5469
buraya 3. nesil olarak kayıt olmuştum. bolca okudum, bir ara yazdım, sonra uzun süre yazmadım, şimdi tekrar yazıyorum bir süredir. bugünden sonra da yazmayacağım.
insanların tepkilerini görünce şaşırıyorum. düne kadar sahip olmadıkları bir şeyde bugün başarılı olunmadığı için iki saniyede şikayet edebiliyorlar. taraftar biraz oturaklı olmalı, sindirmeli yaşadıklarını, nereden geldiğini bilmeli. eleştirirken, yazarken, konuşurken iki kere düşünmeli. kendisini karşısındakinin yerine koymalı.
galatasaray 6 yıldır şampiyonlar ligi'ne katılamamış- ki o da göstermelik bir katılım olmuş. yani 10 senedir ciddi bir katılım gösterememiş. galatasaray ligde bir önceki yılı 10. bitirdikten sonra yepyeni bir kadro kurmuş ve o kadroya takviyeler yapıp bu sene ilerlemeye çalışıyor. galatasaray'ın formsuz olduğu doğru ama tüm futbolcuların elniden geleni yaptığı da ortada. galatasaray'ın hocasının galatasaray'a ve türk futboluna katkıları ortada.
ve bakıyoruz, dünkü fiyasko zeminde oynanan maçla ilgili oyuncu, teknik direktör acımasızca eleştiriliyor. öyle ki ortamın moderatörü fatih terim'e "sadece iyi bir motivatör" diyerek klavye konuşturuyor, ve insanlar buna alkış tutuyor. neden? sabri'yi oyuna aldığı için. bazı tipler zaten maçtan önce ve sonra 10'ar kez terim şöyle terim böyle diye kendilerini tatmin ediyor. şimdi de burak yılmaz nefretçileri türedi, bir süredir de semih kaya iyi değil'ciler var.
nesiniz yahu siz? taraftarlık bu mu sanıyorsunuz?
böyle davranmayanlarınızı ayırıyorum tabi ki. ancak sözlük yapısı gereği çok konuşanın çok duyulduğu bir yer zaten. böyle bir ortamı galatasaray taraftarları deği galatasaray eleştirmeni taklidi yapan insanlar doldurunca benim bir zamanlar sanal galatasaray stadyumu sandığım ortam sanal bir bağırmalı çağırmalı spor programına dönüyor. forumlar sözlükler tribünler erman toroğlu'larla hıncal uluç'larla dolup taşmış.
ben takımımı sizin gibi sevmiyorum. ben burak kaçırsa da alkışlamayı seviyorum. semih kendi kalesine atınca destek olduğuma inanmayı seviyorum. galatasaray gruptan çıkamazsa alkışlayıp "elinizden geleni yaptınız, inşallah önümüzdeki seneye" demeyi seviyorum. fatih terim'e inanıp sabretmeyi seviyorum. takım 10.cuyken de maça gidip o koltukta oturmayı seviyorum.
malesef görüyorum ki buradaki çoğunluk ise eleştirinin bokunu çıkarıp, sonra "haklıydım" demeyi benim sevdiğim şeylere tercih ediyorlar. kendilerini ve kulübe katkılarını olduğundan fazla önemsiyorlar, eleştiri yapmayı insanları yermeyi, daha önemlisi bu kulübü sevenlerin değer verdiği şeyleri yermeyi o insanlardan da daha çok seviyorlar. beni umutsuz kılan ise bu ortamın yöneticilerinin bile aynı mentalitede olması.
ben onlarla aynı tribünde olmak istemiyorum. ben takımı ve parçlarını sürekli yargılamak, insanları asıp kesmek istemiyorum. onun yerine taraftarlık yapmak, destekçi olmak istiyorum. aynı şeyleri isteyen varsa zaten doğru yerde bir şekilde karşılaşırız bir gün. o yerin burası olmadığı artık malum.
herkese saygılar.
insanların tepkilerini görünce şaşırıyorum. düne kadar sahip olmadıkları bir şeyde bugün başarılı olunmadığı için iki saniyede şikayet edebiliyorlar. taraftar biraz oturaklı olmalı, sindirmeli yaşadıklarını, nereden geldiğini bilmeli. eleştirirken, yazarken, konuşurken iki kere düşünmeli. kendisini karşısındakinin yerine koymalı.
galatasaray 6 yıldır şampiyonlar ligi'ne katılamamış- ki o da göstermelik bir katılım olmuş. yani 10 senedir ciddi bir katılım gösterememiş. galatasaray ligde bir önceki yılı 10. bitirdikten sonra yepyeni bir kadro kurmuş ve o kadroya takviyeler yapıp bu sene ilerlemeye çalışıyor. galatasaray'ın formsuz olduğu doğru ama tüm futbolcuların elniden geleni yaptığı da ortada. galatasaray'ın hocasının galatasaray'a ve türk futboluna katkıları ortada.
ve bakıyoruz, dünkü fiyasko zeminde oynanan maçla ilgili oyuncu, teknik direktör acımasızca eleştiriliyor. öyle ki ortamın moderatörü fatih terim'e "sadece iyi bir motivatör" diyerek klavye konuşturuyor, ve insanlar buna alkış tutuyor. neden? sabri'yi oyuna aldığı için. bazı tipler zaten maçtan önce ve sonra 10'ar kez terim şöyle terim böyle diye kendilerini tatmin ediyor. şimdi de burak yılmaz nefretçileri türedi, bir süredir de semih kaya iyi değil'ciler var.
nesiniz yahu siz? taraftarlık bu mu sanıyorsunuz?
böyle davranmayanlarınızı ayırıyorum tabi ki. ancak sözlük yapısı gereği çok konuşanın çok duyulduğu bir yer zaten. böyle bir ortamı galatasaray taraftarları deği galatasaray eleştirmeni taklidi yapan insanlar doldurunca benim bir zamanlar sanal galatasaray stadyumu sandığım ortam sanal bir bağırmalı çağırmalı spor programına dönüyor. forumlar sözlükler tribünler erman toroğlu'larla hıncal uluç'larla dolup taşmış.
ben takımımı sizin gibi sevmiyorum. ben burak kaçırsa da alkışlamayı seviyorum. semih kendi kalesine atınca destek olduğuma inanmayı seviyorum. galatasaray gruptan çıkamazsa alkışlayıp "elinizden geleni yaptınız, inşallah önümüzdeki seneye" demeyi seviyorum. fatih terim'e inanıp sabretmeyi seviyorum. takım 10.cuyken de maça gidip o koltukta oturmayı seviyorum.
malesef görüyorum ki buradaki çoğunluk ise eleştirinin bokunu çıkarıp, sonra "haklıydım" demeyi benim sevdiğim şeylere tercih ediyorlar. kendilerini ve kulübe katkılarını olduğundan fazla önemsiyorlar, eleştiri yapmayı insanları yermeyi, daha önemlisi bu kulübü sevenlerin değer verdiği şeyleri yermeyi o insanlardan da daha çok seviyorlar. beni umutsuz kılan ise bu ortamın yöneticilerinin bile aynı mentalitede olması.
ben onlarla aynı tribünde olmak istemiyorum. ben takımı ve parçlarını sürekli yargılamak, insanları asıp kesmek istemiyorum. onun yerine taraftarlık yapmak, destekçi olmak istiyorum. aynı şeyleri isteyen varsa zaten doğru yerde bir şekilde karşılaşırız bir gün. o yerin burası olmadığı artık malum.
herkese saygılar.