• 252
    semih kaya sahada adamlık dersi verirken tribünlerdeki bir ahlaksızın kaleci tolga zengin'in suratına lazer tuttuğu maç olmuştur. biri çıkıp yaka paça indirip ağzına yüzüne şöyle güzel bir ayar çekse hoş olurdu. şöyle pis herifler niçin futbolda yer alır hiç anlamam. surat ifadesi, lazeri tutuşu, bakışları, leş gibiydi...

    #lavuk
  • 253
    galatasaray – beşiktaş : 1-0 başlık bulamadım düşünüyorum...buldum:semih kaya

    3 puan iyi topçu. böyle yazdığıma göre zaten maçı anlatacak çok bir şey yok. tipik türkiye kaos futbolu oynandı. penaltı golüyle galatasaray kazandı.
    neden bu memlekette böyle oluyor usta? hocalar yabancı, iki takımda bol miktarda yabancı var ama yine futbol tipik türk işi. neden?

    havasından mı, suyundan mı bilinmez ama bu hocalar ve topçular avrupa’da başka oynatıyor, başka oynuyor. sanırım biz ingilizce bilmeden, kendisini tanımadan “futbol bir hayat memat meselesi değildir ondan çok daha önemlidir” diyen liverpool efsanesi bill shankly’nin izinden gidiyoruz. taraftar baskısı > mahalle baskısı
    bir ülkenin en büyük takımıyla, 3. en büyüğünün maçında futbol adına bu kadar abuk sabuk şeylerin olmasının başka açıklaması yok. 2. büyük havaya girmesin hemen.

    2 sene önce bir göztepe-karşıyaka maçı izlemiştim. aynıydı. şimdilerde sesleri çıkmayan sendikacı tayfanın verdiği gazlarla izlemiştim o maçı. sürekli pas hataları, savunmada dan-dun topa vurmalar, hakeme ota-boka itirazlar, tekmeler, çekmeler, küfürler falan filan. sendikacılara demediğimi bırakmamıştım.
    bugün de aynen böyle bir maç oldu. ve fark ettim ki; rekabet aşkı öldürüyor, futbol aşkını yani. saçma sapan pas hataları, tekmeler falan filan.

    galatasaray bu sezon kazanması gereken, istediği bütün maçları kazandı. bugün de kazanması gereken bir maçtı. biz bu topçuların maç seçmesi mevzusunu ne yapacağız arkadaş.
    burada “almeida golü atsaydı görürdüm seni” diye içinden geçirenlere söylüyorum, eğer golü 90+11+12+13 yemezsek galatasaray galibiyet golünü atardı.
    unutmamak lazım, almeida’nın meşhur pozisyonunun asisti drogba’dan. tarih böyle bir şeye izin veremezdi, vermedi de. daha doğrusu: we have muslera they don’t.

    dany’i beşiktaş bizden aldı. dany 18 (ceza sahası) içinde veysel sarı’ya daldı penaltı oldu. truva. iyi de canım kardeşim, dany hazırlık maçlarından, şampiyonlar ligi maçlarına kadar aynı hareketleri yapıyordu. (çocuk maç seçmiyor, allahı var). galatasaray’ın kurtulmak istemesinin sebebi de buydu zaten. aynı dany bir diğer özelliği olarak burak yılmaz’a atılan bütün ara toplarını kesti. adamın modeli böyle, hızlı ve fakat dikkatsiz.

    maçın en dikkat çeken anı semih kaya’nın “hocam top benden çıktı” diyerek cüneyt çakır’a kıyak yapmasıydı. o korner gol olabilir miydi? fernandes oyunda olmadığı için olmazdı. şaka bir yana, şike yaptığı kesinleşmiş türkiye’nin 2 büyük takımının (kulüp mü? masa tenisi, satranç, kürek, yüzme şubelerinin ne suçu var. şike varsa futbol takımında var) olduğu bir yerde “top benden çıktı hocam” demek hakikaten büyük iş. sağda solda semih’i en hafif tabiriyle eleştiren şeyler okuyorum. yapmayın. galatasaraylı’ya yakışan semih’in yaptığıdır. yoksa allah korusun azizzime doğru meyledersiniz, etmeyin.

    daha önce de yazdım ama bjk maçı sebebiyle bir daha yazayım. bjk şike yapmıştır. ancak beşiktaş camiası şike yapan herkesi bünyesinden uzaklaştırmıştır. bir kez daha bakın, şikeden ceza almış hiç kimse beşiktaş bünyesinde değildir. yargıtaydan onaylanmış başkanı, yargıtaya gidememiş ve suçunu kabul etmiş yöneticisi gibi bir sürü pislik barındıran fenerbahçe ile asla aynı kefeye konmamalıdır. hakkını verelim, lütfen.

    son olarak; galatasaray bütün maçlarını seçilmiş maç gibi oynarsa önünde kimse duramaz. hem süpsüper ligde hem de şampiyonlar liginde.

