• 78
    herkesin de takdir edeceği gibi son 10-15 dakikasını mahalle takımı havasında oynadığımız, galatasarayımızın uefa kupasındaki grup maçlarının sonuncusu..

    son dakikaları saymazsak galatasaray çok çok iyi top yaptı, iyi organize oldu, ataklarını olgunlaştırdı..ceza sahasına yakın kısımlarda biraz daha becerikli olabilseydik maçı çok daha erken koparıp götürebilirdik, olmadı..aynı şekilde ikinci yarıda verdiğimiz şanssız pozisyonlar ile berabere kalabilir, hatta yenilebilirdik de..ancak yenilseydik de önemli değil, üst düzey mücadele ettik, umarım bu böyle tek atışlık olmaz..

    bir parantez de son dakikalarda yaşanan pozisyon ile ilgili...ardanın yerde yattığını görüp de hala top oynamaya çalışan oyuncularımızı kınıyorum..arda, bizim canımız ciğerimiz, herşeyden önce hayatı boyunca galatasaraydan başka bir takım tanımamış hakiki aslandır...onun sahadaki sağlığı bizim için "herşeyden" önce gelir..ne kupa, ne galibiyet, ne şampiyonluk...yerde yatarken biraz baygın gibi gördüm, aklım çıkıyordu...biraz daha hassasiyet lütfen..

    saygılar.
  • 81
    2. yarıda golu atıp defansa çekilene kadar h.berlin'e top oynatmadığımız maç...

    lincoln anormal istekliydi bugün çok formda bu aralar.. kewell yine bozuktu ama bir penaltı aldı. emre güngör iade-i penaltı yaptı da hakem görmedi, görse vermeye meyilliydi. mehmet topal gerekli bir adam bu ortada. sabri münasip yerinden sakatlandı geçmiş olsun * bir geçmiş olsun da arda'ya, aman deyim...

    yalnız şu maçtan aklımda ne kaldı diye sorarsan; 90. dakikada meira'nın bembeyaz şortu kaldı arkadaş...

    edit. yazmassan uyuyamicam...
    sahada (ara: shabani nonda)
  • 83
    barış özbek ve mehmet topal hatasız. barış özbek artık top kullanma yolunda da büyük mesafeler katetmiş. de sanctis mükkemmel. baroş da ha keza. kewell'ı ilk defa bu kadar etkili gördüm. arda'nın canına kurban. servet diyetini ödedi. sabri bildiğimiz sabri * ama lincoln erman'a da erdoğan'a da laflarını yedirmiştir. top sektirmiştir. maç 11'e 11 olduğundan sarı kart görmemiştir. topuk pası çalım samba ne ararsan yapmıştır. ölürüm ruhunuza.
  • 90
    herşeyden önce şunu söylemek lazım ! dün maçı yerinde izleyen tam 46bin galatasaraylı olduğu söyleniyor. sözde deplasmandayız ama stadın 4 te 3 ünden fazlası biziz. 46bin deplasman seyircisi demek dünyada hiç bir takıma nasip olmayacak bir rakam (ne real, ne barça nede manchester). dün maçtan sonra yurtdışından bir arkadaşım aradı ve bana dediki "ben dünyada en çok taraftar manchester da sanardım ama dün gece fikrimi değiştirdim hatta ben bile artık futbolla ilgileniyorum sırf galatasaray taraftarı olmak için". bahsettiğim arkadaşım malezyada yaşayan bir öğrenci ve malezya da oynanan tek spor normalde badminton. geçelim maça ; 85. dakikaya kadar sahada şov yapan bir galatasaray ve taşşak geçilen bir berlin takımı vardı. maçı belki penaltı golüyle kazandık ama o maç sabaha kadar oynansa yinede maçı kaybetmezdik. tebrikler galatasaray ve teşekkürler 46bin gurbetçi taraftar.
  • 91
    uzun zaman sonra sahada gerçekten çok diri, savaşçı bir galatasaray izledik. bu nokta da iki kişiye değinmek lazım:mehmet topal ve barış özbek.

    mehmet topal'ın tekrar sahalara dönmesiyle meira da ait olduğu mevkiye geçti ve galatasaray orta sahası birden direnç kazandı. örümcek lakaplı mehmet topal gene çok koştu, mücadele etti, top kaptı ve en önemlisi kaptığı topları olumlu kullandı, pas hatası yapmadı. daha bir kaç hafta önceye kadar bu adamı çok eleştirenler şimdi dünyaca entry girerek gönül almışlar bu da güzel.

