4
ayaktaydik, gol sevinci suruyordu hala, top 3 direk arasindan gecti diye degil ama, edirnenin otesi devam edecek gururuyla, sonrasi hakan balta..
sezonun en buyuk huznunu, daha sezon dogru duzgun baslamadan yasadi bu yurekler, bir nevi yoksunluk hissiydi, 2 onemli bransta avrupada olamamasi bu klubun, halbuki kurulusunda bile tek hedefi bu iken..
sonra bir haber geldi, facebook yoklanirken mesai saatinde, harici haber idi, galatasarayin uleb cupa daveti, hem de icinde skandallar barindiran bir sezonun ardindan, sebebi neydi peki, ne dersiniz 2008 maceramiz olabilir mi acaba, bu markanin miras sahibi olmasini saglayan gelecek nesillere..
simdi oyle bir karsilasma ki bu, ve oyle bir umut ki, bizi hezeyanlara surukleyen, kirmizi ile sarinin tekrar varolma ihtimalini belirten, haftaici mesai, okul sirasinda bu aksam avrupali bir misafirimiz olabilir hissiyatini veren, ve daha da onemlisi bunu sureklilik haline getirebilecek bir birikim vaadederek..
once galatasaray, sonra hayat demis dimaglar icin, nasil bir odul bu, daha christmas bile gelmeden, sanki noel babanin sihirli geyiklerinden..
ah be galatasaray, bir dunya, renklerine boyle duyarli, bir huzun sensizlige bu kadar hassas, ve vize dair olmadan gezilen yerler, yoreler, sariyla kirmizi dunyada, ustelik ruha izin bile vermemisken, dingin, huzurlu..
galatasaray iste,
diyor ya, nasil beklerdim seni, ah nasil kosardim sana..
geriye sayar gibi, hem gunleri, hem saatleri, biraz da dakikalari,
ama bu sefer daha organize, bu sefer farkindalik hissiyatina odaklanirken, bu sefer, 2008 bizi buralara getirdi durtusuyle, bu sefer gunu yasamaya calisirken, yarini da yaratma sevdasiyla..
oradaydim diyebilmek icin;
biraz daha kirmizi..