19847
"meğer birlikte geçireceğimiz son zamanlarmış. sonra o g.saray'ın avusturya'daki kampına gitti. bizi de kayseri'de oturan annemlere gönderdi. hiç gitmek istemedim. seni evde bekleyelim' dedim. ama bizi yalnız bırakmaya gönlü razı olmadı. havalimanında uğurlarken, hepimize sıkı sıkı sarıldı. meğer biz de onu uğurlayacakmışız. hem de son yolculuğuna". olayın olduğu gün kendisine, 'erkan'ın tansiyonu çok yükseldi. onu hastaneye kaldırdık. gelmen lazım. bu haberle kalbime acı çöktü. istanbul'a gelene kadar içim içimi kemirdi. ve istanbul'a geldiğimiz de ölümün soğuk yüzüyle karşılaştık"
"seda, onsuz yapamaz. erkan da bunu bilirdi. her gün telefon açar, kızıyla uzun uzun konuşurdu. yine bu olaydan önce seda ile telefonla görüşmüşlerdi. 'kızım işten geleceğim. o zaman görüşeceğiz' demiş ona. şimdi seda babasının işten eve geleceğine inanıyor. babasını bekliyor. erkan tek maaşla geçimimizi sağlamaya çalışırdı. işine aşıktı. ekmek paramızdı. ben de eve katkı olsun diye perdelere boncuk işlerdim. erkan'ın omzundaki yükü hafifletmeye çalışırdım. tek maaşla, hem kira verip, hem de 2 çocuk okutup, geçinmek kolay değildi"
"seda babasının saçlarıyla oynamayı çok severdi. onu her sabah saçlarını okşayıp 'baba hadi uyan. işe gitmen lazım' diyerek uyandırırdı. erkan da yataktan kızının sevgi dolu karşılamasıyla uyanır, ona 'aşkım' diye sarılırdı. seda şimdi babasını bekliyor. onu işte zannediyor. ona kimse babasının öldüğüne inandıramıyor. bir de gerçeği bilse, o okşayıp sevdiği babasının saçlarının o korkunç kapıya sıkışıp, öldüğünü bilse buna dayanması mümkün değil. seda'nın babasıyla en son yaptığı telefon konuşmasında ondan dondurma istediğini söyledi. erkan dondurmayı almış, buzdolabına koymuş. dolapta dondurmayı gördüm. gözyaşlarımı tutamadım. biricik kızının her istediğini yerine getiren sevgili eşim, seda'sına dondurmayı da almıştı ama yedirmek bana düştü"
erkan koyuncu'nun 12 yaşındaki oğlu selahattin de babasının öldüğüne inanmak istemiyor. 'babam gelecek mi' diye soruyor ama gelmeyeceğini o kardeşi seda'dan çok daha iyi biliyor. babasını kaybetmenin şokunu üzerinden atamayan selahattin "onunla en çok gezmeyi severdik" diyor. "benim dünyam gitmiş. geride sadece çocuklarım var. erkan 'çocuklarım okusun' derdi. tek isteğim erkan'ın hayallerini gerçekleştirmek."
merhum erkan koyuncu'nun eşi bedriye hanım
"seda, onsuz yapamaz. erkan da bunu bilirdi. her gün telefon açar, kızıyla uzun uzun konuşurdu. yine bu olaydan önce seda ile telefonla görüşmüşlerdi. 'kızım işten geleceğim. o zaman görüşeceğiz' demiş ona. şimdi seda babasının işten eve geleceğine inanıyor. babasını bekliyor. erkan tek maaşla geçimimizi sağlamaya çalışırdı. işine aşıktı. ekmek paramızdı. ben de eve katkı olsun diye perdelere boncuk işlerdim. erkan'ın omzundaki yükü hafifletmeye çalışırdım. tek maaşla, hem kira verip, hem de 2 çocuk okutup, geçinmek kolay değildi"
"seda babasının saçlarıyla oynamayı çok severdi. onu her sabah saçlarını okşayıp 'baba hadi uyan. işe gitmen lazım' diyerek uyandırırdı. erkan da yataktan kızının sevgi dolu karşılamasıyla uyanır, ona 'aşkım' diye sarılırdı. seda şimdi babasını bekliyor. onu işte zannediyor. ona kimse babasının öldüğüne inandıramıyor. bir de gerçeği bilse, o okşayıp sevdiği babasının saçlarının o korkunç kapıya sıkışıp, öldüğünü bilse buna dayanması mümkün değil. seda'nın babasıyla en son yaptığı telefon konuşmasında ondan dondurma istediğini söyledi. erkan dondurmayı almış, buzdolabına koymuş. dolapta dondurmayı gördüm. gözyaşlarımı tutamadım. biricik kızının her istediğini yerine getiren sevgili eşim, seda'sına dondurmayı da almıştı ama yedirmek bana düştü"
erkan koyuncu'nun 12 yaşındaki oğlu selahattin de babasının öldüğüne inanmak istemiyor. 'babam gelecek mi' diye soruyor ama gelmeyeceğini o kardeşi seda'dan çok daha iyi biliyor. babasını kaybetmenin şokunu üzerinden atamayan selahattin "onunla en çok gezmeyi severdik" diyor. "benim dünyam gitmiş. geride sadece çocuklarım var. erkan 'çocuklarım okusun' derdi. tek isteğim erkan'ın hayallerini gerçekleştirmek."
merhum erkan koyuncu'nun eşi bedriye hanım