yaşadığı sakatlık sonrası orta sahayı tamamen bize bırakmış, orta sahasında jimmy durmaz oynayan takımı bekleyerek savunuyoruz. marsilya deplasmanıymışçasına. yapma hocam lütfen ya.
152
sürekli arkasına adam kaçıran caner erkin'in olduğu kanada statik oynayan babel'i koymak hiçbir şeyle açıklanamaz.
153
tam kör topal bir yasin öztekin golü ile 1-0 kazanmalık maç. öyle bi oyuncu da yok ki kadroda arkadaş.
154
zamanında orhan ak sahada emre'nin bu maçta yaptığı gibi oynadığında "saygı yürüyüşünü yaptı" derlerdi. emre de sağ olsun, altta kalır yanı yok şu an.
155
emre ve halil yerine morutan ve muhammed girerse bu maci aliriz.
156
9 kişi kendi kale çizgisinde bekleyip sonra kanada top dökmenin adı da pas futbolu olmuş. hiç beğenmedim gümrük'ü. ne yani, gol yerlerse ve rakip hiç basmasa ne yapacaklar?
157
2. yarı halil ve kerem kanatta, forvette diagne ve iki içte cica morutan olarak başlamamız gerekli. karagümrük’ün oyun planı burak bekaroğlu sakatlandıktan sonra bozuldu.
158
karagümrük merkezi daraltıp bizi kenara itiyor. bu durumda hem içeri düzgün kesemiyoruz, kessek bile topa vuracak adam yok.
böyle devam edecekse ya diagne oyuna girmeli ya da hiç beğenmesem de kenarda 5 karış suratla oturan muhammed.
159
ilk yarı uzatmalarında köşe vuruşunda jimmy durmaz nelson’un kolunu çekerken kendi defans oyuncusu tarafından tepesine binilmesi suretiyle düşüyor. uzatma dakikasındaki atağımız böyle kesiliyor. ben gerçekten düşüp kalkmayan adamlardan bıktım usandım. şu maçta karagümrük 12-13 dk oynadı. krampon değiştirelim aklını alırız biz bunların. 55-75 arası dananın kuyruğu kopar gibi. 75’e kadar gol gelmezse eğer pinpon maçına döner.
160
babel ve emre kılınçtan bir yol olmaz. ikiside kaçak dövüşe dövüşe ilk yarıyı bitirdiler. hadi emre ortada kayboluyor babel nasıl hiç çalım denemez, savunmayı zorlamaz artık anlamakta güçlük çekiyorum. ikinci yarı morutan ve diagne ne kadar erken girerse o kadar kolay çözülür maç yoksa 45 dakika hafif tempoda paslaşmayla bitiricez maçı.
161
2. yarıya emre-morutan, babel-diagne değişikliği yaparak başlamamız gerekiyor.
162
rakibin en etkili stoperi kırmızı kart cezalısı, yerine oynayan da maçın başında sakatlandı çıktı. yani rakip takım 40 dakika stoper tandeminde sıkıntı yaşıyor. bizim iki gerçek santraforumuz da kenarda maçı seyrediyor. eğer daha erken gol yemezsek 65 ci dakikadan önce de oyuna girmezler. avrupa ligi maçları dışında birileri taraftara acı çektirmekten hoşlanıyor.
163
emre ve babelin çıkıp feghouli ve diagnenin girmesi gereken maç. muhammed mümkünse ısınmasın bile devre arasında nereyi istiyorsa gitsin orda oynasın hala muhammed yazıyosunuz.
halil ve kerem belki ileride çok iyi futbolcular olacak ama şuan galatasaray'ın as oyuncuları olmak için çok yetersizler. hücum hattı kerem-halil-babel'den daha iyi olan en az 10 takım var şuan ligde. mohammed ve diagneyi rotasyonda dahi oynatmayacaksak madem oynatacağımiz bir forvet ve en azından 1 tane kaliteli kanat forvet almamız şart. yoksa her maç bu kısır döngüyü izleyeceğiz. kim memnun bilmiyorum bu takımdan ama ben değilim.
