• 1051
    gülüp eğlendiysek acı gerçekle yüzleşelim. 6-0lık maçın tam tersi bir atmosfer vardı. her şey tam istediğimiz gibiydi ve maalesef tarihi farkı kaçırdığımız maç olarak hatırlayacağım.

    son maç rehaveti falan bunlar anlaşılır şeyler ama tarihin en kötü fenerbahçesine sadece 3 atabildik. adamların tek umudu olan futbolcu bile madara olduktan sonra 60larda çıkmak durumunda kaldı. seneler sonra hepimiz bu maçı kaçan fırsat olarak hatırlayacağız.
  • 1053
    galatasaray'ın 6-0'ın rövanşını alma fırsatını kaçırdığı maçtır. ilk yarıdan 2-0'ı bulsak, tarihi fark gelirdi. 2.gol çok ama çok geç geldi. bence 3-0'dan sonra en azından 5-0 yapabilirdik. hatta 3 olunca babamı çağırdım, gel tarihe tanıklık et diye ama 3-0 olduktan sonra kabus gibi çökmek varken anlamsızca oley çektik. apo ile kazım'a hala çok kızgınım.
  • 1054
    galatasaray takımının tarihi fırsatı falan kaçırmadığı maçtır.

    6-0'lık maçta kırılma anı, skor 2-0'ken arif ile arka arkaya kaçırdığımız iki gol pozisyonuydu. fenerbahçe ise gerek 2-0'ı bulduğu dönemde, gerek 2'den sonra 6'ya kadar gittiği dönemde her bulduğunu gol yapmıştı. özellikle serhat 3-0 yaptığında biz çok saçma bir şekilde eldeki bütün hücumcuları oyuna almıştık. 4, 5 ve 6. gollerde galatasaray'da savunma mavunma yoktu, defansta diziliş falan kalmamıştı. sen rakipte serhat akın gibi biri pusuda beklerken bülent korkmaz'lı savunmanı orta sahaya kadar çıkartırsan, 5 de yersin 6 da yersin. fenerbahçe bize hiçbir zaman böyle bir olanak sağlamadı oynadığımız maçlarda. 11 mayıs 2005'te 4-1 olduğunda takım halinde geriye yaslandılar. 7 aralık 2011'de de 3-0 olduğunda son dakika hariç neredeyse hiç ileri çıkmadılar. 4 haziran da bir benzeriydi. 3-0 olduktan sonra sadece bir kişiyi ileride bırakıp geri kalan herkesle topun arkasına çekildiler. öyle kolay değil o zaman 4, 5 yapmak ama yine de en azından gomis biraz kaleciye bakarak kafayı vursa son dakikada 4-0 olabilirdi maç.

    abdülkerim, kazımcan veya bir başkası. kızılacak bir şey yok. ileride herkes fenerbahçelilerin adam markajı altındaydı, torreira da ileri oynamak isterken hiç boşta galatasaraylı bulamıyordu. biz 6 kasım'da 3-0'dan sonra intihar etmiştik, yarı alanımızda bir kişi bile bırakmadan hücuma gidiyorduk. fener bize karşı öyle bir intihar hamlesi yapmadı bugüne kadarki maçlarda. yaparsa bir gün, biz de 6-7 yaparız.
  • 1056
    şampiyon galatasaray'ın fiziksel olarak rakibini domine ettiği karşılaşma.

    okan hocanın kaybedilen beşiktaş derbisinden ders aldığının kanıtı gibi bir maç oldu, malum maçta gedson 29 defa ikili mücadeleye girip 22'sini kazanmıştı. bu benim gördüğüm en yüksek sayılardan biri, hakemin de biraz ev sahibi takıma desteği vardı tabii ki, atıyorum gedson her yerde kaldığında da faul çalındı o maçta. hakemin ikili mücadelelerde ev sahibi takımlara gösterdiği tolerans da aslında konumuzun bir parçası.

    fenerbahçe mücadeleye 4-1-3-2 ile başladı, sol bekleri luan peres neredeyse yarı sahayı hiç geçmedi, topa sahipken de 3. stoper olarak oyun kurulumunda kaldı.
    4'lünün önünde arao büyük bir alanı tek başına savunmakla görevlendirilmişti, arao'nun önünde serbest 8 olarak zajc, sağ kanatta arda güler sol kanatta rossi ve ileride çift forvet olarak batshuayi ve valencia vardı.

    galatasaray ise buna karşılık net bir 4-2-4 ile sahaya çıktı.
    klâsik 4'lü hat, berkan ve torreira çift pivot, zaniolo ve kerem kanat forvet, barış ve icardi de önde çift forvet gibiydi.

    kadroları ilk gördüğümde fenerbahçe'nin çok yumuşak orta sahası ve daha önce marsilya ile arena'ya gelip 4 yiyen luan peres dikkatimi çekiyordu. ve galatasaray'ın bu fiziksel üstünlük ile duran toptan gol çıkarabileceğini düşünüyordum. (kerem ve torreira hariç geri kalan herkes kısmen uzun oyunculardı.)
    aslında biraz daha dirençli oyuncularla oynasa fenerbahçe'nin oyun şablonu daha ağır basabilirdi.(rossi yerine gedson gibi biri, arda yerine de daha dirençli biri olması gibi)

    maçtaki birebir eşleşmelere dönecek olursak; abdülkerim batshuayi'ye çok ciddi bir üstünlük kurdu ve neredeyse adım attırmadı, keza nelsson valencia ile çok temiz eşleşti, boey karşısındaki rossi'yi felfena yaptı üstüne üstlük ikinci yarı şov olsun diye gitti valencia'yı rencide etti, kazımcan arda güler'e karşı harika bir maç çıkardı ve arda güler için gelen yabancı scoutlar ciddi anlamda kazımcan'ın ismini not alıp geri döndüler. orta alanda torreira ile berkan zajc'a karşı kaldı, zira arao zaten savunma önünü pek terkeden bir oyuncu değil. fenerbahçe'nin tüm eğrileri galatasaray'ın doğruları ile denk geldi. geçiş vs geçiş takımlarının maçıydı, ama tek taraflı galatasaray'ın geçişlerini izlediğimiz bir maç oldu.

    galatasaray için hücum tarafına gelecek olursak, barış alper kadıköy'de olduğu gibi fenerbahçe'nin stoperlerini perişan etti, zaniolo aynı şekilde luan peres'e üstünlük kurdu, kerem ve icardi ise idare ettiler.

    galatasaray'ın üstünlük kurduğu noktalara bakarsanız, çok ciddi bir fiziksel dominasyon olduğunu göreceksiniz.
    yani beşiktaş maçında takımına gedson'dan dayak yediren okan hoca, hıncını fenerbahçe'den çıkardı.

    böylelikle özellikle derbilerin şifresi de ortaya çıkmış oluyor. bu yüzden transfer sürecinde galatasaray'dan sürekli fiziksel olarak diri oyuncular almasını bekliyorum.

    fenerbahçe'nin maçta 10 kişi kalmasıyla, galatasaray için maç iyice panayıra döndü. gomis+ icardi çift forvet, mertens+ mata çift 10 gibi neredeyse dalga geçme noktasında maçı tamamladık.
    maç sonunda muslera yere bile yatmadı, şut dâhi çekemeyen bir fenerbahçe vardı.

    galatasaray'ın oyun formasyonunda da problemler vardı bu arada, problemi en basitinden şöyle anlayabilirsiniz. 10 kişi kalan fenerbahçe bir müddet topu galatasaray'a vermedi, bu galatasaray adına oyun gücü eksilerinden biriydi ama işin fiziksel noktasında terazi çok ağır basınca skor 3-0 olarak şekillendi.
    galatasaraylı oyuncuların da büyük bir kısmının son maç için düzgün antrenman yapmadığı söylenebilirdi, bir nevi zafer sarhoşluğu etkisinde oynamış bir maçtı.

    umarım okan hoca ve ekibi, derbiler bazında yaptıkları doğru çıkarımı transfer sürecine de yansıtabilirler.

    uzun süredir tottenham deplasmanında yenilen pep'e seneye hedefiniz nedir diye sorduklarında, tothennam deplasmanında gol atmak dediği gibi, bizim de seneye hedefimiz beşiktaş deplasmanında başta gedson olmak üzere rakip takıma fiziksel olarak üstünlük kurmak olmalı.
  • 1058
    makarası sadece 10 dakika süren maç. ciddi söylüyorum. tabii ki maç öncesi, maç esnasında yeterince eğlendik fenerbahçe ile hem sahada hem tribünde ancak şampiyon olmuşuz hem de fenerbahçe'yi rencide ederek şampiyon olmuşuz. maçtan sonra ''uğurlar olsun'' ve ''çalsın sazlar oynasın kızlar'' çaldı. bu ikisi 10 dakika falan sürdü. sonra zaten skorboard da değişti, bir daha fenerbahçe'nin f'si bile geçmedi stadyumda. kimse umursamadı yani fenerbahçe'yi.*
  • 1060
    38 yasindayim ve 7-8 yasindan beri futbol muptelasiyim. simdiye kadar bu sekilde net oynayip galip geldigimiz bir baska fener maçi hatirlamyorum. benzer sekilde 2 maç daha vardi ama ikiside içimde yaradir.

    8 mart 2003 galatasaray fenerbahçe maçı: 2-0 galip gelmemize ragmen uzuldugum bir tarihti. cunku bu maç 6-0 lik maçin rovansiydi ve biz o kadar cok gol kacirdik ki o maçta en azinda 5-6 gol atabilirdik. geçenlerde umit karan da benzer seyler soylemisti.

    26 mart 2000 galatasaray fenerbahçe maçı: oyun olarak feneri rencide ettik ama samuel johnson ile bir sans golu atan fenere yenilmistik. o gun fene

    dolayisiyla, bu sezon kazandigimiz sampiyonlugun uzerine aldigimiz bu farkli galibiyet ve ustun oyun nedeniyle inanilmaz derecede mutlu ve gururluyum. bu maçi uzun yillar boyunca hem biz hem de fenerbahce taraftari unutamayacak.
  • 1067
    bizim topçulara neden 3 te bıraktınız desek cevap belli, "sarhoştuk hatırlamıyoruz".*

    aslında fenerbahçe'yi sürekli yenmenin bug'unu bulduk renktaşlar. yıllarca bunlara karşı maçlara bilenip çıktık, genelde de elimizde patladı. bu durumun adını da fener balı koyduk.

    ne zaman partileme sonrası maça çıktık. malum sebepten* ötürü gerginliği bir miktar azalttık. yağladık geçtik.
  • 1072
    bu maç ile ilgili 2022-2023 sezonu fikstür çekimi ile başlayan planlama, uğursuz sami, temazsız çağdaş ile palazlanıp, dünya kupası öncesi çantada keklik görülen giresunspor ve 2018-2019 sezonu devre arası 17. sıradaki takıma gece yarısı koşarak giden sayesinde ilk kırılmasını yaşadı. daha sonra hakemlerin çaldığı hoplayıver çegirge şarkısı eşliğinde son dakikalarda zıplaya zıplaya devam eden süreç yine hesapta olmayan eze'nin sıyırtma kafa vuruşu ile son bulmuştu. o saatten sonra değil emirgan lale'si hollanda lale'si gelse orta yolu bulamazdı kısaca yolun en başında yapılan plan ele ayağa dolaştı.
  • 1074
    o zaman farkında değildik ama sezonun en önemli maçlarından biriydi.
    o gün fb cephesinden gelen açıklamalar ve maç öncesi yapılan karalamalar boşuna değildi.
    eminim ki her şey bir plan dahilinde ilerlemişti.
    galatasaray'ın şampiyon olup rahatlaması, parti modundan bir türlü çıkamaması, antrenman yapamaması, oyuncuların gece kulüplerinde görüntülenmesi fb tarafının iştahını kabartmıştı.
    kesinlikle kazanacaklarını düşünüp, hesaba başladılar.
    maçtan önce söylenenler, kazandıktan sonra söylenecekler, hangi futbolcu çıkıp konuşacak, ali koç nasıl esip gürleyecek, fonladıkları medya maymunları hangi defterleri açıp galatasaray'a saldıracak...
    hepsi hazırlanmıştı, bundan adım gibi eminim.
    yenselerdi hem kutlamalarımıza salça olacaklar hem de maç sonu teker teker çıkıp; ''ya işte gördünüz mü ads maçı olmasa, ofsaytımsı olmasa falan filan...'' geyikleriyle şampiyonluğumuza medya eliyle kara çalacaklardı.
    yarattıkları havuz medyasının o günkü halini gördünüz mü?
    hepsinin yüzünden düşen bin parça, hepsi ''ulan tam hazırlandık bir b*ku beceremediniz.'' tadında ekranlara çıktılar.
    adeta galatasaray nefretinden gözü dönen ali koç'un, şampiyon olmuş galatasaray'ın evine maça gelmesi tesadüf müydü sizce?
    vardı vardı bir planlar.
    ''yahu yapma nasıl kazanacaklarına bu kadar emin olabilirler?'' diyecek taraftarlarımız vardır.
    cevabı çok basit; kibir.
    yıllardır bitmek bilmeyen kibirleri bu kadar emin olmalarını sağladı.
    sezon boyunca galatasaray üzerine kurdukları algıları tescillendirme maçına çıktılar o gün.
    ama hesaba katmadıkları bir şey vardı.
    kafayı takmış bir adama bakıyordu her şey.
    o adamın adı ise okan buruk.
    sevgili hocamız 2005-2010 arasındaki derbi karnemizi ve derbi konusundaki çekingen psikolojimizi tek sezonda silip attı adeta.
App Store'dan indirin Google Play'den alın