torrent hocaya geldiğinden beri çok ciddi arsızlık derecesinde argümanlar ile hem "iddia edildi" medyası, hem de bazı sabrı çoktan taşmış taraftar tarafından saldırıldığını ve bunun haksız olduğunu düşünüyorum. takımımızdaki oyuncuların çoğunu hala çok seviyorum ve karakterlerinin düzgün olduğunu düşünüyorum (biri hariç). keriz gibi korona olmadığım ya da istanbul'da olmadığım durumlar hariç her iç saha maçına dandik maaşımı yatırdığım biletim ile gidip takımımı destekliyorum. fatih hocayı da destekledim, torrent hoca'yı da destekliyorum, ikisinin de defolarını anlasam da galatasaray antrenörlüğüne yakışmayan şeyler yaptıklarını düşünmüyorum. hakemler ile uğraşmak, medya baskısına ve alenen yalan haberlere dayanmak, oyuncuların üzerindeki yuhalanma korkusu vs, takımın tüm problemlerini anlıyorum.
ama bu maç ya galibiyet, ya galibiyet maçı. bunun artık benim özelimde gelecek haftası, "iyi oynadık"ı, verilmeyen penaltısı, xg'si vs yok. bu maçta da olmazsa kimsenin haklılığı-haksızlığı kalmaz bence. buraya getirildiyse de bir maçlığına herkes o baskıya dayanılacak.
ya gergin bir oyun ile 2-1 tarzı bir galibiyet, ya da erken gol ile açılıp giden ve zincirlerini kıran bir galatasaray istiyorum. başka bir opsiyon aklımdan geçmiyor. bir de maç sonu skordan bağımsız eğer kamp kadrosuna alındıysa ismail çipe'nin arda kardeşler'in üzerine salınıp kariyerinde galatasaray'a faydalı olduğu bir final yapmasını istiyorum.
*lütfen galibiyet. sözlüğün belki de en optimist taraftarlarından biri olarak benim için de dananın kuyruğu koptu. galatasaray ile alakalı düzenli kabus görmeye başladım. bu kadar da üzmeyin bizi. haydi çocuklar.