    *
  • 255
    herkes semih kaya'nın yaptığı muhteşem hareketinden bahsetmiş lakin kimse didier drogba'nın muazzam jestine değinmemiş sanırım.

    drogba'nın rakibimiz beşiktaş pozisyona giremeyince, enfes bir tek top ile beşiktaş'ın maç boyunca girdiği tek net gol pozisyonunu yaratmasını sağladığı maçtır.

    (bkz: adamsın drogba)

    (bkz: iki kişilik oynamayı geç, adam iki takımlık oynuyor)
  • 258
    son zamanlarda izlediğim en berbat derbilerden biriydi malesef. taraftar öncelikle berbattı. hiçbir şekilde baskı kuramadı rakip üstünde. takımımız malesef ondan da kötüydü. drogba yüzünden resmen 10 kişi oynadık. nedense hep bir panik halindeydik. sakinleşip üç pas ardarda yaptığımız posizyon sayısı çok azdır. maçın en kötüsü drogba'dan sonra kesinlikle selçuk ve burak'tı. ikisi bu kadar önemli maçta çok kötü ve isteksiz oynadılar. önemli olan 3 puandı buna çok sevindim tabi ama nedense son iki haftada ki performans düşüşümüz beni kaygılandırıyor. biran önce toparlanmamız lazım.
  • 259
    https://pbs.twimg.com/media/BhG9IdJIQAEf0ae.jpg

    ah muhsin ünlü:

    "...
    çünkü şimdi bir mimar tarihten 'eş öldürerek' geçecek
    ne ilahi bir ağaç bu, şu ne seküler bir çiçek
    hangi gözlerine insem öbürü '-su' diyecek
    gönderdiğim toynaklar ayağına olsundur."

    bu maç için shevek edition:

    "...
    çünkü şimdi bir teknik direktör tarihe 'rakip öldürerek' varacak
    ne ilahi bir pozisyon bu, şu ne seküler bir atak
    hangi kanatlarına insem öbürü '-gol' olacak
    gönderdiğim toynaklar ayağına olsundur."
  • 260
    maç hakkında yorum yapmadan önce şunu söyleyeyim, galatasaray taraftarı için son uyarı niteliğinde bir maçtır bu.

    daha önce bu maç hakkında şöyle bir şey yazmıştım: (bkz: 22 şubat 2014 galatasaray beşiktaş maçı/#1422141)

    bas bas bağırdım. maç zor geçecek dedim. erken konuşmamak lazım dedim. benim gibi düşünenler de vardı elbet. yalnız bir kesim "beşiktaş kim ki yeaa?", "anadolu takımıyla oynayacağız nasılsa yeaa", "arena kafasıyla oynarsak 4-5 atarız yeaa" tarzı yorumlarda bulunmuştu maçtan önce. açıkçası çemişgezekspor'la oynasak bile maç öncesinde temkinli konuşan bir taraftar olarak bu tip yorumları okuma beni biraz tedirgin etti. zira bu tarz davranışlar bize değil daha çok beşiktaş taraftarına aittir. nitekim maç benim tahmin de ettiğim gibi çok zor geçti. bana göre bu maç içeride oynayacağımız fener derbisi öncesi bir uyarı niteliğindeydi. umarım bazı arkadaşlarımız büyük konuşmamak gerektiğini anlamışlardır. rakip nasıl olursa olsun, sen nasıl olursan ol. derbi derbidir ve hiçbir maç sahada oynanmadan kazanılmaz. çok şükür ki bugün ucuz atlattık ve kötü de oynasak altın değerinde bir 3 puan alarak fener'in oynayacağı zor deplasman öncesi maç fazlasıyla farkı 3'e indirerek rakibimiz üzerinde psikolojik bir baskı kurduk. ayrıca "büyük takım kötü oynasa da kazanır." mottosunu da bu maçta hayata geçirmiş olduk.