    2. olarak da bu takımın bankosu olması gereken barış özbek. uzun zamandır dönmesini dört gözle bekledim. belki de dömesini en çok ben istedim. bu nedenle dost sohbetlerinde ayar bile yedim ama görünen köy kılavuz istemiyor. ayhan akman da oyunu çift yönlü oynamasına rağmen bu adam kadar koşmuyor, yüreğini koymuyor. eğer herta takımını kendi sahasına hapsetmeyi başarabilmiş isek bunun bir numaralı nedeni bu adamın top rakibe geçtikten sonra çılgınca yaptığı prestendir. tebrik etmek gerekir. pantelic-voronin ikilisinin yarattığı tehlikede de voronin'in topu boş kaleye itelemesini engelleyen barış özbektir bunu da ufak detay olarak söyleyeyim istedim.

    galatasaray son 15 dakikayı saymaz isek topa ve oyuna sürekli hakim, rakibi çıkartmayan hatalı pas yapmaya zorlayan oyun yapısıyla güzel bir görüntü verdi. özellikle ilk yarı da sol kanatta kewell, lincoln, hakan balta üçlüsünün sol çizgide ki rahat paslaşmaları ve akabinde uygun orta fırsatı yaratmaları keyif verdi. ancak galatasaray'ın sorunu bu ortalarda ceza sahasına ikinci hatta üçüncü bir adam sokamaması gözüktü. baros yanlız kaldı haliyle bu ortalar da fizikli alman savunmasına tehlike arz etmedi ama bizleri mutlu etti o ayrı. ortasahada da rakibe rahat pas yapma imkanı vermememiz rakibi top kaybına itti ve çok da büyük tehlikeler yaşamadan maçı tamamlamamızı akabinde de kanımca grubu lider tamamlamamızı sağladı. tebrikler aslanlar.
  • 95
    dün beklediğimiz galatasaray ı gördük. artık bu oyununu istikrara bağlaması süreklilik kazanmasını umuyoruz. lakin bizi bi heveslendirip sonra da iki hafta kanser eden tarzda top oynuyor son bir aydır. herkes gibi ben de lincoln ve mehmet topal' a bayıldım. lincoln adeta coştu. dün pres yapıyor bi sağ kanattaa bi sol kanatta topu alıyor, kaleye isabetli şutlar gönderiyor.. olumsuz hiç bişi görmedim lincoln'den.

    ben de sanctis' e değinmek istiyorum. bugüne kadar performansı etkileyiciydi bence. bu adam tam bi profosyonel. maçlara çok iyi konsantre oluyor, takıma kalede güven veriyor, harika reflekslere sahip bi kaleci. bence yönetim hemen sevilla ile anlaşmaya varmalı bonservisi almalı yoksa hasbel kader uefa da sevilla ile eşletiğimizi düşünürsek bi de sevilla yı eleyip sanctis' in coştuğu maçlardan birini oynadığını varsayarsak en az 3-5 katı daha fazla bonservis bedeliyle karşılaşabiliriz.dün maçın gizli kahramanı kalecimizdi.

    imparatorun da daha öncelerden dediği gibi biz savunma yapmasını beceremiyoruz. dün şans meleklerinin yanı sıra yukarda da belirttiğim gibi kalecimiz oldukça iyiydi. son 20 dk. yine işkence oldu. bunun yanında hertha nın arkada bıraktığı boşlukları değerlendiremeyip iyi kontratak yapamadık. allahtan bize pahalıya mal olmadı bu durum. umarım teknik kadromuz gereken önlemi önümüzdeki maçlar için alacaktır.
  • 96
    bu maça özel sopalı pankartlar:

    forma üstünde yazan "alpaslan d."
    maskeli "servet" çetin
    samuray "arda turan"
    kollarını açmış kaptan "bülent korkmaz"
    arkası dönük "hakan şükür"
    balta resmi ile "hakan" balta
    aslan "ayhan akman"
    eli göğsünde "metin oktay"
    kel kafası ile "hasan şaş"
    işaret parmağı ile yaptığı işaretle ümit "karan"
    "emre" -kalp içerisinde- "aşık"

    ayrıyeten bulunan sopalı(lar):
    gayın-sin logosu
  • 97
    bu maçın öncesindeki lig maçında orta alanda 9 kere top sektirdiği için tepkileri üzerine alan lincolnün terbiyesizliğine devam ettiği maç olmuştur.

    millitet gazetesi yazarı ercan güven maç sonrası gazetesinde şöyle bir yazı yayınladı.

