706
edit: çok bozuk bir türkçeyle, sıfır editle paylaştım. paylaşmak istedim fakat düzeltecek zaman bulamıyorum. sonuna kadar sabredenlerden özür diliyorum şimdiden. hakkınızı helal edin.
dünkü maçtaki tek eksik gibi görünen jakops maçın x faktörüydü zira savunmamızı önde kurarken kolay gol yememek adına atletik oyunculara ihtiyacımız var. dün bunu da ön görerek kalecinin ağzına kadar basmadık ancak bu kez de alışmadık götte don durmadı. zaten geçen sezon sonunda da bu sezonun başında da jakops’un olmadığı 4’lü formasyonlarda adana demirspor bile kalemize çok rahat gelebilmişti. maç belki 5-1 bitti ama maçı 90 dakika izleyenler ne demek istediğimi anlayacaktır.
sorun kısa vadede 3’lü 4’lü değil rakibe geçiş imkanları vermek, rakibi kalemize gelebileceğini hissettirmek, kaleye yaklaşırsa gol atabileceğini hissettirmek.
jakops varken bir kanatta birazcık daha rahat olduğun için profil olarak senden düşük takımlar bitiremediği için maçları kazanıyorsun. ancak yokken illa ki atletik olarak 2 kanattan da eziliyor, apo’dan da o katkıyı alamıyorsun, dolayısıyla atletizm ile kalene kadar yığılıyor rakip kalitesiz bile olsa.
uzun uzun anlatmak belki baymıştır, özet geçelim, savunma hattında atlet yoksa savunmayı orta sahada kuramazsın, savunmanın ortasında nelsson gibi konsantrasyonu yüksek bir oyuncu yoksa kalene yakın kuramazsın. son olarak sezon başından beri rakibin ağzına basmayı çalışırken bir anda dengeli oynayamazsın…
bugün kaybetmiyorsun, paranı dengeli kullanmazken kaybediyorsun. almanya orta sıra takımından 500 bin € bile kazanmayan futbolcuyu 2.5 m € maaş, 6 m € bonservisle transfer edip avrupaya kaydedemediğinde kaybediyorsun. bir de bunu taksitlere bölerek 4 seneye yayıp galatasaray’ımın geleceğinden yiyorsun.
düşüşe geçen 31 yaşındaki yedek forvete 3 yıllık 3 m € bağlayınca kaybediyorsun.
takımın kaptanlarından birinin kaptanlığını sessiz sedasız bir biçimde elinden alıp, transferin son günlerinde takımdan gönderince kaybediyorsun.
kalecinin formu düştüğünde yedeğe çekebilecek formülü yaratamadığın için kaybediyorsun.
nelsson’un oyun sistemine uymadığı 2 senedir bağrıyorken, sen de bundan vazgeçmemişken elini çabuk tutup revizyonu geciktirdiğin için kaybediyorsun.
yönetimsizlikten kaybediyorsun. sadece seçilen yönetimin değil, futbolun yönetilmemesinden, her sene başka bir yol haritasıyla hareket etmesinden kaybediyorsun.
yoksa bu takımın potansiyeli bırakın avrupa ligi şampiyonluğunu her sene şampiyonlar liginden en az ilk 8 olmalı. 2 senede bir seçilecek başkan yapması gerekeni yapıp günü kurtarıyor. biz de taraftarlar olarak 6 ayda bir yapılacak transferlerden medet umuyoruz. bu düzende türk kulüpleri ancak sürekli şampiyon oldukları takdirde avrupada başarılı olurlar zira ancak o zaman futbol aklı tek bir yerden yönetilir. yoksa bugün okan buruk gitse başka bir hoca gelse hatta 5 tane de gökten zembille star futbolcu gelse, uefa da bize özel izin çıkarıp onları avrupa kupalarında oynatabilmemiz için kayıt imkanı verse ve hatta bu şekilde uefa şampiyonu olsak ne yazar. başa sararız. yine yeniden bir kaç sene içerisinde futbolcu alacaklarını ödeyemeyen bir kulübe döneriz. sonrası malum.