    bu maçtan herkes gibi benim de beklentim büyüktü. açıkçası daha iyi bir futbol beklerdim. oynadığımız futbol bu sene arena'da oynadığımız belki de en kötü futboldu. berabere kaldığımız rize ve antalya maçlarında bile puan bırakmıştık ancak asla böyle kötü oynamamıştık. beşiktaş maça çok iyi hazırlanmış. bilic açıklarımıza iyi çalışmış ve takımını da bu doğrultuda hazırlamış. bize pek top oynatmadıkları gibi pozisyon da vermediler anasını satayım. doğru düzgün şut atamadık bile. sezon başından beri mancini'yi neredeyse hiç eleştirmedim ancak bu maç için ilk eleştirimi yapabilirim sanırım. evet kendisi sonuca gitmiş, 3 puanı da cebine koymuştur. ancak şu var ki rakip takımın hocası bilic bu maçı daha iyi analiz etmiştir. açıklarımızı daha iyi görmüştür. mesela ben hocamızdan beşiktaş'ın sağ beki üzerine oynamasını beklerdim. orada necip oynadı ve geçen haftlarda yaptığımız gibi sneijder ve alex telles ikilisiyle orayı zorlasaydık, necip sayesinde oradan ciddi bir maden çıkarabilirdik. en basitinden bunu yaparak pozisyonlara girebilirdik. nitekim telles'in oradan yarattığı ve şut çektiği bir pozisyonumuz da var. orayı daha çok zorlayabilirdik ancak yapmadık. tabi hocanın da yapacağı şeyler bir yere kadar zira oyunculardan bazıları bugün pek istekli görünmüyordu, belki de akılları chelsea maçındaydı. bu nedenle lafım yok kimseye. ancak şu maçta bir hajrovic'i aradı gözler. özellikle 2. yarı beşiktaş'ı üzerimize çektiğimiz anlarda çabukluğu ve oyun zekasıyla burak'a ya da kendine gol pozisyonları hazırlayabilirdi. drogba'nın yerine girebilirdi sonradan. zaten 2 tane değişiklik yaptı hoca. bu da ayrı bir gariplikti. 90 dakika burak'a, drogba'ya ya da selçuk'a nasıl dayandı anlayamadım. bunlardan birini çıkartıp en azından 3. hakkını da kullanmalıydı. zaten önümüz chelsea maçı, dinlenmiş de olurdu oyuncu.

    veysel ve telles'i beğendim. bana göre maçı getiren adam veysel'dir. neredeyse pozisyon üretemediğimiz maçta altın değerinde bir penaltı ve 3 puan kazandırmıştır bize. sağ olsun var olsun. telles de çok iyiydi. defansif anlamda eksikleri var ancak işin ofans kısmında yaptığı çalımlar, çektiği şutlar, kestiği toplar gözleri yaşartıyor. melo bugün zaten yine tek başına savaşan isimdi. iyi oynadı, bazı gereksiz pas hataları yaptı ancak o kadar da olsun artık. muslera muazzam'dı. veysel'i övdük o kadar ama muslera da 3 puanın kazanılmasında önemli rol oynadı. çok kritik toplar çıkardı. hakan balta biraz vasattı sanki. sakatlıktan yeni çıktı. o yüzden kredisi var. ancak daha önceki maçlardaki gibi uzun topları olumlu kullanamadı. bunda takımın ileride çoğalamamasının da payı var. sneijder bekleneni veremedi. bu maçta en çok şey beklediğim adamdı. önceki maçlar gibi telles'le beraber sağ beki olmayan beşiktaş'ın sağ kanadını deşerler diye düşünmüştüm ancak kendisi ne solda ne de forvet arkasında oynadı. görevi neydi bu akşam bilemiyorum ama vasatı aşamadı pek. takıma ayak uydurdu diyelim. bunun dışında bir kaç pozisyonda müsait durumdayken kendisine pas verilmedi. gol atabilirdi. selçuk, burak, drogba tek kelimeyle faciaydı. selçuk 2. yarı golün moraliyle biraz toparlar gibi oldu ama burak ve drogba takıma sıfır katkıda bulundu. burak neredeyse her topta ya faul yaptı ya da ofsayta düştü. pivot santrafor gibi çakılı oynayan drogba, almeida'nın indirdiği kadar top indiremedi. yalnız hakkını yemeyelim. drogba bu maçta defansif anlamda çok kritik hava topları çıkardı. bu maçlık tek katkısı buydu. yine de sağ olsun. selçuk ilk yarıda inanılmaz pas hataları yaptı. 2 metre dibindeki adama pas atamayacak kadar kötüydü. ceyhun görevini yaptı yine. çok basit bir sarı kart gördü. necip denen kazmanın her pozisyonda tabanla girdiği bir maçta ceyhun neredeyse ilk faulünde sarı kartı gördü. 2. yarıda 2. sarıdan atılabilecek bir pozisyonu vardı. neyse ki hakem 2. sarıyı vermeyerek hatasını telafi etti biraz da olsa. yekta sonradan girdi, sırıtmadı. gökhan zan çok az oynadı ancak son dakikalarda bizi hava topları konusunda bir nebze rahatlattı.

