• 282
    "biz bu maçı kazanırız" mesajı vererek kazandığımız maç. hepsini izleyemedim, 65 ve 85 arasına bakabildim ama sahada mıy mıy oynayıp vakit geçirmeye çalışan bir takım yoktu. zorluklara rağmen kazanmak için çaba sarf eden oyuncular vardı. ne zaman böyle olsa hissediyorum ve son dakikalarda golü atıyoruz. bugün de öyle oldu. böyle maçlar kırılma maçlarıdır. inşallah bundan sonra daha iyi olacak.
  • 283
    ömer bayram ile ozan kabak'ı beğendiğim maç.

    ozan kabak'ı beğenmem, bireysel olarak oyunundan kaynaklı. doukara'yı dağıtması ve neredeyse hiçbir bire birde topu vermemesi hoşuma gitti. o bakımdan. fiziksel olarak çok iyi durumda.

    ömer bayram zaten takımın en iyisiydi.

    ama her iki oyuncunun da topu uzaklaştırırken, dikkat etmesi lazım. ozan kabak, kafa toplarını hâlâ merkeze indiriyor. ömer bayram ise çok heyecanla uzaklaştırıyor.

    diğer bir konu sinan gümüş. santrfor olarak beğenmedim. santrfor diyorum çünkü santrfor gibi oynamaya çalıştı. bunun dışında, son dakikalarda, çektiği şuttan sonra -ki şut çekmesi iyidir- önünden salınan adamı yine ve yeniden kovalamaması canımı sıktı. o atak da zaten tehlikeli oldu. sanırım kendisi anlamıyor. bir adam sana yakınsa, arkadaşların senden müdehale edeceğini bekler. sen bir şey yapmayınca, takımın dengesi bozuluyor. bu halı sahada bile böyle.

    bunun dışında, aklıma şöyle bir şey geldi. elimizde santrfor yok malum. o halde, ryan donk'u yerleşik oyunda en ilerde, savunma kısmında orta sahada dönüşümlü kullanabilir miyiz diye düşünmeden edemedim. yani şöyle oluyor. mesela ileri uçta sinan gümüş var diyelim. hücuma ilk geçişte en uçtaki adam o. ama yerleştikten sonra ryan donk, stoper arasına kayarken, sinan gümüş sarkık oynamaya başlıyor gibi. olmaz mı lan? burada sinan gümüş değişkendir, başka bir oyuncu da düşünülebilir.

    santrforsuzluk ne kötü bir şeymiş lan!
  • 284
    en baştan itibaren sürekli kanatlardan ortalarla gol aradık, ama tek forvet sinan gümüş, yancıları da rodrigues ile onyekuru olunca kafayı vuracak adamı bulamadık. bunlar antalyaspor savunması arasında çok kısa kaldılar. donk ile maicon oyuna sürülünce de golün geleceği belli oldu. aslında tam erenlik maçtı. sevinmek lazım aldığımız üç puana. öte yandan antalyaspor hiç hücum düşünmedi maç boyunca, golü yiyene kadar. bu kadar savunmaya gömülmeleri ve deplasman takımı gibi oynamaları işimize yaramakla beraber güzel olmadı.
  • 292
    maalesef 11-12 deplasman bu şekilde gerçekleşecek. akhisar maçı*nda ilk yarıda bitiremedik, hatta son dakika penaltı oldu, atamadık. bu maçta da ilk yarı işi bitiremedik. sonra hatalı bir penaltı kararının iptali oldu ilk yarı sonunda. akhisar maçına çok benzedi. bu tip takımlar hep bunu yapacak bize. aslında işi bitirebilecek anlar buluyoruz, bulmuyoruz değil. gol atamadıkça takımdaki eksik noktalara daha fazla odaklanıyoruz, odaklandıkça nefret ediyoruz, nefret ettikçe akla forvet eksikliği geliyor, albayrak geliyor.
    aynı senaryo 28 ekim 2018 yeni malatyaspor galatasaray maçı'nda da yaşanacak. inşallah bu sefer ilk yarıda yarım bıraktığımız galibiyetler gelir. zira saçımda birkaç tane daha ak'a tahammülüm kalmadı.
  • 293
    maçın özeti ve son 2 dakikasınin özeti,

