• 352
    şişirmeye 70'te 80'de değil 20'de başlamalıydık. bu kadar berbat bir oyun planı, bir taktik anlayışı 20. dakikada iflas etmişti. "amaç 3 puan" düsturuyla şişirmeye başlamak gerekiyordu. terim belhanda'yı da bu yüzden çıkardı. geç bile kaldı. maicon'un da forvete geçmesi lazımdı.

    yani hocalar değişiyor deplasman oyunu değişmiyor. kasımpaşa kim sivasspor kim gençlerbirliği kim allaşkına. şu maçları berabere bitirsek 3 puan yapıyor.
  • 353
    aslında bugünkü mağlubiyetle çok bir şey değişmedi. kazansak başakşehir ve beşiktaş maçlarında 4 puan almak zorundaydık şimdi ise 6 puan almalıyız. yani teorik olarak eski duruma kıyasla sadece 1 gol fazla atmalıyız. bugün asıl kahreden şey galatasaray' ın bu gücü olup olmadığıyla ilgili uyanan derin şüphedir.

    terim' in sözüdür; "ya hakem kötüydü, ya şanssızdık ve top direkten dönmüştü. oysa kale 7 metre, direk 10 santim. bu şansızlık olamaz"

    kasımpaşa, sivas, gençlerbirliği; üçü de şansızlık olamaz.
  • 355
    89 dakika geriye yaslanan ve topa dokunmayan gençlerbirliği son dakikada maicon'un da hatasıyla maçı 1-0 kazandı. o kadar çok geriye yaslandılar ki bir ara stadyum havaya kalkacak muslera yukarıdan aşağı kayacak diye korktum.

    öncelikle bugün ne kadar kötü orta açan bir takım olduğumuzu gördük. gerçekten berbat ortalar açıldı gerek kornerde gerek ataklarda...

    belhanda'nın hücumda kilidi açamaması, kanat oyuncularının* dip çizgiye inememesi, maicon'un savunmadaki patlamaya hazır bomba görüntüsü ve takım olarak isteksizlik çok net olarak mağlubiyetin etkenlerindendi.

    eren derdiyok'un maça katkı verememiş olması rakip savunmayı yıpratacak hiçbir reaksiyonda bulunmaması da üzüntü verici bir durumdu.

    kaybetmeyi de kazanmayı da hak etmediğimiz bir maçtı. yine de unutmamak gerek. ipler elimizde. iç sahada tüm maçları kazanacağız ve şampiyon olacağız inşallah.
  • 359
    kale savunması yapan, 5'li oynayan, 3 hızlı elemanıyla atağa çıkmaya çalışan takıma karşı yapılmayacak her şeyi yaptık.

    ne bunlar;

    - ileride hareketsiz olduğumuz yetmiyor gibi kenarlara deplase olma olayımız da sıfırdı. ki bu şl'de city'nin liverpool'a 3-0 kaybettiği maçta yaptığı şeydi. orada da pep sırf orta sahaya hakim olayım diye düşünürken, walker'ın hızına ve atletizmine çok güvenip kenar elemanı sterling'i kesti ve ilkay'ı oynattı. bunun nedeni orta sahaya hakim olmaktı ama orada walker tek başına yetmedi tabi. city'de sahaya genişlemesine iyi yayılamadığı için doğru düzgün organizasyon yapamadan maçı bitirdiler.
    - yukarı da ki şey bizde de aynı. her atakta defans kenarları bomboştu ama ne soso ne de gary oralara koşu yaptı. bazı pozisyonlar dışında.
    - bu olmayınca hoca uzun oynamayı düşündü ve eren'i oyuna aldı ama o da gomis ile çoğu pozisyonda üstü üste bindi.
    - baskı devam ettirmek için seken topları alamadık.
    - olmayacak yerlerde aptal aptal top kayıpları yaptık. hatta maicon bu şekilde maçı verdi.

    kazanmayı hakedecek bir oyun oynamadık. ama ben hala şampiyon olacağımıza inanıyorum. bu kadar mağlubiyetle biraz zor olacak ama ipler hala bizim elimizde.
  • 360
    90 dakika boyunca "at mariano'ya ortalasın olursa olur" isimli müthiş taktiğimiz; mariano'nun uzun zamandır içine kaçmış olan sabrilik, gomis'in kötü oyunu, gol yedirmek için yoğun çaba sarf edip sonunda başaran maicon gibi etmenler yüzünden tutmadığı ve puan alamadığımız maç.

