744
kaptan olduğunu ve 10 numarayı giyecek olduğunu öğrendiğim anda gurur gözyaşları döktürendir.
biraz kişisel bir yazı olacak ama napalım.
benim bütün rüyalarım seninle
önceki gece uykuya dalıyorum. rüyamda sezonun sami yen'deki ilk maçını görüyorum. ali sami yen tıpkı 1987'de, 14 sene sonra gelen eskişehirspor şampiyonluk maçı gibi kalabalık. öyle böyle değil, yeni açık alt bile tıklım tıklım, bir tek koltuk bile gözükmüyor. hangi takımla oynadığımızı anımsamıyorum ama iyi oynamıyoruz. takımda bir durgunluk var. ilk yarının ortalarına doğru golü de bulmamıza rağmen takım hala iyi oynamıyor, sanki puan kaybedecekmişiz hissi hakim bende, derken kortuğum oluyor beraberlik golünü yiyoruz. tribünler çok deli. rüya ya, işte ben de sahanın içinden takip ediyorum her şeyi. tribünlerde sanki sahanın içinde girecekmiş gibi bir hava var. o kadar istekli herkes. derken numaralı'nın yeni açık tarafındaki köşesinde bir faul oluyor, saha karışıyor, oyuncular birbirine girmek üzere, bizimkiler olayları yatıştırmaya çalışırken olay yerinde uzaklaşan servet hızlı bir şekilde geri geliyor ve rakip oyuncuya sağlam bir yumruk indiriyor. ondan sonra film kopuyor, tribünler delirmiş durumda, sahaya 2-3 taraftar girip rakibe saldırmaya çalışıyor. rüyam bir anda kabusa dönüşüyor. bende feci bir endişe hakim. daha sezonun 2. maçı, servet rakibi yumruklamış, sahaya taraftar girmiş ve oyun durmuş durumda. tamam diyorum, rijkaard ve yeni transferlerle gelen sinerji ve yeni oluşumun sonu bu. kim bilir kaç maç ceza alırız, üstüne bir de sahada yaşanan olayların utancı hakim bende. içimden bu sezon bitti diyorum. derken kendimi aşırı zorlayarak uyanıyorum. koskocaman bir oh çekiyorum. her şey aslında bir rüyaymış. allah'ın sevdiği kuluna önce eşeğini kaybettirip sonra buldurması gibi sevinçliyim.
uyanır uyanmaz düşüncemdesin
uyanıyorum, üzerime sırtında 10 hagi yazan, önünde elini kalbinin üzerine koymuş hagi resmi bulununan, tam kalbin üzerine galatasaray arması kondurulmuş tişörtümü giyip, çantama da üzerinde uefa ve super kupa resimleri bulunan galatasaray amblemli defterimi atıp okulun yolunu tutuyorum. güz ve bahar dönemleri bitmiş, bize yine bu sıcaklarda yaz okulunun yolu gözükmüştü. neyse ki dersini aldığım hoca galatasaraylı. küreselleşme, güncel mali sorunlar, yeni finansal araçlar, 2008 krizi, mortgage filan derken yaklaşık 6 saat tek bir dersi alıp kafayı yemek üzereyken okulun dışına atıyorum kendimi. eve geliyorum, madem galatasaray'ı yaşıyoruz neden galatasaray'ı da sadece kendimize ait olan bir yerde yazmayalım düşüncesiyle kurduğumuz galatasaray sözlük'ü açıyorum ilk olarak. sol frame'de "arda turan (35)" başlığını görünce, hayırdır inşallah diye geçiriyorum içimden. bir günde bir futbolcu hakkında bu kadar entry girildiyse, o futbolcu ya transfer olmuştur ya da önemli bir vukuata imza atmıştır. acaba çok büyük bir paraya avrupa'nın büyük kulüplerinden birine mi transfer oldu diye geçiyor içimden. bir korku da hakim hani. başlığa tıklamadan, sözlükle beraber aynı anda açtığım galatasaray.org sekmesine geçiyorum, ve beni karşılayan kutsal forma, 10 numara ve gülen arda turan... resmi geçip "yeni kaptan : arda turan" başlığını görünce bir şaşırma hali, şaşırmayla gelen deli bir sevinç ve bu sevincin gurur gözyaşlarına dönüşmesi. resmi sitenin girişinde yeni bir büyük transfer haberi görsem ancak bu kadar sevinirdim. bu yaşadığım daha da büyük bir sevinç, en önemlisi büyük bir gurur.