    (bkz: öldürün lan beni)

    maçın başından sonuna kadar (son 2 dk.yi saymazsak) tek kale oynadığımız maç.

    pek fazla pozisyon bulamadık ama hiç pozisyon vermedik. ve ilk kez maç kısır da geçse kazanacağımizdan şüphe etmemiştim, hissetmistim golün geleceğini.

    fatih terim bu ligin çok üzerinde olduğunu bir kere daha göstermiştir.

    allah sağlık versin en az 2 yıldızi(10 sampiyonluk) tamamlamadan bırakmaz.
  • 294
    her şeyden önce deplasman fobisini aşmak adına çok önemli bir maçtı, bu bağlamda hem oyuncuları hem de fatih terim'i tebrik etmek gerek.
    allah'tan forvetimizin olmadığı bir dönemde en azından oyuncuların ofansif yönünün ağır basması gol atma sorununu bir nebze hafifletiyor. herkes gol düşünüyor, herkes de o potansiyel var. (bkz: allah yardımcınız olsun)
  • 295
    baskı yemediginde, yani topun oyunun sana bırakıldığında ne olacağının net hali tekrar bu maçtır.
    bala mala bulursan yan toptan min. 70'dk dır yaptığın ortalardan biri gol olur.

    baskı yediğinde ise orta sahayı bile geçemediğin bir takım hâline bürünür ve tek seçenek muslera'nın uzun topları olur ki ... neyse uzatmayayım.

    bizim acilen bir oyun planına ihtiyacımız var. haralagürele gaz-gaz kısmı günümüz futbolunda % 30'tan az işe yarar.
    belki türk futbolunda %50'dir o da ne yaptığını bilmeyen takıma karşıdır.

    yaratıcılık, takım oyunu her şeydir. 
    artık bazı şeyleri görmemiz ve bunun üzerine gore bir oyun mentalitesi geliştirmemiz gerekiyor.

    bu maçın 86.dk gol olmustan ziyade bir şey çıkarmamız lazim diyeceğim ama ...

    hepimize sabır diliyorum arkadaşlar. sabır..
  • 296
    galatasaray genel kurul üyelerine hakaret etmem nedeniyle aldığım bir haftalık cezam sona erdi. tabi ki kimseye hakaret etmemek gerekir ancak anlık sinirle yazdım bir kere. dediklerimin arkasındayım, hakaret kısmı hariç tabi.
    bir haftalık süre içerisinde porto maçı* ve antalya maçı* oynandı. çok fazla şey yazmak istedim ancak ceza sebebiyle ancak okuyabildim.

    üst üste 2 deplasman maçı oynadık hem de 72 saat içinde. üstüne şampiyonlar ligi arenasından süper lige dönüş yaptık. uçak yolculuğu vs derken takım motivasyonunun düşük olmasını bekliyordum ancak sahada motivasyonu yüksek bir galatasaray vardı. lokomotiv maçı dönüşü olan akhisar deplasmanındaki lakayt oyunumuz yoktu. herkes bir şekilde az ya da çok konsantre olmuş. ancak üretkenlik bakımından çok aşağı bir seviyedeydik. bunun bir çok nedeni var. forvet eksikliği, yaratıcı oyuncu eksikliğimiz, oyun planımız , antalyaspor'un oyun anlayışı vs bir araya gelince çok kısır bir maç izledik.
    bence bu maçta önemli olan tek şey 3 puandı ve bir şekilde bunu aldık. şampiyonlar ligi dönüşü puan kaybetmemek önemliydi. tabi fatih hoca'ya yazarım ben bu 3 puanı orası ayrı.

    oyuna gelirsek, galatasaray uzun süredir görmediğimiz bir biçimde orta-kafa-gol mantığıyla oynadı. bunun en önemli nedeni antalyaspor'un çağ dışı oyun anlayışı diyebilirim. bülent hoca'dan tamamen bağımsız söylüyorum süper lig'in bu hali içler acısı. antalyaspor çok geri çekilince mecburen beklerimiz bu sezon ceza sahasına en çok orta yaptığımız maçı oynadı. tabi tek forvet sinan olunca ortalar bir türlü yerini bulmadı. fatih hoca'nın 2 stoperimizi çift forvet oynatmasıyla golü bulduk ancak beklerimizin daha çok çizgiye inmesini ve 2'ye 1'lerle ceza sahasına girmelerini beklerdim.

