yine şartlar suyun karşı yakasına doğru dönüyor.
bu işin alametifarikası şu ki, kadıköy'de oynanan maçlarda fenerbahçe'nin kaybedecek bir şeyi olmuyor, bizdeyse hep sağlıksız bir motivasyon birikiyor. güvenim fatih hoca'da, hoca son yıllardaki kadıköy derbilerinde istediğini alıyor.
rakip takımın en önemli oyuncusu sayılabilecek olan gustavo cezalı duruma düştü. şampiyonluk umutlarını yitirmek üzereler. biz ise yarınki
16 şubat 2020 galatasaray yeni malatyaspor maçını kazandığımız takdirde şampiyonluk borazanını ciddi ciddi üflemeye başlayacağız.
bu şartlarda da muhtemelen tüm hafta, "galatasaray bu kez başaracak mı", "fenerbahçe'de kaos var", "galatasaray bu kez de yenemezse asla yenemez" minvalinde cümleler işiteceğiz.
sonra da bizdeki yanlış motivasyon, onlardaki son kurşun psikolojisi maçı fenerbahçe'ye çevirecek.
kazanmanın formülü belli. bizim şampiyonluktaki en büyük rakibimiz fenerbahçe, ve yarın kazandığımız durumda kadıköy'e 4 puan önde çıkıyoruz. bu yüzden kaybetsek dahi bi şey kaybetmiş olmayacağız. bizim psikolojimiz buna evrilmeli.
onların ise şampiyonluk umutları neredeyse tükendi. ellerinde bi tek bu kaldı. kaybederlerse her şeylerini kaybetmiş olacaklar. psikolojilerinin bu olması gerek.
bu düşünce tarzıyla maça çıkarsak kazanırız. yoksa her şey fatih hoca'mın ellerine bakar.