• 168
    herkes loyloyloy'u söylediği için rörörö'yü yazmanın yine üzerimize kaldığı maç.

    bu maç için;

    1- eski açıktaki misafir tribününün de üstünün kapatılmış olması bizleri utançtan kurtaran ve galatasaraylılığımıza yakışan davranışlardan biri olmuştur. gerçi eski açığın üstü 64 yıl gecikme ile ve biz ali sami yen'i terk edeceğimiz sene kapatıldı ama olsun. temiz iş biraz geç olanıdır. (ulan bu konuda ağız tadı ile ironi bile yapamıyor insan. olayın kendisi ironinin allahı zaten. töbee töbeee..) bu 64 yıllık gecikme neticesinde ne oldu bilin bakalım. eski açığın 7/6 sının üstü kapatıldı ama iki karışlık misafir tribününün üstü açık kalmıştı. onu da kapatmışlar. emeği geçen herkese binlerce teşekkür. bu konudaki fikrim biliniyor zaten. bilmeyenler için:

    (bkz: eski açık/@zizonkovac)

    2- 28 mayis 2005 galatasaray denizlispor maci sonucunda tribünden kovulmuş bir iki kişi daha gördüm. demekki eski hastalar yavaş yavaş dönmeye çalışıyorlar. yeni bir dayak yemezsek belki bu eski kuşaktan birileri tribünlere gelip guruplaşabilir ve bu kuşaklar arası kopukluk ortadan kaldırılabilir. hele 1942 doğumlu bir abimiz vardı tarihi altınordu maçını anlattı bize. tadından yenmez. bu da iyi bir şey.

    3- eski açıkta birden bire patlayan küfürlü tezahüratlar dışında küfürlü tezahürat olmadı gibi bir şey. bunda sebahattin reislerinin tribünde olmasının etkisi vardı sanıyorum. kapalı da ise galatasaray forması giymeyen insanlardan oluşan "ultraslan olmadığını iddia eden grup" çok sık şekilde küfürlü tezahürata baş vurdu ama 70 li dakikalarda sebo reislerinin telefonla kulaklarını çektirmesi neticesinde, özür mahiyetinde "sebooo reisss rörörö, sebo reis rörörö" diye bağırdıktan sonra bir daha küfürlü tezahürat yapmadılar, yaptırmadılar. helal olsun sebo reisimize. her ne kadar kendisine pek kanımız ısınmasa da küfüre, içkiye ve sigaraya karşı olması huyunu çok seviyor, kendisini sayıyoruz.

    yalnız anlamadığım şey şu;

    bu nonda nın tarrağı niye bu kadar ilgisini çekiyor insanların. kardeşim amsterdam sex theatre de kralı var bu malın. sahnede gösteri yapan hayvani boyutlardaki zenci abi istek üzerine seyircilerin arasına inip malkara kuzusu gibi gezdiriyo malı ortalarda. bu kadar meraklısı iseniz gidip okşayın malın kafasını da rahatlayın be kardeşim. yalnız dikkat edin yüz vermedin mi kafanı tutup bastırarak zorla öptürüyor malı.
    bana bulaşmayın, ben muzip arkadaşlarımın kurbanı olup gittim adı geçen tiyatroya. zebellah zenci ile gözgöze gelmemeye çalışarak yırttım ama sizler aynı şansa sahip olamayabilirsiniz.

    bir de ;

    olay sandığınız gibi değil. tamamı ile bir yanılsamanın kurbanısınız. fransa-nice kentine grup götürdüğüm bir esnada karşılaştığım futbolcularımızdan birini (adı bende saklı) sarhoş ederek konuyu buraya getirip sordum. nondanınki 30 santim filan değilmiş. bamya kadar bir şeymiş.

    siz esas servetinkini görseniz dudaklarınız uçuklarmış olm.

    3- gelelim kulübeye. hafta arasında bahsettiğimiz gibi sevgili rijkaard ve teknik ekibi üzerlerindeki yönetim ve kamuoyu baskısını kaldıramayıp, ilk defa mecidiyeköy ticaret lisesi talebeleri endamında takım elbise-gravat combosu ile kulübeye dizilerek gözümüzü gönlümüzü açtılar. gerçi rijkaard ımız, saçları müdür makası yemiş talebe edasının yanında, gravat takmayarak ne kadar "asi" bir adam olduğunu göstermeye çalışsa da bir iki mağlubiyet daha alırsa medeniyet yularını takabileceği sinyallerini verip, geldiğinden beri ilk defa kötü bir bülent korkmaz taklidi ile maç boyunca saha kenarından maça müdahale etmeye çalıştı. bir ıslığı eksikti diyim anlayın gari.
    (bkz: ahmet çakar böyle çakar)
    (bkz: o saçları kestiren gravatı da takar yakında)
    (bkz: takmazsan taktırırlar canım)

    maça gelince;

    geçen hafta içinde yaptığı basın toplantısında (teorik olarak)4-3-3 ve total futbol dan taviz vermeyeceğinden bahisle galatasarayımıza oynatmaya çalıştığı 4-3-2-1'i ve futbolcuların klası ile maç alma kumarını sürdüreceğini belirten rijkaardımız dediğini de yaptı ama bu sefer kumarı kazandı.

    yeri gelmişken sevgili rijkaardçığım; senin oynattığın 4-3-3 filan değil. evet takımlar sahaya 4-3-3 diziliyorlar ama ileri sol ve sağ uçtaki 2 futbolcuya karambol olmadıkça onsekiz'e girmeyi yasakladığın için sistem otomatik olarak 4-3-2-1 oluyor. herkes ileri uçtaki tek santrofora pas verip gol attırmaya çalışınca da kapalı defans yapan takımlar karşısında o tek forvetin götü düşüyor afedersin. haaa ileri ikili onsekizin dışından vursunlar diyorsan o da kumar oluyor işte canım cicim.

    o dakikaya kadar pozisyonu olmayıp bükreş'e değerlendiremediği pozisyonlar veren galatasarayımız da bu sefer de öyle oldu. kewel onsekizin dışından vurdu, top tıngır mıngır, hoplaya zıplaya, ona değmeden buna çarpmadan gol olup kumarı kazanmanı sağladı. rumenler durumu düzeltmek için çabalayınca da keita ile sabri sayesinde olanlar oldu zaten. son on beş dakika ise rezalet. kalecimizin bile rakip oyunculara kendi kalesinin önünde çalım atmaya çalışması ise tam bir facia idi.

    unutma:
    (bkz: şeytan bile her zaman düşeş atmaz)

    son olarak;
    mustafa sarp!! ne oldu sana??? umarım kendini fenerbahçe maçına saklıyorsundur. fenerbahçe maçının yıldızı olmanı bekliyoruz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın