2
kendisinden ondört yaş küçük kardeşi tarafından ayar verilen yazardır. şöyle ki;
sene 2004 falan, en küçük kardeşim o zamanlar 10 yaşında. arkadaşımla galatasaray muhabbeti yapıyoruz ve o da sağlam bir galatasaraylı olduğu için geçmiş maçlardan falan konuşuyoruz, muhabbet epey sıkı. kim nerde kaç gol attı, kimler geldi, kimler geçti, unutulmayan maçlar vs.vs. bir nevi galatasaray sözlüğün dile yansıyan hali. benden küçük 2 kardeşim var çok şükür ikisi de galatasaraylı. babadan oğula geçen en güzel miras olsa gerek. neyse efendim lafı çok uzatmayım, en küçük kardeşim bizi dinliyor. gözlerinde bir ışık, bir heyecan, "vay anasına bu maçları seyretmemiş olmak ne kadar kötü" dercesine gözlerimize bakıyor. biz anlattıkça o heyecanlanıyor, o heyecanlandıkça biz daha bir şevkle anlatıyoruz. çocukcağız daha fazla dayanamamış olacak ki ikimizi birden susturarak araya girdi ve o efsane cümleler döküldü ağzından:
- ya siz şanslısınız abi. dört sene üst üste şampiyonluğu gördünüz, uefa kupası süper kupa alayını seyrettiniz. günü gününe o maçlarda çoştunuz bağırdınız. uefa kupası alındığında ben 6 yaşında bile değildim. ama bütün bunları görmeden bile galatasarayı çok seviyorum. o maçları seyretsem sizden daha koyu galatasaraylı olurdum eminim. ben o maçları cd lerden falan izliyorum, bir de arasıra sizler falan anlatınca görüntülere yansımayan şeyleri duyuyorum. keşke 4-5 yaş daha büyük olsaydım da ben de yaşasaydım sizin yaşadıklarınızı...
o an ikimizin de beyninden kaynar sular döküldü. kısa bir sessizlik oldu. arkadaşımla birbirimize baktık. o an şaşırdım bir yandan, acayip bir gururlandım bir yandan da. ulan dedim helal olsun bana, kardeşim doğru yolda. ulan dedim birader helal olsun sana da, şaka maka acayip ders verdin ikimize de. tuttum kucakladım sıpayı.* daha bir sevdim kardeşimi o an, daha bir sevdim galatasarayı. o an kardeşimin gözlerinde gördüğüm sevinç inanın çok şeye bedel.
şu an bunları yazarken sırf enstantane olsun diye yazmıyorum. galatasaray sevgisi işte böyle büyük bir şey. aile bağlarına bile olumlu katkıları olan, nesilleri birbirine yakınlaştıran bir gerçek.
bu da böyle bir anımdır.
sene 2004 falan, en küçük kardeşim o zamanlar 10 yaşında. arkadaşımla galatasaray muhabbeti yapıyoruz ve o da sağlam bir galatasaraylı olduğu için geçmiş maçlardan falan konuşuyoruz, muhabbet epey sıkı. kim nerde kaç gol attı, kimler geldi, kimler geçti, unutulmayan maçlar vs.vs. bir nevi galatasaray sözlüğün dile yansıyan hali. benden küçük 2 kardeşim var çok şükür ikisi de galatasaraylı. babadan oğula geçen en güzel miras olsa gerek. neyse efendim lafı çok uzatmayım, en küçük kardeşim bizi dinliyor. gözlerinde bir ışık, bir heyecan, "vay anasına bu maçları seyretmemiş olmak ne kadar kötü" dercesine gözlerimize bakıyor. biz anlattıkça o heyecanlanıyor, o heyecanlandıkça biz daha bir şevkle anlatıyoruz. çocukcağız daha fazla dayanamamış olacak ki ikimizi birden susturarak araya girdi ve o efsane cümleler döküldü ağzından:
- ya siz şanslısınız abi. dört sene üst üste şampiyonluğu gördünüz, uefa kupası süper kupa alayını seyrettiniz. günü gününe o maçlarda çoştunuz bağırdınız. uefa kupası alındığında ben 6 yaşında bile değildim. ama bütün bunları görmeden bile galatasarayı çok seviyorum. o maçları seyretsem sizden daha koyu galatasaraylı olurdum eminim. ben o maçları cd lerden falan izliyorum, bir de arasıra sizler falan anlatınca görüntülere yansımayan şeyleri duyuyorum. keşke 4-5 yaş daha büyük olsaydım da ben de yaşasaydım sizin yaşadıklarınızı...
o an ikimizin de beyninden kaynar sular döküldü. kısa bir sessizlik oldu. arkadaşımla birbirimize baktık. o an şaşırdım bir yandan, acayip bir gururlandım bir yandan da. ulan dedim helal olsun bana, kardeşim doğru yolda. ulan dedim birader helal olsun sana da, şaka maka acayip ders verdin ikimize de. tuttum kucakladım sıpayı.* daha bir sevdim kardeşimi o an, daha bir sevdim galatasarayı. o an kardeşimin gözlerinde gördüğüm sevinç inanın çok şeye bedel.
şu an bunları yazarken sırf enstantane olsun diye yazmıyorum. galatasaray sevgisi işte böyle büyük bir şey. aile bağlarına bile olumlu katkıları olan, nesilleri birbirine yakınlaştıran bir gerçek.
bu da böyle bir anımdır.