işte böyle kendisinin kaptan olduğunu ve metin oktay'ın o kutsal formasını emanet aldığını öğrenişim.
nesil olarak metin oktay'ı izleyemediğimiz için çok üzülürüz, içimizdeki en büyük ukdelerdendir. şimdi eminim metin oktay'ı görüp-izleyip de arda turan'ı görüp-izleyemenler, arda turan'ın varlığından haberdar olsalardı, onlar da o kadar üzülürlerdi.
kaptanlık da, 10 numara da en doğru insanda bugün galatasaray futbol takımında. hele de bu çocuğun daha 22 yaşında bu mertebeye ulaşması, daha da büyük bir gurur kaynağı. yazamıyor ellerim gurur ve sevinçten başka kelimeleri. o kadar kelimelerle anlatılamayacak bir durum ki, o kadar zor ki bu mutluluğu betimlemek. havada kalıyor herşey.
arda turan; 22 yaşında, 10 yaşından beri florya'da, galatasaray'la, galatasaray'da büyüdü. zamanında top topladığı ali sami yen'de şimdi o toplarla en güzel hareketleri yapıyor. zamanında kale arkasında gollerini izlediği hagi'nin formasını giyiyor, ve en önemlisi top toplarken imrenerek baktığı, taptığı takımın kaptanı artık.
velhasıl; uzun lafın kısası, hitapların belki de yerine göre en anlamlısı; seviyorum seni...
biraz kişisel bir yazı olacak ama napalım.
benim bütün rüyalarım seninle
önceki gece uykuya dalıyorum. rüyamda sezonun sami yen'deki ilk maçını görüyorum. ali sami yen tıpkı 1987'de, 14 sene sonra gelen eskişehirspor şampiyonluk maçı gibi kalabalık. öyle böyle değil, yeni açık alt bile tıklım tıklım, bir tek koltuk bile gözükmüyor. hangi takımla oynadığımızı anımsamıyorum ama iyi oynamıyoruz. takımda bir durgunluk var. ilk yarının ortalarına doğru golü de bulmamıza rağmen takım hala iyi oynamıyor, sanki puan kaybedecekmişiz hissi hakim bende, derken kortuğum oluyor beraberlik golünü yiyoruz. tribünler çok deli. rüya ya, işte ben de sahanın içinden takip ediyorum her şeyi. tribünlerde sanki sahanın içinde girecekmiş gibi bir hava var. o kadar istekli herkes. derken numaralı'nın yeni açık tarafındaki köşesinde bir faul oluyor, saha karışıyor, oyuncular birbirine girmek üzere, bizimkiler olayları yatıştırmaya çalışırken olay yerinde uzaklaşan servet hızlı bir şekilde geri geliyor ve rakip oyuncuya sağlam bir yumruk indiriyor. ondan sonra film kopuyor, tribünler delirmiş durumda, sahaya 2-3 taraftar girip rakibe saldırmaya çalışıyor. rüyam bir anda kabusa dönüşüyor. bende feci bir endişe hakim. daha sezonun 2. maçı, servet rakibi yumruklamış, sahaya taraftar girmiş ve oyun durmuş durumda. tamam diyorum, rijkaard ve yeni transferlerle gelen sinerji ve yeni oluşumun sonu bu. kim bilir kaç maç ceza alırız, üstüne bir de sahada yaşanan olayların utancı hakim bende. içimden bu sezon bitti diyorum. derken kendimi aşırı zorlayarak uyanıyorum. koskocaman bir oh çekiyorum. her şey aslında bir rüyaymış. allah'ın sevdiği kuluna önce eşeğini kaybettirip sonra buldurması gibi sevinçliyim.
