz oluyoruz ve dolayısıyla bizim çocuklarımız, torunlarımız ve hatta onların çocukları ve torunları ancak bu proleter olmaktan çıkar hale gelme şansına sahipler. ben bu tabakadan sıyrılma eşiğinin en az 5 kuşak boyunca en azından üniversite eğitimini tamamlamış bireylerle olabileceğini düşünüyorum.
kısacası kupa maçlarında alt lig takımlarının maç kazanmasının neden cazip geldiği aslında tamamen kuşaklar boyunca adeta genlerimize işlenmiş olan yukarıda anlattığım sebepten ileri gelmektedir.
edit: detective hoffman bana attığı özel mesajda davud ve goliath hikayesinin incilden önce tevrat'ta da olduğunu belirtti.