166
ikinci yarı maçı alırız diye düşündüğüm şu ana kadar sıkıcı giden maç. diagne babel değişikliği iyi olur bana göre. bakalım ne olacak ?
167
karagümrük nasıl oynamamız istiyorsa onu yapıyoruz. bu kadro ve bu oyun ile sonuç almamız zor.
farklı bir şeyler yapmamız gidişatı bozmamız, özetle küçük bir kaos ortamı lazım bize.
en iyi zeminde bile yer yer çim kopmaları olur göreceğiniz üzere zeminde kaymalardan sonra bile en ufak toprak/çim kopması yok bunun nedeni olimpiyat stadında alt taban bildiğiniz halı saha onun üzerine doğal çim ekildi. toprak ile temas çok az olduğundan tutunma zorlaşıyor kaymalar düşmeler çok oluyor. bu nedenle doğru krampon seçimi önemli.
168
marcao’nun ömer bayram ve emre kılınç’ın doğru şekilde pas açısına girmemeleri nedeniyle ilk yarıda üç dört kez basit pas hatası yaptığı mücadeledir. pva oynayınca eleştiri üstüne eleştiri getirenler böyle rotasyon maçlarını iyi izlesinler. o kadar sıradanlaşıyorsun ki karagümrük sahada senden daha büyük takım gibi duruyor.
ömer bayram’ı emre kılınç’la kıyaslamıyorum tabii ki emre kılınç direkt olarak sivasspor futbolcusu. ömer ise iyi bir yedek. sadece futbolun temel doğrularını yapamadıkları çok açık. ha şimdi açıp baksanız ömer bayram başlığı övgülerle dolu.
avrupa kupası maçlarında sadece bir kez ömer bayram ve emre kılınçla maça başlasak, mükemmel performans veren marcao'nun ve nelsson'un istatistiklerinin ne hale geleceğini görmek isterdim. sonucu çok net biliyorum da birilerini görmesi için faydalı olurdu.
169
rakip takımda burak'ın sakatlanarak oyundan çıkışı ile beraber savunmada fizik anlamında ciddi oranda küçüldüğü karşılaşma. zukanovic harici yan topları savunabilecek pek bir oyuncusu kalmadı saha içinde, fakat ceza sahası önünü halen iyi savunuyorlar. açıkçası ömer de sahadayken ikinci yarıya diagne ile başlamak gerekliliği çok bariz. orta sahada emre yine hayalet gibi, oynayacaksa sağ kenara atmalıyız. üç kuruşluk önde baskıyla güzel bir 10 dakika oynadık, sürekliliği için morutan'ın veya berkan'ın öndeki baskıya destek vereceği bir şekle bürünmeliyiz. diagne topu bir şekilde kaleye sokacaktır. bunlar dışında cicaldau'yu uzun bir ara sonra beğendiğim bir ilk yarı oldu, dilerim ikinci yarı devamını getirir. açıkçası ölüp bitilecek bir deplasman değil, rakip şu durumdayken buradan üç puanı alıp gitmemiz lazım.
170
savunmadan pasla çıkmak üzerine tüm sistemini kurmuş ve bunu yapmak için kaliteli ayakları olmayan bir futbol takımını izlemekten daha beter ne olabilir diye düşünenler için cevap niteliğinde bir karşılaşma. cevap iki tane bu şekilde takımın birbirine karşı mücadelesini izlemek.
bizim oynadığımız oyun birçok noktada tıkanıyor. zaten tüm bu sistemin en başı muslera gibi tahta ayaklı bir adamın ayağına bakıyor. karagümrük'te de durum çok farklı değil.
171
yine yeni yeniden kepaze bir futbol oynadığımız maç. rakip oymuş, buymuş fark etmiyor, istikrarlı oyunumuz etkilenmiyor maşallah.
şu maçı kazayla kazanırsak sevgili hocamızadan masallar dinlemeye devam edeceğimizden kimsenin şüphesi yoktur eminim. basan, ısıran, isteyen bir galatasaray vardı ama siz de sorun, göremediniz tarifesi olacak.
allah gerçekten takımının iyi futbol oynadığını görmek isteyen taraftarımıza sabır versin, limitlerde sınanıyoruz.
