1
ankara atatürk spor salonu'nda oynanan, beko basketbol ligi, 2006 - 2007 sezonu 4. hafta mücadelesi. o sezon neredeyse, tamamıyla gerald fitch'e bağlıydık. ben de onu izlemeye gitmştim açıkçası salona. tribünler dolu saylırdı. ankaralı aslanlar doldurmuştu yine pota arkasını. derken, takımlar ısınmaya çıktı, ancak gerald fitch yok. sağa bakıyorum, sola bakıyorum fitch yok. ertesi gün öğrendik ki sakatmış kendisi. ''tamam'' dedim, sıçtık. sonra kendi kendimi gaza getirdim; ''saçmalama lan, koskoca galatasaray bir oyuncuya mı bağlı.''
ben bu ikilemler içindeyken maç başladı. glen mcgowen vardı o sene. ümitliydim kendisinden. ama o gün, erwin dudley ve jan-hendrick jagla ikilisinin arasında eridi ve bitti ne yazık ki. bir de jerry holman vardı. ondan zaten ümitli değildim. bir şey de olmadı zaten. o da pivottu. maçın son dakikalaında çok güzel istatistik yaptı bu maçta. maçta, gerald fitch'in görevi, murat kaya'ya verilmişti. bu nedenle skor üretemedik maçın başında, ki zaten ercüment sunter iyi bir savunma takımı oluşturmuştu. maça 7-0 ile başladı telekom. özyer, mola aldı. pek bir işe yaramadı. 19-11 mağlup girdik ikinci periyoda. o periyotta da oyun değişmedi. aslında değişti. 23 sayı yiyip 12 sayı attık. 42-23 bitti ilk devre. 3. perriyotta tufan şöyle bir debelense de yine bir işe yaramdı. bench'in arkasında, benim yanımda, ismet hacıoğlu'nun annesi olduğunu düşündüğüm bir kadın vardı. o sürekli coach'a ismet'i oyuna alması gerektiğini söylüyordu. ismet'in çok orta sahadan, oldukça yüzdeli bir şekilde üçlük soktuğunu iddia ediyordu. kadının, basketbol mantalitesi değişikti. uzaktan şut üzerine kurgulanmıştı onun basketbol oyun planı.
neyse maçta biz sayı yemeye, telekom atmaya devam ediyordu ki yine enteresan bir olay oldu; glen mcgowen 2 atış kullanak üzere çizgiye geldi. ilkini kaçırdı. ikincisini air-ball attı. bu tribünleri çileden çıkarttı. hatta bir ara '' kimisi gece alemlerinde,...'' tarzı sesler duyuldu. olay büyümeden önlendi. glen'ciğim oyundan çıktı. maç bildiğiniz antreman maçı oldu. 85-59 kaybettik. son periyotta koç, tam altay özurgancı'yı oyuna alıyor zannetmişken, ona soyunma odasının anahtarını verip soyunma odasından, ne olduğunu anlayamadığım bir şey getirmesini istedi. garibim de koştu getirdi. maçtan farklı mağlup ayrıldık ama bench arkası sayesinde basketbolun karanlık yüzünü öğrendim bir kez daha.
ben bu ikilemler içindeyken maç başladı. glen mcgowen vardı o sene. ümitliydim kendisinden. ama o gün, erwin dudley ve jan-hendrick jagla ikilisinin arasında eridi ve bitti ne yazık ki. bir de jerry holman vardı. ondan zaten ümitli değildim. bir şey de olmadı zaten. o da pivottu. maçın son dakikalaında çok güzel istatistik yaptı bu maçta. maçta, gerald fitch'in görevi, murat kaya'ya verilmişti. bu nedenle skor üretemedik maçın başında, ki zaten ercüment sunter iyi bir savunma takımı oluşturmuştu. maça 7-0 ile başladı telekom. özyer, mola aldı. pek bir işe yaramadı. 19-11 mağlup girdik ikinci periyoda. o periyotta da oyun değişmedi. aslında değişti. 23 sayı yiyip 12 sayı attık. 42-23 bitti ilk devre. 3. perriyotta tufan şöyle bir debelense de yine bir işe yaramdı. bench'in arkasında, benim yanımda, ismet hacıoğlu'nun annesi olduğunu düşündüğüm bir kadın vardı. o sürekli coach'a ismet'i oyuna alması gerektiğini söylüyordu. ismet'in çok orta sahadan, oldukça yüzdeli bir şekilde üçlük soktuğunu iddia ediyordu. kadının, basketbol mantalitesi değişikti. uzaktan şut üzerine kurgulanmıştı onun basketbol oyun planı.
neyse maçta biz sayı yemeye, telekom atmaya devam ediyordu ki yine enteresan bir olay oldu; glen mcgowen 2 atış kullanak üzere çizgiye geldi. ilkini kaçırdı. ikincisini air-ball attı. bu tribünleri çileden çıkarttı. hatta bir ara '' kimisi gece alemlerinde,...'' tarzı sesler duyuldu. olay büyümeden önlendi. glen'ciğim oyundan çıktı. maç bildiğiniz antreman maçı oldu. 85-59 kaybettik. son periyotta koç, tam altay özurgancı'yı oyuna alıyor zannetmişken, ona soyunma odasının anahtarını verip soyunma odasından, ne olduğunu anlayamadığım bir şey getirmesini istedi. garibim de koştu getirdi. maçtan farklı mağlup ayrıldık ama bench arkası sayesinde basketbolun karanlık yüzünü öğrendim bir kez daha.