2015-16 EuroCup Yarı Final Rövanş Maçı
22:30
94 - 81
  • 327
    bu maçı çok istememe ve beklememe rağmen izleme fırsatım olmadı. maç sonucuna bakmak için yarı heyecan, yarı tırsma arası duygularla sözlüğe girdim hızlıca birkaç iletiyi okudum, kazandığımızı gördüm ve çok sevindim. sonra hemen gstv'yi açtım ve maçın son dakikalarını ve uzatma bölümünü izledim. tabii maçın sonucunu bilmeme rağmen sanki canlı izliyormuş gibi heyecanla izledim. sonra tekrar sözlüğe döndüm ve maçın son dakikaları oynanırkenki yorumları okudum. amanin, o da ne? bitti, gitti diyenler gırla gidiyor yani sanki yenilmişiz havası kokan iletileri okuyunca kendi kendimi korkuttum ve oğlum bir yanlışlık yoktur değil mi diye düşünerek kısa bir tırsma anı yaşadım ama hem sayfanın sonlarında kazandığımız için sevinmiş arkadaşlar var, hem de oyuncular ve spikerker boş yere mi sevindi ulan kesin kazandık amk diye düşünerek gülümsedim ve allahım gool diye sevinmeye devam ettim.
  • 328
    size yemin ediyorum ben hayatımda böyle bi heyecanı en son sanırım 2012-13 sezonu şampiyonlar ligi maçlarımızda, ondan önce de 12 mayıs 2012'de yaşadım. o son hücumda bi astral seyahate çıkıp geri girdim bedenime ya. be amk, bi maçı da sikimizi taşağımızı yaya yaya seyrettirin, illa galatasaray takımı olduğunuzu sokacaksınız gözümüze. illa bi adrenalin bi gerilim. ülkenin genelinin genç ve galatasaraylı olduğuna şaşırmamak lazım, malum adrenalin lazım her daim! *

    uzatmada bi an ciddi ciddi umutlarım tükendi, özellikle fark 14'ken hücumda schilb'in saçmalamasıyla adamlar çizgiye geldiğinde kanalı değiştirmek bile geçti içimden ama bi mucize oldu, bişey oldu ve biz turu aldık. zaten maç bitince ben bi süre kaldım öyle, inanamadım çünkü bütün momentum falan hep bizim aleyhimizeydi. nasıl geçmiştik, gene nasıl koymuştuk parkeye galatasaray'ın o yüce ruhunu?

    ergin hocam çok büyüksün. micov, birader sana söylenecek söz yok. efsanesin ya, efsanesi olacaksın bu takımın. mccollum, oğlum oyun yönlendirmeni sikeyim ama gene napıp edip alıyosun maçı ya. sorumluluk alman muazzam bi durum ve dahası bunun da altından kalkabiliyosun. her ne kadar salak gibi görünsen de sen de aslında gizli bi winner'sın.

    aslanlarımızın hepsine ayrı ayrı teşekkürler, kötü oynayan oyuncularımıza dahi. inşallah o kupayı abdi ipekçi'de kaldıracağız. allah şimdiden yardımcımız olsun.
  • 330
    maçtan önce bu kadar zorlanmayız, içim rahat diyordum da maçın son anlarını hatırlamıyorum. en son spikerin bitti diye bağırmasıyla kendime geldim.

    aslında ilk yarı tam da istediğimiz şekilde oynandı. maçın kontrolü hep bizdeydi. sadece son dakikada sinan'ın faulleri kaçırması sonrası yediğimiz üçlük biraz can sıktı ama buna rağmen 4 sayı önde bitirdik. sinan o faulleri atıp kenar gelse göksenin oyuna girecekti ve belki de o üçlüğü atamayacaklardı.

    ilk yarı bittiğinde istatistik kağıdına baktığımızda takım olarak sadece 4 asist yaptığımız görülüyordu. tamam ikili oyunları güzel oynadık ilk yarıda ama bu kadar az asist yapmamızın nedeni o ikili oyunlar sonrasında topu uzunlara indiremememizden kaynaklanıyordu. ergin hoca da devre arası bunun uyarısını yapmış olsa gerek erric ikinci yarının ilk pozisyonunda topu uzuna vermeye çalıştı. ancak o kadar zor bir pozisyondu ki rakip top çalmayı başardı. zaten ilk yarının sonunda moral bulan canaria ikinci yarıda tamamen havaya girdiler ve 3. çeyrekte ilk maçta elde ettiğimiz 14 sayılık avantajı kaybettik.

    maçtan önce ve maç esnasında herkes tempoyu yavaşlatmaktan söz ediyordu. bu bizim zararımıza oldu bence ve farkın kapanmasının asıl nedeniydi. çünkü elimizde saf oyuncu kurucu yok. yarı saha hücumlarımız tamamen schilb ve micov'un yaratıcılığıyla şekilleniyor. yani elimizdeki kadrodan verim almanın yolu olabildiğince tempoyu yükseltmekten geçiyor. tempoyu düşürdüğümüzde takım hücumda duruyor ve dünkü maçın ikinci yarısındaki gibi bir görüntü ortaya çıkıyor. yani rakibi havaya sokmayacak şekilde biraz olsun tempo yapmamız lazımdı.

