58
başlık: 10 yıllık kadıköy sendromu ve 30 yıla yakındır alınamayan türkiye kupası
enterasandır bu durum. yani türkiye'de galatasaray ve fenerbahçe gibi dev iki kulübün rekabeti dünyaya pazarlanamıyor değil, bizzat pazarlanmıyor. bunun üzerinden marka değeri oluşturulmak istenilmiyor. acaba neden? neden böyle bir şey yapılıyor? sanırım ingilizlerin in house dedikleri olay, yani kurum içi bireysellik olsun isteniyor. iki birey var, galatasaray ve fenerbahçe. bu ikisi sürekli birbirine tokuşturuluyor. kafa kafaya, kalem kaleme. bu markayı sadece türkiye sınırları içerisinde pof poflayarak değerlendiriyorlar. bu iki camia üzerinden gelecek adına olumlu veya olumsuz adımlar atılıyor. nasıl mesela? şöyle ki; takımların geleceği, ligin kaderi, elde edilecek rantlar, kazançlar... vesairesi de uzar gider bunun. ortada dönen ya da dönecek ayak oyunları ve şimdiden kurgulanmış ve birkaç yıl sonrasında gerçekleşecek planlar da bu vesairenin içinde yerlerini almış durumdalar. elbette yapılır bunlar. neden yapılmasın ki? çünkü ortada gayet büyük bir pasta, akabinde iki büyük dilim var. bir dilimini ben yerim, diğer dilimini de sen. yarı yarıya ortak! anlaştık mı? ama aramızda kalacak. bu, geçmişten günümüze böyle oldu. bundan sonra da böyle olacak tamam mı ortak? bu marka ile biz oynayacağız. oynayanları da bizler yöneteceğiz. dünya kimin umurunda? bırakın dünyanın daha önemli markaları var. el clasico var, süper clasico var. londra derbisi var. manchester derbisi var. glasgow ile rangers var... anladın mı ortak? dünya bunları takip ededursun. sen çaktırma. biz bu galatasaray fenerbahçe rekabetini asla ama asla dışarıya pazarlamayacağız! eğer ki böyle bir durum olursa işte o zaman yanarız. işte o zaman dünyanın gözü üzerimizde olur. ve işte o zaman bu kadar rahat iş çeviremeyiz ortak. acı ama gerçek...
bizim markamız bize yeter. bugün olay çıkar biz kazanırız. yarın olay çıkar yine biz kazanırız. ha ama diyorsan ki saha içinde kim kazandı? onun da bir hal çaresine bakarız. oranın da bir kazananı olacak yeri ve zamanına göre. ama pek umurumuzda değil bu. asıl kazanan sen ve ben olacak ortak! sen kafanı yorma böyle ufak işlere. zaten şablonumuz belli. her şeyin yeri ve zamanı var. nereden nasıl vurgun yapacağımızı biliyoruz. galatasaray 10 sene oldu kazanamıyor kadıköy'de. fenerbahçe desen 30. senesine yaklaştı türkiye kupası hasretinde. hsssşşt! aman renk vermeyesin ortak. biz bu şekilde kalkınıyoruz ancak. aman ha! ilerleyen zamanlarda daha farklı projeler ile yeni yollar deneyeceğiz. bakarsın pastanın dilimi artar. renk katarız pastaya. bir adet siyah beyaz, sütkü kakaoulu çikolata atıveririz renklerin içine. adı da olsun beşiktaş. eminim ki bunu da yapacağız ortak! ama yapana kadar şimdilik bu böyle devam etsin. galatasaray 11. seneye de mağlubiyet ile girer, fenerbahçe de 30 senesini kupasız tamamlar. biz de yine buradan kazanırız. sinir, stres, kavga, dövüş çıkartırız meydanlarda. medyaya da atarız 3-5 adanmış hayat. bol keseden artık...
bu rekabeti dünyaya açmayacağız ortak! a-ç-m-a-y-a-c-a-ğ-ı-z ! anlayabildin mi şimdi beni daha iyi?
bunu dünya futboluna pazarlarsak galatasaray 12. senesinde kadıköy'de fenerbahçe'yi yener, fenerbahçe ise aynı sene türkiye kupasını kazanır.