uyanır uyanmaz düşüncemdesin
uyanıyorum, üzerime sırtında 10 hagi yazan, önünde elini kalbinin üzerine koymuş hagi resmi bulununan, tam kalbin üzerine galatasaray arması kondurulmuş tişörtümü giyip, çantama da üzerinde uefa ve super kupa resimleri bulunan galatasaray amblemli defterimi atıp okulun yolunu tutuyorum. güz ve bahar dönemleri bitmiş, bize yine bu sıcaklarda yaz okulunun yolu gözükmüştü. neyse ki dersini aldığım hoca galatasaraylı. küreselleşme, güncel mali sorunlar, yeni finansal araçlar, 2008 krizi, mortgage filan derken yaklaşık 6 saat tek bir dersi alıp kafayı yemek üzereyken okulun dışına atıyorum kendimi. eve geliyorum, madem galatasaray'ı yaşıyoruz neden galatasaray'ı da sadece kendimize ait olan bir yerde yazmayalım düşüncesiyle kurduğumuz galatasaray sözlük'ü açıyorum ilk olarak. sol frame'de "arda turan (35)" başlığını görünce, hayırdır inşallah diye geçiriyorum içimden. bir günde bir futbolcu hakkında bu kadar entry girildiyse, o futbolcu ya transfer olmuştur ya da önemli bir vukuata imza atmıştır. acaba çok büyük bir paraya avrupa'nın büyük kulüplerinden birine mi transfer oldu diye geçiyor içimden. bir korku da hakim hani. başlığa tıklamadan, sözlükle beraber aynı anda açtığım galatasaray.org sekmesine geçiyorum, ve beni karşılayan kutsal forma, 10 numara ve gülen arda turan... resmi geçip "yeni kaptan : arda turan" başlığını görünce bir şaşırma hali, şaşırmayla gelen deli bir sevinç ve bu sevincin gurur gözyaşlarına dönüşmesi. resmi sitenin girişinde yeni bir büyük transfer haberi görsem ancak bu kadar sevinirdim. bu yaşadığım daha da büyük bir sevinç, en önemlisi büyük bir gurur.
işte böyle kendisinin kaptan olduğunu ve metin oktay'ın o kutsal formasını emanet aldığını öğrenişim.
nesil olarak metin oktay'ı izleyemediğimiz için çok üzülürüz, içimizdeki en büyük ukdelerdendir. şimdi eminim metin oktay'ı görüp-izleyip de arda turan'ı görüp-izleyemenler, arda turan'ın varlığından haberdar olsalardı, onlar da o kadar üzülürlerdi.
kaptanlık da, 10 numara da en doğru insanda bugün galatasaray futbol takımında. hele de bu çocuğun daha 22 yaşında bu mertebeye ulaşması, daha da büyük bir gurur kaynağı. yazamıyor ellerim gurur ve sevinçten başka kelimeleri. o kadar kelimelerle anlatılamayacak bir durum ki, o kadar zor ki bu mutluluğu betimlemek. havada kalıyor herşey.
arda turan; 22 yaşında, 10 yaşından beri florya'da, galatasaray'la, galatasaray'da büyüdü. zamanında top topladığı ali sami yen'de şimdi o toplarla en güzel hareketleri yapıyor. zamanında kale arkasında gollerini izlediği hagi'nin formasını giyiyor, ve en önemlisi top toplarken imrenerek baktığı, taptığı takımın kaptanı artık.
velhasıl; uzun lafın kısası, hitapların belki de yerine göre en anlamlısı; seviyorum seni...