    son parantez semih kaya'ya. aslanımsın sen aslanım! sakatlık sonrası topu iade etmeyen takıma adamlık dersi verdin ya daha ne diyeyim sana be. hemşehrim benim. çok seviyoruz oğlum seni. inşallah hep burada kal da efsanemiz ol. temiz ama bir o kadar da büyük yürekli insan. beşiktaşlılar hakemin temiz maç yönetmesi, derbinin olaysız geçmesi ve semih'in yaptığı bu centilmenlik yüzünden ağlayacak konu bulamamışlar dany'ye sövüyorlar. iyi ki varsın semih. bugünkü futbolunu falan yorumlamam ben bu adamın arkadaş. kendisi bu maçta sahaya karakter koymuş ve 10/10 puan almıştır.

    neyse, öyle ya da böyle 3 puanı aldık. önemli olan da buydu. artık tamamen şampiyonlar ligine odaklanmış durumdayız.

    adettendir. (bkz: koyduk mu?)
  • 263
    1-0 aldığımız maç.

    yine bir galatasaray derbi galibiyeti sonrasi, sadece besiktas'a degil karsi yakaya da neler yaptigimizin kanitlari; kronik magduriyet halleri: melo'nun daha once 750 kez yaptigi "nossa"sina takmak, motta'nin dirsegini gormemek, "melo atilmaliydi" diyip, veli'yle alakali konusmamak. ters argumanlar o kadar bol ki. senin dany'nin mac sattigini dusunen adamla konusarak anlasma sansin olabilir mi? o yuzden gerek yok. sen tavlayi koltuk altina verdin, masadan kalktin; birakalim biraz aglansin. barajlar dolsun, ciftcinin yuzu gulsun. simdi: derbi galibiyeti sonrasi pazar gunu s.kindirik spor gazetelerinin hepsini okuma #qeyfixd
  • 264
    normalde derbilerde oynayan taraf biz olurduk ve kaybederdik. bu maçta pozisyona bile girmeden kazandık. maçı iki beşiktaşlı arkadaşımın arasında izledim. maç sonu yüzlerindeki ifade mükemmeldi.

    takımın aklı bariz bi şekilde chelsea maçındaydı. geçen seneyi hatırlayın, şampiyonlar ligi maçlarından önce bok gibi top oynar ve kaybederdik. dün de öyle oldu. ama kazandık. arena'da hala bırakın mağlubiyeti, beraberlik bile görmeyen mancini, chelsea maçından da alnının akıyla çıkıcaktır. neyse konumuz o değil. maçın özetine geçersek:

    (bkz: spor toto süper ligi)
    (bkz: siktik beşiktaşınızı)
    (bkz: geliyormuş inönü'den)
    (bkz: sezer ibnesinden duyduk)
    (bkz: nasıl koydu penaltıdan selçuk)
  • 267
    futbol olarak çok doyurucu olmasada sonuç açısından bizim için çok çok iyi olan 1-0 galip geldiğimiz 2014’ün ilk derbisi.

    maç öncesi mancini’nin çıkardığı kadroyu incelediğimizde drogba tercihi dışında çok da sorgulanacak ya da karşı çıkılacak bir tercih yoktu. drogba’nın ise meziyetleri ya da kazandırdıklarını değil de son zamanlardaki isteksiz görüntüsü kafamda soru işaretleri uyandırıyordu. ek olarak sabri’nin son zamanlardaki enerjisi ya da eboue’nin oynadığı son maçtaki performansı düşünüldüğünde acaba veysel ne yapar sorusu da kafamda belirmişti. çünkü bu sefer karşımızda vasat bursa yada başka bir anadolu takımı yoktu. ligin en çok koşan, genç hareketli ve yine çıkış içerisinde olan 3 büyüklerinden biri, şikeci kardeşlerde ikincisi vardı. sahada daha fazla enerjiye ihtiyacımız olacaktı.

    maçın başlarındaki görünte bunu açık açık belli etti. sahanın her yerinde basan devamlı koşan tabiri caizse bize çok göz açtırmayan bir beşiktaş vardı. neyse ki bariz yeteneksizlikleri ve oyun içindeki hücüm planları yok denecekkadar azdı. bu maçı beşiktaş’a kazandıracak tek etken ancak çok koşmaları ve bizim yapacağımız hatalar olmalıydı. en azında bana öyle geldi. çünkü ne organize bir atakları ne de iki kere üst üste denedikleri bir pozisyon girişimi vardı. almeida’ya şişirilen toplar ve mahalle maçında oynayan çocuk gibi gökhan törenin topu bırakmaması dışında beşiktaş adına hatırladığım birşey yok maç içinde.