    lincoln ‘terbiyesizliğini’ avrupa’ya taşıdı!
    lincoln’ün hacettepe maçında topu sektirerek mesafe kat etmesi(dikkat edin; eğlencesine değil, bir yandan rakip kaleye yaklaşıyor sektirerek) bazılarını deli etti.
    neden?..
    hacettepe futbolcularıyla empati kurup “kendileriyle” dalga geçildiğini mi düşündüler acaba?..
    bu doğruysa, türk futbol yorumculuğu adına büyük bir adımdır ve her ne kadar sonuçları “linç girişimine” benzese de olaya “empati” gibi insani bir boyut katılmıştır.
    darısı o yorumların muhataplarının, o yorumları dinleyenlerin başına. yorumcunun empati sırası bir gün onlara da gelir umalım.
    * * *
    ikinci şık... teknik direktör arıca’nın lincoln’ü ayağının altına almak amaçlı hamlesini “verimli bir yol” olarak görmüş olabilirler.
    malum; ipsiz recep, kurtlar vadisi, adanalı, silahlı külahlı türünden maço modeller her daim revaçta bu ülkede. reyting ve tiraj meselesi... lincoln de henüz fanatikleri oluşmamış bir futbolcu... sıfır risk... vurun abalıya!
    milleti manyak kabul edip ayak uydurmaya mı çalışıyorlar yoksa?
    her ne haltsa...
    lincoln, “toplum düşmanı bir şımarık” ilan ediliverdi top sektirdiği için.
    bazıları halı sahada üstüne para vererek ter dökerken, seyir zevki adına milyonlarca euro ödenen futbolcuyu “şov yaptığı” için parçalamak ne kadar akıl kârıdır bilemem.
    bildiğim; varsa rakibi rencide edecek bir durum, “centilmenlik dışı harekete karşı kart” kuralı işler be sevgili yorumcum...
    bu hiddet ve şiddette, aynı sahadan şov bile yapamadan geçenlerin kıskançlığı tetikleyici olabilir mi acaba?
    * * *
    neyse... bunlar fikir cimnastiği.
    benim asıl iddiam, lincoln’ün o sektirmeleri şov olsun diye yapmadığı!..
    evet... kasıt yok, içsel coşku varmış lincoln’de!...
    oynama keyfinin dışavurumu. zihin tarafından engellenemeyen fiziksel patlama ve onun yarattığı sıra dışı görsellik...
    özel bir yeteneğin kaynama noktası.
    ispatı?..
    hertha berlin maçı.
    hacettepe karşısında kaynadı, berlin’de fokurdadı lincoln!
    son günlerde coşmuş kısacası... hacettepe ilk işaretleriymiş.
    var mı şimdi asabı bozulan?
    beni şaşırtan, rakip bile kızmadı lincoln’e...
    daha da garibi, bir tane yorumcumuz çıkıp “adamları kendi sahasında ezmek ayıp değil mi... nedir öyle ot yoldurmalar, kesmeler, topuklar, bacak araları falan” demedi.
    hacettepe’ye ayıp, hertha berlin’e müstahak öyle mi?
    sizin zamanınızda, eski işinizde belki!..
    * * *
    sahi nerede bu empati sahibi yorumcular?..
    neden “bu lincoln’ün berlin’de yaptıkları yüzünden eşek sudan gelinceye kadar dayak yemesi gerekirdi” gibi bir cümle kurmuyorlar?
    bütün takıma bulaştırıyor “terbiyesizliğini”!
    bakın... eski futbolcuların, hakemlerin futbolu yorumlamasına karşı değilim. ama futbolu düşünce sistematiği ile değil günlük hatta anlık hezeyanlarla rötuşlamaya kalkışmamalılar... orasını burasını kendi kafalarına göre yontmasınlar... inananlar çıkar.
    çünkü yazmaya/konuşmaya başladıkları andan itibaren başka bir mesleğin kapsama alanına giriyorlar ki, o mesleğin kendine göre kuralları var.
    yaparlarsa, ortaya çıkacak “eser”, en çok kendi devirlerindeki kadar güzel ve başarılı olur... bunun adı ilerleme değil gerilemedir.
  • 98
    almanya'nın başkenti berlin'de, sbahn* ile stada dogru yol alırken, aradaki durakların birinde vagona girmeye ugrasan fanatik hertha taraftalarının, vagonu alabildigine doldurmus olan galatasaray taraftarlarını gordukten sonra vazgectikleri, staddaki 45bin galatasaray taraftarını gördüğümde, ne kadar büyük bir takımı desteklediğimi tekrar anladığım, baros un golunden sonra mesaleleri yakıp* çılgın attığımız, golden sonra aufwiedersehen tezahuratı eşliğinde alman dostlarımıza el salladığımız, kar altındaki tüm günün ardından içimi sicacik yapabilen unutulmaz maçtır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın