3356
yaklaşık 25 senelik fethullahçı olur kendisi. hakan şükür bunu gizlemedi, adamın nikah şahidi bile fethullah'tı. bu durumu ne galatasaray'da ne milli takımda kendisine sorun oldu. rekorları kırdı, hep başrol oldu. cemaate en karşı olanı bile bu adam neden buralarda diyemedi. dediyse de ben duymadım. bu süre zarfında fethullah hakkında açılan davalardan bir şekilde beraat ettirildi. yine bu süre zarfında bu örgütün medya kuruluşları, bankaları, eğitim kurumları hep itibarlıydı. yaptıkları her iş meşru olarak görülüyordu. ülkenin meşru iktidarları bülent ecevit ve tayyip erdoğan da dahil herkes bu adamlara destek verdi. ülkenin en sevilen sanatçıları barış manço, cem karaca dahil bunların yurtdışındaki okullarını ziyaret ediyor, bu oluşuma övgüler yağdırıyordu. kendilerine en düşmanı bile bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyordu. hatta bazıları bu örgütün gücünü fark edip işbirliğine gidiyordu. malumunuz akp-cemaat el ele verip bu ülkede hukuksuz operasyonlar düzenledi ve davalar açıldı. aynı şekilde hakan şükür galatasaraylı değil fethullahçı kimliğiyle akp milletvekili oldu. sonra güç sarhoşu olan cemaat ile ayıpları ortaya çıkarılmakla tehdit edilen akp yavaş yavaş birbirine girdi. 17-25 aralık operasyonlarından sonraki birkaç hafta içinde akp gerekirse teamülleri, kanunları da hiçe sayıp cemaati yok etti. fethullah gülen o süre zarfında hoca efendilikten teröristliğe terfi etti. bu sürecin bir özeti...
işin komedisi de o zaman başladı. en büyük cemaat sempatizanları bir anda cemaatin en büyük düşmanı oldu. milat 17-25 aralık dediler hatta. çünkü daha öncesine işi götürseler kendi içlerinden temiz adam kalmazdı. tabi samimi dini duygulara binaen bu örgütün içerisinde olanlar da vardı. bunlar yeni gelişen olaylara pek anlam veremediler. devletin her zamanki gibi hukuku hiç dikkate almadan hareket etmesi bir mağduriyet yarattı. ve bu topluluk maalesef kendi içerisinde daha da kenetlendi. hakan gibi, arif gibi ya da suça bulaşmamış basit esnaf-memurlar bir anda potansiyel suçluya dönüştüler. devlet bu insanları ikna etmek için uğraşmadı, devlet bu insanlara yol göstermedi. gösterdikleri tek yol çıkıp kandırıldık demeleriydi. yani iki yüzlülük yapmalarıydı. içinden geçen gerçek duyguların hiç önemli değil, yeter ki kandırıldık diyin dendi. bu da fetö'nün içinde çıkar için değil de dini-manevi-ulvi amaçlarla bir araya geldiklerini iddia eden insanları ikna etmedi. bu süre zarfında cemaatin etkili propagandası ve devletin panik hali bu insanları ilelebet bizlerden kopardı. 15 temmuz darbesinden sonra cemaatin ismi kesin olarak fetö oldu. devlet bu süreçte yine her şeyi eline yüzüne bulaştırdı. suç ve cezaların şahsiliğini ve kanuniliğini hiçe saydı. vatandaşına senden şüpheleniyorum ama suçunu da söyleyemiyorum, bu yüzden seni işinden uzaklaştırıyorum demesi çözüm oldu.
hakan'ın cemaat ilişkisi de bu yüzden basit bir olay değil. teröristtir, vatan hainidir derken bunun neden 2013'ten sonrası için geçerli olduğu sorgulanmalı. hakan gibiler cemaatin darbe işine hiç bulaşmadığını, bunun komplo olduğunu düşünüyorlar. evet baya safça, absürt hatta aptalca bir durum. ama adam böyle düşünüyor ve sonuçlarını da göze alıyor. ama emin olun hakan'ın kandırıldım demesi de bence hiçbir şeyi çözmeyecekti. o zaman da dönek denecekti, aslında rol yapıyor denecekti. sonuçta her türlü kararının bir bedeli olacaktı. ileride sanmıyorum ama dönse bile bunun gerekçelerini iyi açıklamalı. kandırıldım, beni ne olur hapse atmayın diye yalvaran insanlardan hakan daha kötü bir insan değildir.