    bizim tarafımıza gelince göze güzel gelen, baskılı, devamlı golü arayan, rakibi sıkıştıran, kısacaı bizim istediğimiz gibi bir futbol oynayan galatasaray yoktu sahada ne yazıkki. fakat şunu gördüm ki, enerjisi bu kadar yüksek bir takıma karşı çok akıllıca top oynattı mancini. çok koşmadan alanları kapatarak, defansta her zaman rakipten daha fazla olarak beşiktaşı ceza sahası içine sokmadık. 90 dakika boyunca bir kere kalemizin sağından olcay, bir kerede solundan gökhan ceza sahasına girebildi ve bunlarda o kadar saçmasonuçlandı ki daha iyisini bizim defans oyuncuları bile yapamazdı. üstelik 90 dakika boyunca beşiktaş’ın yakaladığı tek ciddi pozisyonu ise orta sahada harika (!) bir pas veren drogba başlatıyordu.

    şimdi “iyi tamam, pozisyon vermedik ama biz anadolu takımımıyız ki defans yapıp maçı bitirdik ve buna seviniyorsun” diyenler olacaktır. onlara da bir kaç posizyon hatırlatmak isterim. biraz aceleciliğimizden biraz da düşüncesizliğimizden değerlendiremediğimiz, bir doğru tercihle gol olması işten bile olmayacak 3 pozisyon var.

    birincisi alex telles’in soldan ceza sahasını girip kaleye gönderdiği şut, burada topu selçuk’a (umarım yanlış hatılamıyormdur) bıraksa gol olma ihtimali çok yüksekti.

    ikincisi ise burak’ın uygun durumdaki sneijder’e topu vermek yerine dağlara taşlara topu göndermesi ki, sneijder’in o topu oradan kaleye göndermeme ihtimali çok düşük.

    yine üçüncü pozisyon ise selçuk’un dany’nin suratına isabet ettirdiği top varki, hem soldaki uygun sneijder’e hem de sağdaki uygun oyuncuya topu bıraksa zaten hafızası bile yerinde olmayan cenk’i avlamamız hiç de zor olmazdı.

    yine de mancini’nin bana göre daha iyi tercihleri olabilirdi. örneğin fizik olarak bitik drogba yerine daha erken umutu oyuna alıp ilerdeki pres gücümüzü artırabilirdi. ya da sneijder yerine hajroviç’i oyuna alıp ikinci golü kovalayabilirdik.

    yine de bence mancini iyi iş çıkardı ve çok hareketli bir takımı 90 dakika boyunca ceza sahamıza bile sokmadı.

    ek olarak pozisyonlarımızın azlığı ise nefes almaksızın koşan beşiktaş’lı oyuncularınselçuk, sneijder ve bitik drogba’ya adım attırmamasından kaynaklandı birazda. bu maçı açacak olanda geriden gelen melo, telles ve veysel’di ki öyle de oldu.

    sanırım hafta için oynayacağımız chelsea maçında da bu tarz bir futbol izleyeceğiz ve umarım yine göze hoş gelmesede iyi bir skorlar adamları yolcu edeceğiz.
  • 272
    orta sahada top çevirip, maç boyunca yakalanan tek pozisyonu rakip takımın pas hatasıyla bulmayı, kaleye isabetli tek şut çekmeyi iyi futbol sananların beşiktaş'ı yere göre koyamadığı maç. hangi kanalı açsam beşiktaş'ı övüyorlar. adamların tehlikeli tek atağı var, o da drogba'nın asistiyle vücut buldu.

    bize gelecek olursak maç boyunca tek kontratak yapamadık. buna uygun tek futbolcumuz burak, ama drogba kontratak şansımızı genellikle sıfırlıyor. drogba yerine hızlı bir kanat oyuncusu oynatabilsek (mesela sakatlanan bruma) ikinci yarı bir gol daha bulabilirdik, ama kontrataklarda çok deorganize bir tablo çizdik sanki.

    bir de son dakikada selçuk dany'nin suratına atmak yerine çok uygun pozisyonda topu burak'a verebilse, ya da düzeltip kendisi daha uygun bir yere vurabilse, yine bir gol daha izleyebilirdik.
App Store'dan indirin Google Play'den alın