şimdi ne dersin ortak? ne yapalım? bildiğimiz yoldan devam edelim mi? yoksa artık yeter mi? bunaldın mı pastadan, markadan, dünya futbolundan ve daha birçoğundan. haklısın ne diyeyim. zaten senin gibiler sayesinde ekmeğimi bu şekilde çıkartıyorum. yok mu hiç kurnaz birkaç adam? onlar belki bu işe bir dur der. ben de bir süre tatile çıkarım ortak...
enterasandır bu durum. yani türkiye'de galatasaray ve fenerbahçe gibi dev iki kulübün rekabeti dünyaya pazarlanamıyor değil, bizzat pazarlanmıyor. bunun üzerinden marka değeri oluşturulmak istenilmiyor. acaba neden? neden böyle bir şey yapılıyor? sanırım ingilizlerin in house dedikleri olay, yani kurum içi bireysellik olsun isteniyor. iki birey var, galatasaray ve fenerbahçe. bu ikisi sürekli birbirine tokuşturuluyor. kafa kafaya, kalem kaleme. bu markayı sadece türkiye sınırları içerisinde pof poflayarak değerlendiriyorlar. bu iki camia üzerinden gelecek adına olumlu veya olumsuz adımlar atılıyor. nasıl mesela? şöyle ki; takımların geleceği, ligin kaderi, elde edilecek rantlar, kazançlar... vesairesi de uzar gider bunun. ortada dönen ya da dönecek ayak oyunları ve şimdiden kurgulanmış ve birkaç yıl sonrasında gerçekleşecek planlar da bu vesairenin içinde yerlerini almış durumdalar. elbette yapılır bunlar. neden yapılmasın ki? çünkü ortada gayet büyük bir pasta, akabinde iki büyük dilim var. bir dilimini ben yerim, diğer dilimini de sen. yarı yarıya ortak! anlaştık mı? ama aramızda kalacak. bu, geçmişten günümüze böyle oldu. bundan sonra da böyle olacak tamam mı ortak? bu marka ile biz oynayacağız. oynayanları da bizler yöneteceğiz. dünya kimin umurunda? bırakın dünyanın daha önemli markaları var. el clasico var, süper clasico var. londra derbisi var. manchester derbisi var. glasgow ile rangers var... anladın mı ortak? dünya bunları takip ededursun. sen çaktırma. biz bu galatasaray fenerbahçe rekabetini asla ama asla dışarıya pazarlamayacağız! eğer ki böyle bir durum olursa işte o zaman yanarız. işte o zaman dünyanın gözü üzerimizde olur. ve işte o zaman bu kadar rahat iş çeviremeyiz ortak. acı ama gerçek...
bizim markamız bize yeter. bugün olay çıkar biz kazanırız. yarın olay çıkar yine biz kazanırız. ha ama diyorsan ki saha içinde kim kazandı? onun da bir hal çaresine bakarız. oranın da bir kazananı olacak yeri ve zamanına göre. ama pek umurumuzda değil bu. asıl kazanan sen ve ben olacak ortak! sen kafanı yorma böyle ufak işlere. zaten şablonumuz belli. her şeyin yeri ve zamanı var. nereden nasıl vurgun yapacağımızı biliyoruz. galatasaray 10 sene oldu kazanamıyor kadıköy'de. fenerbahçe desen 30. senesine yaklaştı türkiye kupası hasretinde. hsssşşt! aman renk vermeyesin ortak. biz bu şekilde kalkınıyoruz ancak. aman ha! ilerleyen zamanlarda daha farklı projeler ile yeni yollar deneyeceğiz. bakarsın pastanın dilimi artar. renk katarız pastaya. bir adet siyah beyaz, sütkü kakaoulu çikolata atıveririz renklerin içine. adı da olsun beşiktaş. eminim ki bunu da yapacağız ortak! ama yapana kadar şimdilik bu böyle devam etsin. galatasaray 11. seneye de mağlubiyet ile girer, fenerbahçe de 30 senesini kupasız tamamlar. biz de yine buradan kazanırız. sinir, stres, kavga, dövüş çıkartırız meydanlarda. medyaya da atarız 3-5 adanmış hayat. bol keseden artık...
bu rekabeti dünyaya açmayacağız ortak! a-ç-m-a-y-a-c-a-ğ-ı-z ! anlayabildin mi şimdi beni daha iyi?
bunu dünya futboluna pazarlarsak galatasaray 12. senesinde kadıköy'de fenerbahçe'yi yener, fenerbahçe ise aynı sene türkiye kupasını kazanır.
şimdi ne dersin ortak? ne yapalım? bildiğimiz yoldan devam edelim mi? yoksa artık yeter mi? bunaldın mı pastadan, markadan, dünya futbolundan ve daha birçoğundan. haklısın ne diyeyim. zaten senin gibiler sayesinde ekmeğimi bu şekilde çıkartıyorum. yok mu hiç kurnaz birkaç adam? onlar belki bu işe bir dur der. ben de bir süre tatile çıkarım ortak...