ben cemaatlere tarikatlara çekirdekten değil de sonradan girenlerde hep aynı sorunu görüyorum. yani asıl sebep kirlilik, günahkarlık hissi sonucu arınma ihtiyacıdır. o kişi arınırken de radikal eğilimler, aşırı hassasiyetler kendisinde görülür. o kişi 40 yıllık tarikatçıdan bile daha tarikatçı olur. meselemiz din ise hakan maalesef fethullah denilen şarlatanın kolayca avlayacağı bir adamdı. hakan çok duygusaldır, hakan'ın gençlik yılları biraz magazinsel ve olaylıdır, hakan artık u dönüşü yapmak zorundadır ve karşısına fethullah denilen iblis çıkar. hakan cemaatçi olup kendisini toparlar ve bu durum karşısında iyice hocasına bağlanır. hocasının da beyin yıkamada üstüne yoktur. maalesef durum budur. o yüzden bu ülkede din eğitimi gereksiz değildir. sadece din eğitimi yeterli ve nitelikli değildir. asıl sorun budur. dinine saygılı-muhafazakar ama din konusunda hiçbir şey bilmeyen bir toplum bu tür şarlatanların av alanıdır. çözümü de dini merdiven altına atmak ya da dini problemleri görmezden gelmek değildir. 90 yıldır böyle yaptık ama ülke artık cemaat ve tarikattan geçilmiyor. ülke tarihinin en başarılı futbolcusunu bir karanlık örgüte kurban verdik. bilmem tehlikenin farkında mısınız? yarın fetö gider metö gelir. ders aldık mı sizce?
kral futbolda en çok duyulan lakaptır. ve kral diyince benim aklıma sadece hakan şükür geliyor. yeni açılan müzemizde kendisinin yer almayışı, dahası kendisini üyelikten atmamız, ülkedeki yorumcunun bile hakan'ın ismini ağzına alamaması, maç özetlerinden bile kendisini atışımız trajikomik olaylardır. biz işte böylesi basit insanlarız. sevgimiz yapmacık, düşmanlığımız ölümünedir. tabi tüm bunlar bile hakan'ın gelmiş geçmiş en başarılı türk futbolcu olduğu gerçeğini değiştirmiyor. efsanemiz değil diyenler 2013'ten önce de böyle diyorsa kendilerine bir şey söyleyemem. ama bu örgüt 2013'ten önce de çok canlar yaktı. yani tutarlı olmak lazım. tüm bunlarda hakan'ın kastının olup olmaması, iyi niyetinin yetip yetmeyeceği ayrı konu. ki zaten bu yazıda fetö'nün sıradan bir örgüt olmadığı, tarihsel sürecinde itibarlı olduğu ve kompleks yapısının insanlarda kafa karışıklığına yol açtığı vurgulanmıştır. sonuç olarak hakan da suçlu değildir, bir kurbandır.
işin komedisi de o zaman başladı. en büyük cemaat sempatizanları bir anda cemaatin en büyük düşmanı oldu. milat 17-25 aralık dediler hatta. çünkü daha öncesine işi götürseler kendi içlerinden temiz adam kalmazdı. tabi samimi dini duygulara binaen bu örgütün içerisinde olanlar da vardı. bunlar yeni gelişen olaylara pek anlam veremediler. devletin her zamanki gibi hukuku hiç dikkate almadan hareket etmesi bir mağduriyet yarattı. ve bu topluluk maalesef kendi içerisinde daha da kenetlendi. hakan gibi, arif gibi ya da suça bulaşmamış basit esnaf-memurlar bir anda potansiyel suçluya dönüştüler. devlet bu insanları ikna etmek için uğraşmadı, devlet bu insanlara yol göstermedi. gösterdikleri tek yol çıkıp kandırıldık demeleriydi. yani iki yüzlülük yapmalarıydı. içinden geçen gerçek duyguların hiç önemli değil, yeter ki kandırıldık diyin dendi. bu da fetö'nün içinde çıkar için değil de dini-manevi-ulvi amaçlarla bir araya geldiklerini iddia eden insanları ikna etmedi. bu süre zarfında cemaatin etkili propagandası ve devletin panik hali bu insanları ilelebet bizlerden kopardı. 15 temmuz darbesinden sonra cemaatin ismi kesin olarak fetö oldu. devlet bu süreçte yine her şeyi eline yüzüne bulaştırdı. suç ve cezaların şahsiliğini ve kanuniliğini hiçe saydı. vatandaşına senden şüpheleniyorum ama suçunu da söyleyemiyorum, bu yüzden seni işinden uzaklaştırıyorum demesi çözüm oldu.
