Kariyer Sonu61
ismi bizimle ilk kez meşhur 2010-11 sezonu devre arasında anılan santrafor.
kendisinin en büyük şanssızlığı gittiği kulüplerde muhteşem isimlerin arkasında kalmasıdır. örneğin monaco kariyerine kadarki romanya - rusya dönemi gayet verimli ve ilk 11 oynayan bir adamdı. biz, daha doğrusu hagi kendi adamı olan stancu'yu tercih edince kuban'a gitti ve ordan da anzhi'ye geçerek eto'o'nun ekürisi oldu. burada gösterdiği performansla ciddi bir paraya monaco'ya gitti. işte adamın şanssızlığı da burada başlıyor. monaco, traore'yi aldıktan hemen sonra falcao'yu getirdi. o dönem formunun zirvesindeki falcao tabi ki as forvet oldu. traore ise oynaması gerektiğini düşünüp kiralık olarak everton'a gitti ve ingilizler de çat diye lukaku'yu da transfer etti. eleman yine yedek kaldı ve sonra sakatlıklar falan derken unutuldu.
şimdi ben bu kadar bilgiyi niye verdim çünkü ben traore'yi galatasaray'a istiyorum. bu adam özel bir oyuncu. hani derler ya şu futbolcunun şu özelliği de olsa zidane olur, real'de barça'da oynar diye. işte bu adamda her özellik oldukça yüksek oranda var. drogba'dan sonra hava topuna çıkan forvetimiz kalmadı bu adamın boyu 2 metre. top sürebilen forvetimiz olsa diyoruz bu adam o boyla deli gibi dripling yapıyor. hani hep deriz ya bir santrafor pivotsa top süremez diye. işte traore'de top sürebilen pivot santrafor. garip bir tanımlama oldu ama jan koller'in dortmund zamanını hatırlayın tıpkı öyle işte. üzerine top da saklar, duvar da olur, şut da çeker.
kötü adama fransız kulüpleri o kadar para vermez ve bu adamın yaşı henüz 25. ben oynayabileceği bir takıma giderse yeniden tutturabileceğini düşünüyorum. bu adam tutturursa onu transfer eden takım kupon oyuncu bulmuş olur. ekonomik durumumuz da malumken yazın traore kesinlikle düşünülmeli diyorum.
kendisinin en büyük şanssızlığı gittiği kulüplerde muhteşem isimlerin arkasında kalmasıdır. örneğin monaco kariyerine kadarki romanya - rusya dönemi gayet verimli ve ilk 11 oynayan bir adamdı. biz, daha doğrusu hagi kendi adamı olan stancu'yu tercih edince kuban'a gitti ve ordan da anzhi'ye geçerek eto'o'nun ekürisi oldu. burada gösterdiği performansla ciddi bir paraya monaco'ya gitti. işte adamın şanssızlığı da burada başlıyor. monaco, traore'yi aldıktan hemen sonra falcao'yu getirdi. o dönem formunun zirvesindeki falcao tabi ki as forvet oldu. traore ise oynaması gerektiğini düşünüp kiralık olarak everton'a gitti ve ingilizler de çat diye lukaku'yu da transfer etti. eleman yine yedek kaldı ve sonra sakatlıklar falan derken unutuldu.
şimdi ben bu kadar bilgiyi niye verdim çünkü ben traore'yi galatasaray'a istiyorum. bu adam özel bir oyuncu. hani derler ya şu futbolcunun şu özelliği de olsa zidane olur, real'de barça'da oynar diye. işte bu adamda her özellik oldukça yüksek oranda var. drogba'dan sonra hava topuna çıkan forvetimiz kalmadı bu adamın boyu 2 metre. top sürebilen forvetimiz olsa diyoruz bu adam o boyla deli gibi dripling yapıyor. hani hep deriz ya bir santrafor pivotsa top süremez diye. işte traore'de top sürebilen pivot santrafor. garip bir tanımlama oldu ama jan koller'in dortmund zamanını hatırlayın tıpkı öyle işte. üzerine top da saklar, duvar da olur, şut da çeker.
kötü adama fransız kulüpleri o kadar para vermez ve bu adamın yaşı henüz 25. ben oynayabileceği bir takıma giderse yeniden tutturabileceğini düşünüyorum. bu adam tutturursa onu transfer eden takım kupon oyuncu bulmuş olur. ekonomik durumumuz da malumken yazın traore kesinlikle düşünülmeli diyorum.