172
ilk 45 dakika itibariyle şaşırtmayan bir oyun var yine sahada. artık bu oyuna karşı hissizleşmeye başladım. çünkü bu oyun hissiz.
bireysel parlamalarla yıllardır tek ayak üzerinde sürünüyor. "zamana bırakın iyileşecek" denilen yaraları iyileşmiyor, iltihap akmaya devam ediyor.
bu bireysel parlamalar da, "takım ışığı" ile karıştırılıyor. bu oyunda asla ışık yok. yıllar oldu, maçlar geçti, senaryolar değişti, imkanlar değişti ama bu beceriksiz oyun ne değişti ne de gelişti. yazdan beri bu takım az maç da oynamadı üstelik. bence bu takımın potansiyeli gerçekten harcanıyor.
son yıllarda bir maçı bilet içim rahat izleyemedim. bu sene de izlettirmeyecekler belli. takımın iyiliği ve fatih terim sevgisini ayırmak gerekiyor. çünkü bu çürüyüş gereken yerlerce farkedilince çok geç olacak.
173
halil'in yine tek forvet başladığı maç. forvet dediğin önce gol atacak. altıpasta bile pas verecek adam arıyor. tamam genç, tamam ilerde iyi yerlere gelebilir ama brighton'a oyuncu yetiştireceğiz diye niye biz bugünümüzü kaybediyoruz. bu çocuk tek forvet oy-na-ya-maaaaz. dünyada bunu göremeyen tek kişi var ve malesef o kişi de bizim hocamız. koy bari kanada, top tutsun, top taşısın babel yerine. lider trabzon'un 10 puan gerisindeyiz, bizim hoca hâla fantazi peşinde. yok halil tek forvet, yok pas oyunu. şapkadan tavşan çıkaracak ya. illallah artık hoca. o tavşan gebersinde tavşansız kal inşallah. gına geldi artık yıllardır her maçın 60-70 dakikasını çöpe atmandan. gına geldi pas futbolundan. eskaza bir orta açıyoruz, rakipler afallıyor, öyle alışmışlarki bizim pas futbolumuza. "alan kapat, g.sarayı kilitle" rakipteki top toplayıcı bile biliyor bunu.
174
görünen köy kılavuz istemez sözünü alalım ilk 11'in yanına yazalım. ayrıca senin ortalara kafa vuracak adamın yok ama kanatlardan sürekli bir orta arayışı içerisindesin. hadi onu geçtim kaç pozisyon orta kesmek için kanatlara indik birde baktık ki ne görelim ceza sahasında bir tane bile oyuncumuz yok. peki bu gidişata bu oyun anlayışına bir müdahale etmek istedik mi? hayır, öyle bir durumda yok. puan kaybettiğimiz birçok maçta olduğu gibi 45 dakikayı izleyerek geçirdik. terim her maç öncesi futbolculardan önce kendi bahaneyi hazırlıyor. 2 günde bir maç yaptıkları için diye söze başlıyor. sanki görende tüm dünyada bu maç temposuyla asırlardır sadece biz oynamışız gibi konuşuyor. birde gençleştirme gençleştirme diyor 2 maç üst üste gençler oynayamıyor.
birde her maç şu dikkatimi çekiyor. isimlerden bağımsız olarak; diyelim ki top oyuncumuzun ayağında içeride arkadaşını görüyor ona derinlemesine bir pas gönderiyor fakat pas arkadaşına değil rakibe gidiyor. sonra bu topu almak için rakibin üstüne doğru koşuyor. bu hareketi yaptığı anda kendi kademesinde kocaman bir boşluk oluşturuyor ve rakipler hızlıca o bölgeden çıkıyorlar. anlamlandıramıyorum neden böyle bir hareket yapıp duruyoruz ki? topu alıp kendini affettirecek diye orta sahada, defansta geniş açıklar veriyoruz.
175
ikinci yarıya oyuncu değişikliği yapmadan başladığımız maç. şaka gibi ama gerçek.