    şampiyonluk zora girdi, halen ipler bizim elimizde ama bu taktik ve oyunla çok zor maalesef.
  • 361
    bi anda sözlükteki herkesin sempati duyduğu ümit özat bize en kritik dönemde çelme taktı. sözlükte düşmesin geleneği var denilen takımın taraftarı i.ne cimbom olamazsın şampiyon diye bağırdı. diğer takımlara bu denli kin duyulmazken neden her maç bizimle oynayan takımlar düşman kesiliyor anlayamıyorum. ama aklımda bir teori var. muhtemelen her hafta oynadığımız şehirde yaşayan ama diğer ‘büyük’ takımları tutan kişiler bizim rakibimiz kimse onların tribününe gidip destek veriyor. rakipler bu kadar işin pisliğini hesaplarken bizim bu ortamda hilesiz hurdasız şampiyon olmamız birkaç kat daha değerlidir, bu yüzden tüm bu sinsilere karşı kenetlenelim lütfen.
  • 362
    feberbahçe’yi hiç hesapta yokken şampiyonluğun en büyük favorisi haline getirdiğimiz maç. 6 da 6 yapan şampiyon olur. buna da en müsait fikstür fenerbahçe’de. bizim deplasmanlar soru işareti, serdar aziz kart cezalısı olduğunda oynayacağımız maç yine soru işareti olacak. adamların öyle maçları kalmış ki 5 eksikle çıksalar yine alırlar.
  • 363
    bu maç da gösterdi ki deplasmanlarda oyunumuzun üstüne koyamıyoruz. frikikten etkili şutlar çıkarabilecek 2 oyuncumuz var tehlikeli alanlarda faul bile alamıyoruz.onu dahi beceremiyoruz. ceza sahası çevresinde duran top dışında etkili şutları olan oyuncularımız bile ilk alternatif olarak pas vermeyi düşünüyor. kısacası çok fazla şeyi daha iyi yapmamız lazım. yeniliyorsak bile daha iyi yenilmeliyiz.

    “hep denedin, hep yenildin. olsun. bir daha dene, bir daha yenil, daha iyi yenil.” *
  • 366
    su saate kadar* ruh gibi dolanmama vesile olan mac.

    sabah 5 de kalkip ise gittim, simdi evde yatagimda yatiyorum. dün hocanin da söyledigi gibi giden bir sampiyonluk yok ama icerde belediye beraberliginin yetecegi avantaji kacirmis olmak... ne bileyim... sanki magnum dondurma alirsin da üstüne attigin ilk isirikte cikolata kaplamasi sapina kadar yarilip yavas yavas erirken bir zaman sonra düser de yiyemezsin ya, iste öyle bir tatsizlik birakti üzerimde.

    neyse en azindan 1 puan aldik dedigim anda gelen gol ile "hay sikeyim böyle isi" diyip maci kapatmam bir oldu. ne birisiyle mac üzerine konustum, ne maca dair bir seyler okudum. dün mactan sonrasina dair tek bilgim takimin muazzam bir sekilde karsilanmasi oldu.

    yalan yok biraz sarsildim bu maglubiyetten sonra ama ultraslan ve takimi karsilamaya giden taraftarlar sagolsun beni kendime getirdiler. simdi galatasaray marslari esliginde yatagimda yatiyorum ve birazdan uyurum sanirim.

    neyse... zabitaspor'a icerde koymak icin artik bahanemiz var en azindan.
  • 367
    bu maçı izlerken sanki aylardan temmuz ve takım isviçre'de kampta hazırlık maçı yapıyor diye düşündüm. sahadakiler tempoyu artıralım rakibi yıpratalım dengesini bozalım diye düşünmedi, topu alan pas vermeden önce iyice bir düşündü "ne yapsam acaba" diye. satranç oynuyor mübarekler.
    skor ne olursa olsun, galatasaray böyle oynayınca sinirden televizyonu kırasım geliyor.
  • 371
    (bkz: #2388236)

    kolay bi maç olmayacağı belli idi. atarız, yeriz. olur. dis is di futbol det is di futbol yani. yenilsek bile sakat vermeden ve ceza almadan maçı taffare.. pardon muslera hariç 10 kişi bitirmek çok önemliydi ki şükür öyle bir şey yaşanmadı.

    öldük bittik havalarına girmenin manası yok.

    evimizde farklı oynuyoruz. haftaya başakşehir maçıyla birlikte tekrar liderlik koltuğuna oturup bir daha o koltuktan kalkmamak bizim elimizde. korkmanın alemi yok. gerçekten yok. asıl korkmasi gerekenler rakiplerimiz. çünkü arenaya gelecek olanlar, onlar.

    kendinize gelin burdan başakşehir macina kadar.

    ve..

    ve inan edin biz sampiyon olacağız.
  • 372
    daha bi kac hafta once kazandigimiz maclarda bile futbolculari elestirirken ozelden elestiriler aldim. muslera'nin cok sari kart gormesi, gomis'in topu ayaginda eveleyip gevelemesi, takimin deplasmanlarda korkutugu gercegi gibi konularda elestiriler yapmistim. sen merak etme futbolcular senden benden daha cok istiyor sampiyonlugu diye yorumlar gelmisti. hic kimse galatasaray taraftarindan daha fazla isteyemez sampiyonlugu. futbolcular parasini alir gider, cefayi taraftarlar ceker. o yuzden taraftar sonuna kadar haklidir. futbolcular hatalari duzeltmek icin cabalamalidir. bu mac gosterdi ki takimimiz yeterince konsantre degil.
  • 373
    şampiyonluğa giden takımlar sezon içinde böyle maçlar mutlaka oynar; rakip otobüsü çeker; maç sıkışmıştır. neredeyse tüm oyuncular gününde değildir. maç boyu tek pozisyona giremezsin ama yetenekli bi' oyuncun serbest vuruştan ya da başka bi' klas iş yaparak maçı alır. galatasaray'da böyle bi' oyuncunun olmaması büyük sıkıntı yaratıyor. ilk 11 çıkan hücum hattındaki tüm oyuncular belirli bir kalitenin üstünde ama şapkadan tavşan çıkaracak kadar değil.

    gomis, rakip üstünde baskı kuramadığınız zaman çok etkili olamıyor. hoca belli ki özellikle deplasman maçlarında gomis'i, adebayor gibi kullanmak istiyor; topu tutan, saklayan, takımı rahatlatıp hücum bölgesinde çoğalmasını sağlayacak şekilde kullanmak istiyor ama maalesef gomis bunu adebayor gibi becerebilen bi' oyuncu değil. kaldı ki adebayor'da gomis kadar bitirici değil. eren ise gomis ile benzer özelliklere sahip sahada ikisi olunca birbirlerini kilitiyorlar sanki. seneye mutlaka gomis'i tamamalayan yüzü kaleye dönük de oynayabilecek, zaman zaman bi' orta saha oyuncusu gibi de oynayabilen, teknik bi' forvet takıma katılmalı. hemen aklıma necati ateş örneği geliyor.
  • 374
    gençlerbirliği bu maça bizden çok daha iyi hazırlanmış, bunu gördük. bana 60ların sonunda inter ile popüler olan catenaccio taktiğini hatırlattı ki bunu günümüz modern futbolunda takımlar bazen uygulamak durumunda kalıyor. en yakın örneklerden biri mourinhonun yine inter ile barcelona ya yaşattıkları. gençler çok zor durumda ve alabilecekleri her puana deli gibi ihtiyaçları var, bunun da verdiği motivasyonla, neredeyse hiç boş alan vermeden maçı tamamladılar ve üstüne de %24 oranında topla oynadıkları her an yavaş stoperin (bkz: maicon pereira roque) tarafına koydukları hızlı (bkz: elvis manu) kanat ile tehlike yarattılar. bu maçı galatasaray tarafından özetlemek işte bu sebeple çok anlamlı gelmiyor çünkü taktiği uygulayan ve sonuç alan takım gençlerbirliği.

    galatasaray bu maçtan sonra ancak, "ne yapılabilirdi" konusunu inceleyebilir ve bu da ileride bu ve benzer taktikle oynayacak takımlara karşı bir çare olabilir. elimizdeki kadro yapısıyla bunu çözebilirdik ancak sağlık olsun, bu maçta olamadı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın