uzun zaman sonra sahada gerçekten çok diri, savaşçı bir galatasaray izledik. bu nokta da iki kişiye değinmek lazım:mehmet topal ve barış özbek.
mehmet topal'ın tekrar sahalara dönmesiyle meira da ait olduğu mevkiye geçti ve galatasaray orta sahası birden direnç kazandı. örümcek lakaplı mehmet topal gene çok koştu, mücadele etti, top kaptı ve en önemlisi kaptığı topları olumlu kullandı, pas hatası yapmadı. daha bir kaç hafta önceye kadar bu adamı çok eleştirenler şimdi dünyaca entry girerek gönül almışlar bu da güzel.
2. olarak da bu takımın bankosu olması gereken barış özbek. uzun zamandır dönmesini dört gözle bekledim. belki de dömesini en çok ben istedim. bu nedenle dost sohbetlerinde ayar bile yedim ama görünen köy kılavuz istemiyor.
ayhan akman da oyunu çift yönlü oynamasına rağmen bu adam kadar koşmuyor, yüreğini koymuyor. eğer herta takımını kendi sahasına hapsetmeyi başarabilmiş isek bunun bir numaralı nedeni bu adamın top rakibe geçtikten sonra çılgınca yaptığı prestendir. tebrik etmek gerekir. pantelic-voronin ikilisinin yarattığı tehlikede de voronin'in topu boş kaleye itelemesini engelleyen barış özbektir bunu da ufak detay olarak söyleyeyim istedim.
galatasaray son 15 dakikayı saymaz isek topa ve oyuna sürekli hakim, rakibi çıkartmayan hatalı pas yapmaya zorlayan oyun yapısıyla güzel bir görüntü verdi. özellikle ilk yarı da sol kanatta kewell, lincoln, hakan balta üçlüsünün sol çizgide ki rahat paslaşmaları ve akabinde uygun orta fırsatı yaratmaları keyif verdi. ancak galatasaray'ın sorunu bu ortalarda ceza sahasına ikinci hatta üçüncü bir adam sokamaması gözüktü. baros yanlız kaldı haliyle bu ortalar da fizikli alman savunmasına tehlike arz etmedi ama bizleri mutlu etti o ayrı. ortasahada da rakibe rahat pas yapma imkanı vermememiz rakibi top kaybına itti ve çok da büyük tehlikeler yaşamadan maçı tamamlamamızı akabinde de kanımca grubu lider tamamlamamızı sağladı. tebrikler aslanlar.