öneri;
kulüp başkandan önce bir futbol aklı seçmeli, bu futbol aklı transferleri yapmalı, tıpkı başkan seçer gibi bu futbol aklı ibra edilmeli ya da edilmemeli, edilmez ise yenisi gelmeli. futbol aklı dediğim kişi modern bilinen sportif direktör değil. taraftarın ne istediğini bilen, kulübün ne istediğini bilen, sadece başarılı değil, akil, yönetici vasıflı, transfer konusunda yetkileri olan kişi. başkanlar diğer branşlara, beton işlerine, ödemelere, vergilere baksın…
yoksa bu maçı alsak ne almasak ne… başa döner döner dururuz.
dünkü maçtaki tek eksik gibi görünen jakops maçın x faktörüydü zira savunmamızı önde kurarken kolay gol yememek adına atletik oyunculara ihtiyacımız var. dün bunu da ön görerek kalecinin ağzına kadar basmadık ancak bu kez de alışmadık götte don durmadı. zaten geçen sezon sonunda da bu sezonun başında da jakops’un olmadığı 4’lü formasyonlarda adana demirspor bile kalemize çok rahat gelebilmişti. maç belki 5-1 bitti ama maçı 90 dakika izleyenler ne demek istediğimi anlayacaktır.
sorun kısa vadede 3’lü 4’lü değil rakibe geçiş imkanları vermek, rakibi kalemize gelebileceğini hissettirmek, kaleye yaklaşırsa gol atabileceğini hissettirmek.
jakops varken bir kanatta birazcık daha rahat olduğun için profil olarak senden düşük takımlar bitiremediği için maçları kazanıyorsun. ancak yokken illa ki atletik olarak 2 kanattan da eziliyor, apo’dan da o katkıyı alamıyorsun, dolayısıyla atletizm ile kalene kadar yığılıyor rakip kalitesiz bile olsa.
uzun uzun anlatmak belki baymıştır, özet geçelim, savunma hattında atlet yoksa savunmayı orta sahada kuramazsın, savunmanın ortasında nelsson gibi konsantrasyonu yüksek bir oyuncu yoksa kalene yakın kuramazsın. son olarak sezon başından beri rakibin ağzına basmayı çalışırken bir anda dengeli oynayamazsın…
bugün kaybetmiyorsun, paranı dengeli kullanmazken kaybediyorsun. almanya orta sıra takımından 500 bin € bile kazanmayan futbolcuyu 2.5 m € maaş, 6 m € bonservisle transfer edip avrupaya kaydedemediğinde kaybediyorsun. bir de bunu taksitlere bölerek 4 seneye yayıp galatasaray’ımın geleceğinden yiyorsun.
düşüşe geçen 31 yaşındaki yedek forvete 3 yıllık 3 m € bağlayınca kaybediyorsun.
takımın kaptanlarından birinin kaptanlığını sessiz sedasız bir biçimde elinden alıp, transferin son günlerinde takımdan gönderince kaybediyorsun.
kalecinin formu düştüğünde yedeğe çekebilecek formülü yaratamadığın için kaybediyorsun.
nelsson’un oyun sistemine uymadığı 2 senedir bağrıyorken, sen de bundan vazgeçmemişken elini çabuk tutup revizyonu geciktirdiğin için kaybediyorsun.
yönetimsizlikten kaybediyorsun. sadece seçilen yönetimin değil, futbolun yönetilmemesinden, her sene başka bir yol haritasıyla hareket etmesinden kaybediyorsun.
yoksa bu takımın potansiyeli bırakın avrupa ligi şampiyonluğunu her sene şampiyonlar liginden en az ilk 8 olmalı. 2 senede bir seçilecek başkan yapması gerekeni yapıp günü kurtarıyor. biz de taraftarlar olarak 6 ayda bir yapılacak transferlerden medet umuyoruz. bu düzende türk kulüpleri ancak sürekli şampiyon oldukları takdirde avrupada başarılı olurlar zira ancak o zaman futbol aklı tek bir yerden yönetilir. yoksa bugün okan buruk gitse başka bir hoca gelse hatta 5 tane de gökten zembille star futbolcu gelse, uefa da bize özel izin çıkarıp onları avrupa kupalarında oynatabilmemiz için kayıt imkanı verse ve hatta bu şekilde uefa şampiyonu olsak ne yazar. başa sararız. yine yeniden bir kaç sene içerisinde futbolcu alacaklarını ödeyemeyen bir kulübe döneriz. sonrası malum.
öneri;
kulüp başkandan önce bir futbol aklı seçmeli, bu futbol aklı transferleri yapmalı, tıpkı başkan seçer gibi bu futbol aklı ibra edilmeli ya da edilmemeli, edilmez ise yenisi gelmeli. futbol aklı dediğim kişi modern bilinen sportif direktör değil. taraftarın ne istediğini bilen, kulübün ne istediğini bilen, sadece başarılı değil, akil, yönetici vasıflı, transfer konusunda yetkileri olan kişi. başkanlar diğer branşlara, beton işlerine, ödemelere, vergilere baksın…
yoksa bu maçı alsak ne almasak ne… başa döner döner dururuz.