• 169
    o kadar da kötü oynamadığımızı düşündüğüm maç. en azından 60. dakikaya kadar. oradan sonra oyunu tutmaya çalıştık, bunu yapalım derken çok pozisyon verdik.

    bilhassa ilk yarıda son vuruşlarda biraz daha becerikli olabilsek ve kimi kritik paslarda daha başarılı olabilsek, golle buluşabilirdik.

    maçın adamıysa bence bizim adımıza fernando muslera, dany tchounkeu ve semih kaya, trabzonspor adınaysa adrian.

    sağlık olsun, 1 puan da fena olmadı.
  • 170
    eski trabzonsporlu oyuncularımızın tutuk olmasıyla, takımımızın genelini de etkilediği maç olmuştur. artık o tepkilerden mi, baskılardan mı etkilendiler bilmiyorum ama malesef selçuk, umut ve burak bir türlü kendine gelemedi maç içinde. kötü bir futbol sergiledik, ama kaybetmeyi de haketmemiştik, 0-0 bu yüzden normal skor. önemli olurdu buradan alınacak 3 puan ama artık sağlık olsun, bu havayı sürdürsek ve tatile girsek iyiydi sadece. takımda kelimelere dökemediğim küçük eksiklikler var, son paslar, pas ya da şut tercihleri, çokça yanlış oldu ve rahat pozisyon bulabileceğimiz boşlukları kaçırdık. kızamıyorum da oyuncularımıza ama memnun da değilim. bu yılki çift forvet ikilimiz geçen yılın aksine oyundaki pas akışımıza yardım edecek, ya da top saklayıp, sürüp pozisyon hazırlayabilecek adamlar değiller, bu yüzden de malesef eksik oynuyor gibiyiz. nedense selçuk ve melo da hücuma top taşımayı tercih etmiyorlar, sürekli bir uzun top ya da savunma arkasına pas atma çabası var, bunun meyvelerini burak ve umut sağolsun iyi aldık zaman zaman ama böyle bir deplasmanda kolay top kaybı oluyor sadece. çokça pozisyonda önlerinde boş alan varken top sürmeyi tercih etmediler, özellikle melo bu topla beraber driblinglerde başarılı bir adam ve bana göre takımda en iyi çalım atan oyuncu. bunların dışında hamit iyiydi, amrabat da bana göre ilk yarıda etkiliydi ama her zamanki gibi tercihlerinde yanlışlar yaptı. şu serkan balcı'nın karşısında yeteri kadar etkili olamamamız deli etti beni. eboue de bana göre çok kötüydü, bunların dışındaki semih,dany, muslera ve riera ise iyilerdi.

    gelelim hakeme, resmen maç berabere bitsin havasında gibiydi, özellikle avrupa kupalarındaki hakem hatalarını görünce, bu yıl türk hakemlerine karşı daha pozitifim ama yunus yıldırım ciddi anlamda çok kötü bir hakem. çaldığı her 3 düdükten 2'si hatalıydı resmen, maçı kötü hale getiren etkenlerden biriydi.

    son söz de trabzonsporlu şuursuzlara gelsin, anlıyorum, içinizde bir kırgınlık var. istanbul takımlarına olan düşünceleriniz de belli, ama bu sizden giden adamlardan hiç biri alehinizde laf etmedi, hep iyi andı. kaldı ki hiç biri de altyapı oyuncunuz falan değil, parasıyla aldığınız adamlar, size de çokça emekleri geçti, nedir bu hazımsızlık? ulan demek ki bizim yerimizde olsanız emre belözoğlu'nu ciddi anlamda çıkarıp vuracaksınız! dünyanın kaderi bu, herkes fırsatları değerlendiriyor, ben sadece şehir olarak da bakmıyorum bu olaya, sen trabzon'da başarılı bir takım oluştursan gitmezler zaten, kalırlar sende. ama haliyle kendisi için daha iyisini seçiyor adam, yarın öbür gün bizi bırakıp avrupa'da bir takıma da gidebilirler, bu kadar büyütecek, saçma işler yapacak kadar nasıl nefret besleyebiliyorsunuz içinizde? ya da aynı nefret neden kupanızı çalan fenerbahçe'ye yok?
  • 172
    trabzonspor – galatasaray : 0-0 sıkıcı maç

    evet sıkıcı, kötü bir maçtı ama her iki takımda istediği sonucu aldı. ulan yoksa şike olmasın!!!

