1224
tribünden gelen yönetici gibidir kendisi. genel olarak moderasyon hakkında kamuya açık değerlendirme yaptığımdan şimdiye kadar gözlemlediğim ölçüde bir çeşit haldun üstünel'dir. nasıl ki idareciyken de taraftar gibi düşünüp heyecanını kaybetmeden yöneticilik yapmaya çalışmıştı, harry kewell the wizard of oz da bana onu çağrıştırıyor.
atara atar, gidere gider yapan fatih hoca'nın dediği gibi salonu da biliriz sokağı da...beni sokağa çekmeyin diyen biri...galiba genel olarak tüm sözlüklerde her ne kadar çok bilmesem de ceza almış tek moderatör olabilir...
duygularını işe karıştırıyor ama galiba önyargılarından kaynaklı bu durum. tribüne gelen ama rengini belirtmeyen taraftara göz ucuyla bakan amigo gibi izliyor izliyor adam 5 senedir tribün kovalasa da rengini belli ettiğinde harry kewell the wizard of oz'un renginden değilse anında atara atar gidere gider...
aynı durum yeni gelen seyirci için de geçerli; rengini belli edene kadar önyargıyla yaklaşıyor. ama güzel bir huyu var önyargısı boşa çıkınca sahipleniyor yeni gelen taraftarı...kendisi her tribün lideri gibi tribünü tarafından çok seviliyor çünkü genel kitle ile beğenisi ortak ve çoğunluğun görüşünü kalabalıklardan daha güzel ifade edebilecek bilgi ve donanıma sahip yetkinlikte. onun için harry kewell the wizard of oz, daima sözlüğün en sevilen moderatörü olacak. kızmazsa kendisini sebo reis'e benzettiğimi söylemek isterim. üstat beni uçurma sonuçta teşbihte hata olmaz:)
ama gayesi ve derdi galatasaray, bu çok belli...sadece ayrı dünyaların adamıyız gibi duruyor. benim için şahıslar değil fikirler önemlidir. gerçek kişiler toprak olur tüzel kişiler bakidir. yani beni de vefasız olarak görmeyin ama ben prensip adamıyım asla takımdaşımı, yoldaşımı kollayamam geçmişin hatrına, galatasaraylılığına...ve asla takiye yapamam...sonu çeğen tepesi olsa da...gıpgri kar sisinin arasına dalıp kafkasya'da pontus dağlarını allahüekber dağlarına çevirir rus hattına kıratıma bine yalın kılıçla dalarım, gidemeyip kendimi öldürmeyeyim diye kendi askerim atıma sıkıp beni düşürse bile bu seferde yayan olarak beylik tabancamı çeker hücuma devam ederim...gittiği yere kadar:)
harry kewell the wizard of oz ise kendisini ve sürüsünü daima güvende tutacak onların için tüm çakalları ve ayıları parçalayacak bir alfa kurttur. ben de sürüden ayrı tek takılan, sağı solu yara bere içinde tek gözü kör ve topallayan bozkurt. kuvvetle muhtemel günlük hayatta da son derece başarılı, karizmatik, dikkat çekici, güven veren, donanımlı biridir. bense tam tersi pejmürde, sürekli risk alan, yarını belli olmayan, devamlı mücadele halinde, huzura sokayım deyip rahat batan bir mücahidim onun için zıt karakterlerde olduğumuzu seziyorum. teşkilat-ı mahsusa'dan örnek vereyim zira kendisini herhangi bir amerikan kurucu babasına benzetemedim:) ben ismail enver isem o mustafa kemal'dir...herhalde duyup duyabileceğin en güzel karşılaştırmayı yaptım sana bro:) ama sen yine de takiye yapanlara dikkat et, zoru gördüklerinde seninle halaya tutuşup tezahürat çekenler bil ki ilk tribün reisini fişleyenler olur...benim gibiler yan odada nar dalıyla işkence görürken bile senin adını vermezler...selamatle üstat hürmetler...
atara atar, gidere gider yapan fatih hoca'nın dediği gibi salonu da biliriz sokağı da...beni sokağa çekmeyin diyen biri...galiba genel olarak tüm sözlüklerde her ne kadar çok bilmesem de ceza almış tek moderatör olabilir...
duygularını işe karıştırıyor ama galiba önyargılarından kaynaklı bu durum. tribüne gelen ama rengini belirtmeyen taraftara göz ucuyla bakan amigo gibi izliyor izliyor adam 5 senedir tribün kovalasa da rengini belli ettiğinde harry kewell the wizard of oz'un renginden değilse anında atara atar gidere gider...
aynı durum yeni gelen seyirci için de geçerli; rengini belli edene kadar önyargıyla yaklaşıyor. ama güzel bir huyu var önyargısı boşa çıkınca sahipleniyor yeni gelen taraftarı...kendisi her tribün lideri gibi tribünü tarafından çok seviliyor çünkü genel kitle ile beğenisi ortak ve çoğunluğun görüşünü kalabalıklardan daha güzel ifade edebilecek bilgi ve donanıma sahip yetkinlikte. onun için harry kewell the wizard of oz, daima sözlüğün en sevilen moderatörü olacak. kızmazsa kendisini sebo reis'e benzettiğimi söylemek isterim. üstat beni uçurma sonuçta teşbihte hata olmaz:)
ama gayesi ve derdi galatasaray, bu çok belli...sadece ayrı dünyaların adamıyız gibi duruyor. benim için şahıslar değil fikirler önemlidir. gerçek kişiler toprak olur tüzel kişiler bakidir. yani beni de vefasız olarak görmeyin ama ben prensip adamıyım asla takımdaşımı, yoldaşımı kollayamam geçmişin hatrına, galatasaraylılığına...ve asla takiye yapamam...sonu çeğen tepesi olsa da...gıpgri kar sisinin arasına dalıp kafkasya'da pontus dağlarını allahüekber dağlarına çevirir rus hattına kıratıma bine yalın kılıçla dalarım, gidemeyip kendimi öldürmeyeyim diye kendi askerim atıma sıkıp beni düşürse bile bu seferde yayan olarak beylik tabancamı çeker hücuma devam ederim...gittiği yere kadar:)
harry kewell the wizard of oz ise kendisini ve sürüsünü daima güvende tutacak onların için tüm çakalları ve ayıları parçalayacak bir alfa kurttur. ben de sürüden ayrı tek takılan, sağı solu yara bere içinde tek gözü kör ve topallayan bozkurt. kuvvetle muhtemel günlük hayatta da son derece başarılı, karizmatik, dikkat çekici, güven veren, donanımlı biridir. bense tam tersi pejmürde, sürekli risk alan, yarını belli olmayan, devamlı mücadele halinde, huzura sokayım deyip rahat batan bir mücahidim onun için zıt karakterlerde olduğumuzu seziyorum. teşkilat-ı mahsusa'dan örnek vereyim zira kendisini herhangi bir amerikan kurucu babasına benzetemedim:) ben ismail enver isem o mustafa kemal'dir...herhalde duyup duyabileceğin en güzel karşılaştırmayı yaptım sana bro:) ama sen yine de takiye yapanlara dikkat et, zoru gördüklerinde seninle halaya tutuşup tezahürat çekenler bil ki ilk tribün reisini fişleyenler olur...benim gibiler yan odada nar dalıyla işkence görürken bile senin adını vermezler...selamatle üstat hürmetler...