35
galatasarayımın alt yapısından çıkmış bir futbolcu olmakla birlikte neredeyse tek başına konyaspor u sırtlamış bir futbolcuydu. takım düşme potasındayken her hafta ya atıyor ya da attırıyordu. adeta takımını kurtaran kaptan oluyordu.hattaarsene wenger inmonaco maçı önesinde bizi izlemeye geldiğinde en çok dikkatini çeken oyuncuydu. ve bu çok başarılı performansı ile tekrar yuvaya çağırılıyordu. ama ilk sene inanılmaz kötü bir performans gösteriyordu bunda yaşadığı adele sakatlığının da etkisi vardı. helebeşiktaş ile kupa finalinde gördüğü kırmızı kart ile beni de çıldırtmış gönderin bu adamı ne işi var dedirtmişti. o sezonu yine muhteşem bitirmiştik. ben de kendisi nasıl gönderilir diyordum. sezon başı hazırlık kampi başladığında şimdiki gibi her hazırlık maçını seyredemiyorduk ancak yazılı basından takip edebiliyorduk takımımızı. ancak gelen haberler de tek bir ortak özellik vardı. suat geliyor suat. neredeyse bütün hazırlık kampı boyunca sadece bu haber geldi desem abartmış olmam. ve gerçekten de o sene başlayan hugo suat çıkışı, kendisini en sevdiğim galatasaraylı futbolcular arasında ilk beşe sokmuştur ve yeri asla değişmeyecektir. buradan çıkartmamız gereken ders bir insanı değerlendirirken en az bir sezon geçirmeli ve performansını ona göre değerlendirmeliyiz.