    galatasaray tahmin edilen kadrosuyla çıktı, trabzonspor da. zaten trabzonspor’un kadro derinliği az.

    hissediyorum ki bu yazı kısa olacak.

    iki takım da kontrollü oynamayı seçtiler. sanki iki kulübede de lucescu vardı. vay anasını, maç zevksiz geçti dedim başta. birleştirmesi çok kolay bir puzzle.

    iki takımın savunması da saatli bomba, buna karşılık iki kaleci de çok kaliteli. bu kadar garantici oynanan bir maçta azımsanmayacak pozisyon çıkması iki savunmanın da büyük hataları sebebiyle oluştu. sanırım hocalar da bunu öngördüler. kumarcı mı lan bunlar. valla bilemiyoruz ki?

    hocalara gelmişken. belirtmeden geçmemek lazım. yenile yenile yenmeyi öğrenmek diye bir söz vardır ya. fatih terim ve şenol güneş bu sözün canlı kanıtları işte. ikisi de milli takım futbolcusuyken çok maç kaybettiler beraber. fatih terim, galatasaray ve milli takım kaptanı ve liberosuyken şenol güneş trabzonspor kaptanı ve milli takım kalecisiydi. libero ile kaleci sahadaki en yakın oyunculardandır. bu adamlar dünya çapında oyunculardı aslında. gelgelelim hocaları fatih terim ve şenol güneş değildi.
    zamanında herrera inter’i başarıdan başarıya koştururken hocaya sormuşlar “siz futbolcuyken bu kadar başarılı değildiniz, nasıl oldu da teknik direktörlükte bu kadar başarılı oldunuz?” herrera italyan tokadı gibi cevap verir “benim hocam herrera değildi.” esprisine gülünmeyen adam durumuna düşmek istemem.

    dikkat çekici birkaç notum var.
    - ersun yanal trabzonspor’dan ayrılırken giray kaçar “sana hakkımı helal etmiyorum” demişti. bu davranışını hala yanlış bulurum ama bugün sahanın en iyisiydi.
    - alanzinho gibi bir oyuncu galatasaray’da yok. benzeri sadece maç sonunda birbirlerine sarılıp ağızlarını kapatarak muhabbet ettikleri engin baytar. çok net bu tip bir adama ihtiyacımız var. şenol güneş’e saygısızlık etmem istemem ama ben olsam alanzinho ile kaleciyi ve zokora’yı yazarım geri kalan 8 oyuncuyu düşünmeye başlarım.
    - burak yılmaz’a yapılanlar çok tuhaf. nankörlük yahu. trabzonspor hatırladığım kadarıyla en son 1984’te şampiyon olmuştu burak yılmaz gelene kadar. adam 2011’de trabzonspor’un şampiyonluğunda büyük pay sahibiydi. dahası var, öyle kolay kurtuluş yok. trabzonspor tarihinde 3 tane gol kralı çıkarmış. 1996 – şota, 2005-fatih tekke ve 2012-burak yılmaz.
    sadri şener şampiyonluğunu tescil ettirememiş, babayı kandırmışlar gidip tüpçüyü desteklemiş. kupa yerine babayı almış, kalkmış burak yılmaz’ı hedef gösteriyor. bugüne kadar ki duruşuna da ters düşen bir davranış, hiç yıkışıyor mu başkan? ayıptır ayıp.
    - trabzonspor taraftarı. sorsan en delikanlı bunlar. medya maymunlarının hepsi çıkıyor trabzon’da herkes futbolu çok iyi bilir der. çarşı’ya yapılan yalakalık mevzusunun bir benzeri. sanırım basın tribünü, maç anlatma yeri çok güvenli yerler değil.
    - ne gülüyorsunuz. benim gençliğimde trabzon kendi sahasında gol yediğinde radyodan anlatmakta zorlanırlardı yahu. sadece trabzonda değil, memleketin bir çok yerinde radyodan golü kısık sesle anlatmak zorunda kalıyordu spikerler. bahsettiğim zamanlar 70’ler, 80’ler. yıl olmuş 2012 hatta 13, hala aynı enayilikler devam ediyor.
    - bazı futbolcuların ısrarla aynı hareketleri tekrar etmelerine de taktım. mesela burak yılmaz. usta bir insan her müdahale olan pozisyonda uçmaz. sanırım kimse burak’a yapma bunları demiyor. haklı da olsa kimse inanmıyor artık. biri burak yılmaz’a yalancı çoban hikayesini anlatsın.
    - galatasaray gereğinden fazla rahat oynadı. usta takım haftalardır sallanıyor ama liderliği kaybetmediği gibi üstüne puan farkı da yapıyor. topçuya baskı yapmak zor.
    - pilot takım 1461 galatasaray’ı kupadan istanbul’da eledi, trabzonspor berabere kaldı. 1461 trabzon>trabzonspor .