    maçın bu kadar zora gitmesindeki bir diğer etmense ergin hocamın schilb ve sinan'ı sahada tutma ısrarı oldu. schilb herkesin malumu zaten de burada okuduğum birkaç yazıda sinan'ın iyi oynadığı yazılmış. maçın başı dışında berbat oynadı bence. savunmada tuttuğu adama sürekli geçilmesi kolay sayılar yememize neden oldu. ergin hocam oyuncularına bazen çok güveniyor ve kenara almakta gecikiyor. halbu ki maçta mccollum'ın da kötü oynadığı bir dönem vardı, orada sinan yerine topa baskı konusunda muazzam ilerleme kaydeden göksenin'i alsa her şey daha güzel olabilirdi. sanırım hücumda tıkanmışken göksenin'i oyuna almak istemedi. bence alınabilecek bir riskti. neyse bunlar aşılamayacak problemler değil. playofflara kadar inşallah sinan ve schilb toparlarlar.

    takım olarak hücumda durunca son çeyrekte chuck'ın, uzatma da ise mccollum'ın sorumluluk almasıyla maça tutunduk. ancak kritik anlarda sorumluluk alan isim micov'du. bizim bu adamı sezon başında 2 senelik sözleşme için ikna etmemize hala şaşırıyorum. çok çok büyük oyuncu çünkü. münih maçındaki son blokta, canaria maçını uzatmaya götüren baskette, canaria macını kazandıran blokta hep micov'un imzası var. kendisini övmek için kelimeler kifayetsiz kalıyor. en kısa zamanda formasını alacağım.

    eurocup şampiyonluğu yolunda tarihi bir maça tanıklık ettik. şimdi ergin hocamın dediği gibi:

    (bkz: kaldı iki)
  • 333
    basketten çok anlamam ama insan psikolojisinden bayagi bir çakarim.

    takim müthi$ konsantre olmu$ beyler. dogru dürüst sevinmiyolar bile oyuncular. sanirim ergin hoca siki siki tembihlemi$, kupaya kadar sevinmek yok, kupayi kaldirinca serbest takilabilirsiniz diye.

    oyunculara dikkatli bakin, finale kaldik diye ordan oraya atlayan bir tane basketbolcumuz yok, müthi$ odaklanmi$lar finale. hepsinin ayagi yere basiyor!

    bu konsantrasyonla kupa gelecek sanki..
  • 340
    benim için efsane maçlar statüsünde ilk 10'a girer. hatta şu son zamanlarda her gün izlemeye başladım. her izlediğimde sanki o anı tekrar yaşıyormuşum hissi veriyor. maç gitti derken micov'un sazı eline alıp son saniyede attığı basketle maçı uzatmaya taşıması, son saniye bloğu, mccolum'un sorumluluktan kaçmayıp potaya giderek fauller alması, spiker ve yorumcunun haykırışları... eminim ki hepsi seneler sonra bile hatırlanacaktır.

    ayrıca finali de aynı spikerlerin sunmasını isterdim açıkcası, her ne kadar murat kosova'yı sevsem de bütün eurocup sezonunu sunup final maçını sunamamak koymuştur o arkadaşlara. aynı şekilde ercan taner'in uefa kupası finaline kadar efsane maçlar sunup final maçı anlatımını levent özçelik'e devretmesi gibi trajik oldu.
  • 347
    canaria'nın adının hakkını verircesine fener loserlığı taşıdığını gördüğümüz maçtır. ulan evindesin, uzatma periyodunda 16 sayı farkla öne geçmişsin, schilb saçma sapan bir atış kullanmış üçlük kaçmış, dj seeley ribaundu çekerken green seeley'e topu alayım derken arkadan bi tane yapıştırmış ve ikide iki atsa o seeley denen winner görünümlü loser sığır, fark bir anda 18'e yükselecek ve yüksek ihtimal elenecektik. ama bu kanaryalar 2'de 0 attıkları gibi sonrasında onca hücum atamadan teker teker 3 adet sayı yiyerek turu bize verdiler. taraftarı olsam kendimi sikerdim heralde bu maçtan sonra. aman neyse banane.

    matador bafilediğimiz maç.
  • 348
    şampiyonluğa giden yoldaki en zor maçtı bana göre. biz ilk maçtaki 14 sayılık avantajın verdiği rahatlıkla çıktık. daha sonra bu rehaveti çok kötü cezalandırdılar. çok kötü oynadık ve uzatmada fauller harici normal basket bulamadık. son hücumda bayağı tırsmıştım doğrusu ama sonunda zafer bizim oldu. gran canaria'da kel bir oyuncu vardı sinir olmuştum. çok tahrik ediyordu bizim takımı. gran canaria iyi bir takım. kesinlikle finalde yendiğimiz strasbourg'dan daha da güçlüdür.
App Store'dan indirin Google Play'den alın