"burada güvensizlikler geride bırakılmalı,
burada bütün korkaklıklar ölmelidir."
böyle der dante alighieri, ilahi komedyası'nda, sanki abdi ipekçi cehennemi için..
aslında bu satırları bir gün olur da cska maçı için birşeyler yazabilirsem, başlık olur diye saklamayı düşünüyordum. fakat takım gibi bizim de geride bıraktığımız zaferlerde yaşamaya hakkımız yok an itibariyle, zira daha bu serüven tam gazıyla devam etmekte.
kuralar çekildiğinde, alınacak iki galibiyete ziyadesiyle razı olan, ve hatta bu iki galibiyet ile gruptan çıkabileceğine dair gayet makul hesaplar yapan bizler için önümüzdeki sahne sanki şairane.
üstelik üçüncü galibiyet bile bizim kendimizi avrupa'nın en büyük sekiz takımı arasına atmamıza yardımcı olmayabilir. yalnız hedef bu akşam için başka bir alanda da mesaj taşımakta basketbol çevrelerine; artık avrupa basketbolunun türk lokomotifi bambaşka !
uzun yıllar boyunca sirkeci veyahut haydarpaşa'dan kalkan avrupa basketbolu seferlerine sadece kondüktör olarak eşlik edebilen bir dev, tekrar ayakları üzerinde yükseldiğini zaten tüm kıta avrupasına göstermişken, sıra bir de türkiye'de zahir olanı görmeyi reddedenlere verilecek mesajda.
türkiye kupası sırasında yaşadığımız mental yorgunluğun, sevinmeye bizden çok daha fazla ihtiyacı olan bir alt seviyedeki ezeli rakibimizi sevindirmesi açısından yarattığı sıkkınlığı bir tarafa bırakırsak, gözünü avrupanın devleri arasına dikmiş bir klüp için bahsi geçen kupanın zaruri bir önem teşkil etmediği de ortada. ancak aynı mazaretin bugün asla geçerli olamayacağı da, maçtan önce oyuncularımızın kulağını usulca fısıldanmalı.
ilk top 16 maçında, bu akşam karşımızda olacak rakibin ev sahipliğinde, eurolig tarihinin en büyük deplasman çıkarmasını yapan bu taraftarın, akşamki görevlerini hakkıyla yerine getireceği, en objektif olmayı beceremeyen basketbol otoritelerinin dahi takdiri. tribündeki taraftarıyla bütünleşmiş, beraber savunma yapma şansına sahip oyuncularımızın öncelikli görevi ise, ilk maçın kahramanı savanovic ile vujacic devre dısı birakmak sanki..
başladığımız yerden, koşar adım vardığımız noktanın, dehşetengiz tarafını tekrar dillendirmek, şahitlerin bolluğu sebebiyle hayli yersiz olsa da, bu yürüyüşün temel aktörlerinden birisinin de
#9 preston shumpert olduğu da asla unutulmamalı. makineli tüfek kıvamından tekleyen bir naganta dönüşen sevgili mert'in dönüşünün muhteşem olacağından hiç birimizin şüphesi yok, yeter ki bizler yanında durmaya devam edelim.
şimdi artık, sahneyi onlara bırakma zamanı,
"welcome to hell" efsanesi sanki geri döndü,
efes bekliyoruz, ve;
galatasaray ulan !