    ligin ilk yarısı bitti. galatasaray lider. en yakın rakibine 6 puan fark atmış, şampiyonlar liginde devam ediyor. kupadan elenmiş ama önemi yok.

    6 puan farkı ezeli rakibi fenerbahçe’ye atmış bir galatasaray. gayet başarılı bir ilk yarı. öncelikle fatih terim olmak üzere emeği geçenlere teşekkürler.

    foto: http://www.captano.net/...TS-GaSaray231212.jpg
    *
  • 173
    yunus yildirim'in 2 takimi da harcadigi mac. resmen futbol oynanmadi macta. olmayan faulleri verip, faul olan pozisyonlari es gecip, avantajlari oynatmayip acayip bir mac yönetti. 1 tane dogru hakem karari olmamasi yüzünden ne oyunu ne de futbolcularin performansini elestirmek yersiz olur. neyse ki senede sadece 1 defa oluyor bu. o da yunus yildirim'in yönettigi maclar.
  • 174
    galatasaraylı skor taraftarı görmekten tiksiniyorum ya. bu özellik başka taraftarların olmalı, bizim değil.

    maç esnasında "schalke cikinca sevinenler bu maci bu oyunu goruyolardir heralde" şeklinde bir tweet okudum. allah allah ya, ne alaka? neden şl'de schalke çıktı diye sevinmeyelim, trabzon maçıyla bunun ne alakası var? barcelona çıksaydı daha mı makul olacaktı nedir şimdi burada laf sokulan olay? cidden anlamadım. kaldı ki her maç aynı mı? en basit örnek: karabük bize içerde fark attıktan sonra manchester'ı yendik lan, bir maç kötü oldu diye diğer maçta da aynı oynayacağımızı mı sanıyorsunuz? bilgisayar oyunlarındaki npc mi lan futbolcular, sürekli aynı şeyleri yapan? her maçın havasının ayrı olduğunu daha öğrenemediniz mi? ne boş taraftarlık yapıyorsunuz arkadaş.

    abi ben de tabii ki her maç muhteşem oynayalım, her maçı kazanalım istiyorum ama genele bakıyorum ben. şampiyonluğa bakıyorum. şampiyon olduktan sonra bu maçı hatırlamayacaksın bile. trabzon'daki maçı birisi sorduğunda "hakkaten kaç kaçtı ya?" diyeceksin. aklına tek karesinin bile gelmeyeceği bir maç için, zorlu bir deplasmandan puanla dönmüşken şöyle kötüyüz, böyle şl'den elenicez diye karalar bağlamak neden? neden olumlu yönden bakamıyorsun? neden beni negatif enerjinde darlıyorsun?

    takımın başında olsam ve bana deseler ki gelmene gerek yok her sene trabzon deplasmanından 1 puan alacaksın, o söz daha bitmeden nereye imza atıyorum derim. şu sahaya bomba bile atan salak trabzon taraftarının önüne çıktığımız maçlarda ne koparsak kardır yahu, bu beraberlik de şampiyonluk yolunda iyi sonuçtur. ulan iki sene önce küme düşme tehlikesi yaşadık biz, az tatminkar olun ya.
  • 175
    patates tarlasında oynanmış maçtır, her üç pozisyonun en az birinde zeminin azizliğiyle karşılaştık. top zeminden sekti, ilerlemedi, oyuncular kayıp düştü vs vs.
    takım olarak selçuk'a destek verecek ekstra bir oyuncu kurucu* ve forvetlerin yanında *tabelaya etki eden oyuncuların eksikliğini hissettik.
    takım halinde fatih hoca'nın da söylediği gibi erken tatile çıkma durumu gözlendi.
    transfer olarak da yer yer riera'yı sol açığa çekebilmemiz için bir sol bek ve hem tabela yapan hem de inceci görevini üstlenecek bir ronaldinho!!! harika olurdu.
App Store'dan indirin Google Play'den alın