hakan'ın cemaat ilişkisi de bu yüzden basit bir olay değil. teröristtir, vatan hainidir derken bunun neden 2013'ten sonrası için geçerli olduğu sorgulanmalı. hakan gibiler cemaatin darbe işine hiç bulaşmadığını, bunun komplo olduğunu düşünüyorlar. evet baya safça, absürt hatta aptalca bir durum. ama adam böyle düşünüyor ve sonuçlarını da göze alıyor. ama emin olun hakan'ın kandırıldım demesi de bence hiçbir şeyi çözmeyecekti. o zaman da dönek denecekti, aslında rol yapıyor denecekti. sonuçta her türlü kararının bir bedeli olacaktı. ileride sanmıyorum ama dönse bile bunun gerekçelerini iyi açıklamalı. kandırıldım, beni ne olur hapse atmayın diye yalvaran insanlardan hakan daha kötü bir insan değildir.
ben cemaatlere tarikatlara çekirdekten değil de sonradan girenlerde hep aynı sorunu görüyorum. yani asıl sebep kirlilik, günahkarlık hissi sonucu arınma ihtiyacıdır. o kişi arınırken de radikal eğilimler, aşırı hassasiyetler kendisinde görülür. o kişi 40 yıllık tarikatçıdan bile daha tarikatçı olur. meselemiz din ise hakan maalesef fethullah denilen şarlatanın kolayca avlayacağı bir adamdı. hakan çok duygusaldır, hakan'ın gençlik yılları biraz magazinsel ve olaylıdır, hakan artık u dönüşü yapmak zorundadır ve karşısına fethullah denilen iblis çıkar. hakan cemaatçi olup kendisini toparlar ve bu durum karşısında iyice hocasına bağlanır. hocasının da beyin yıkamada üstüne yoktur. maalesef durum budur. o yüzden bu ülkede din eğitimi gereksiz değildir. sadece din eğitimi yeterli ve nitelikli değildir. asıl sorun budur. dinine saygılı-muhafazakar ama din konusunda hiçbir şey bilmeyen bir toplum bu tür şarlatanların av alanıdır. çözümü de dini merdiven altına atmak ya da dini problemleri görmezden gelmek değildir. 90 yıldır böyle yaptık ama ülke artık cemaat ve tarikattan geçilmiyor. ülke tarihinin en başarılı futbolcusunu bir karanlık örgüte kurban verdik. bilmem tehlikenin farkında mısınız? yarın fetö gider metö gelir. ders aldık mı sizce?
kral futbolda en çok duyulan lakaptır. ve kral diyince benim aklıma sadece hakan şükür geliyor. yeni açılan müzemizde kendisinin yer almayışı, dahası kendisini üyelikten atmamız, ülkedeki yorumcunun bile hakan'ın ismini ağzına alamaması, maç özetlerinden bile kendisini atışımız trajikomik olaylardır. biz işte böylesi basit insanlarız. sevgimiz yapmacık, düşmanlığımız ölümünedir. tabi tüm bunlar bile hakan'ın gelmiş geçmiş en başarılı türk futbolcu olduğu gerçeğini değiştirmiyor. efsanemiz değil diyenler 2013'ten önce de böyle diyorsa kendilerine bir şey söyleyemem. ama bu örgüt 2013'ten önce de çok canlar yaktı. yani tutarlı olmak lazım. tüm bunlarda hakan'ın kastının olup olmaması, iyi niyetinin yetip yetmeyeceği ayrı konu. ki zaten bu yazıda fetö'nün sıradan bir örgüt olmadığı, tarihsel sürecinde itibarlı olduğu ve kompleks yapısının insanlarda kafa karışıklığına yol açtığı vurgulanmıştır. sonuç olarak hakan da suçlu değildir, bir kurbandır.