    feghouli fizik olarak bitik ancak oyun aklı çok yüksek. kendisinin takımdan gitmesini isteyenlerdenim, yine de en azından devre arasına kadar faydalanmamız gerektiğini düşünüyorum.
    belhanda'yı ilk 11'de görmek bile insanı sinirlendiriyor fakat bu maçta beklediğimden iyi performans gösterdi. tabi beklenti de çok önemli zira belhanda için beklentimiz o kadar alt seviyedeki dikine verdiği tek pasta bile mutlu olabiliyoruz. emre'nin üzücü sakatlığıyla beraber belhanda'dan gereken verimi almaya çalışıyor fatih hoca.
    ozan'ı çok ama çok beğendim. sakinliği muazzam. doukara'ya neredeyse adım attırmadı. bence gelecek şampiyonlar ligi maçında ilk 11'de görebiliriz kendisini. umarım çok daha iyi seviyeler gelir.

    son olarak devre arasında forvet takviyesi şart. maicon'un durumuna göre stoper takviyesi de gerekli bence.

    all in all, 3 puanı aldık gerisi önemli değil. yaşa fatih hoca.
  • 297
    yirmili dakikalarda güç bela yetişip ekran başına geçerek takip ettiğim maç. ne olduğunu anlayana kadar ilk yarı bitti zaten. ikinci yarıdaki oyunla en azından gol yemeyeceğimiz üç aşağı beş yukarı belliydi. artık porto maçındaki süratli hücumların da referansı mıdır bilinmez antalyaspor'un gole kadar "biz de bir gol atsak fena olmaz" düşüncesine bir türlü sarılmamasıyla o kadar da korkulu rüya göremedik savunma anlamında. ortasahada yaratıcı olması gereken oyuncularımız yaratıcı olamayınca, fena da çalışmayan kanatlardan gelen ortalara kafa vurması gereken adamlar da antalyaspor defansından ortalama 15 santim kısa olunca fazla da çabalamadan antalyaspor puanı almak üzereydi aslında. kulübeden oyuna de bruyne falan girmeyeceğine ya da henry'nin boyu bir anda 20 santimetre uzayamayacağına göre yapılması gereken tek şey boyu uzun birini takımın en önüne koymaktı. bülent hoca bu hamleyi gördüyse de takımı kanattan gelen o ortayı engelleyemedi ve maç boyu her gelen topa kafa vuran özgüvenli antalyaspor defansının biraz da gafletiyle golü bulmayı başardık. eğer o orta tam zamanında doğru yere gitmemiş olsa maç muhtemelen 0-0 bitecek, fatih terim de 75 dakika belhanda'ya sabrettiği için yerden yere vurulacaktı. ama işte biraz da tanrı bizim almamızı istedi ve en azından deplasman fobisi muhabbetine bir ara vermeyi başardık.

    bu arada unut dediler unutamadık be kaptan...
  • 299
    1-0'dan sonra çok panik oynadık. müsait pozisyonlarda dahi pas atmak ya da topu tutmak yerine gereksiz uzaklaşmayı tercih ettik. buna dikkat etmemiz gerek. hele son dakika feghouli'nin orta sahada yaptığı gereksiz rövaşata sonrası rakip korner kullandı. kötü oynamadık ama yine de kilit açacak bir şey yapmadık. şutör eksiğimiz var malesef. maçın tıkandığı an çıkıp 25-30 metreden şutlayacak adam lazım.
  • 300
    sözlükte mariano ve ömer bayram'ın ortalarının beğenilmediği maç olmuştur. evet ben de beğenmedim ikisinin orta performansını ama bu maçı ölçüt almak bu oyunculara haksızlıktır diye düşünüyorum. bilmiyorum o zemini cidden gördünüz mü ne halde? bugün beckham gelse o zeminde 10'da 2 orta isabetiyle oynar. topu sürerker tam orta acacakken top zeminden dolayı havaya kalkıyor. biraz da böyle düşünmek gerektiğine inanıyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın