201
farklı beklentilerimizin olduğu bir karşılaşmaydı. geçen haftadan sonra, karabük maçı bir kat daha önemli hal almıştı. kazandığımız takdirde birtakım sıkıntıların üstesinden gelebileceğimizi gösterebilirdik fakat olmadı.
muslera’nın kırmızı kartına kadar olan bölümde amiyane tabirle kuzu gibi giden bir karşılaşma vardı. melo’nun altı pastan kaçırdığı pozisyon, elmander’in cepheden yakaladığı pozisyon ve sercan’ın karşı karşıya kalıp kaçırdığı pozisyon. .. bu yakalanan pozisyonlar , maçın galatasaray için olumlu yönde seyir ettiğinin kanıtıydı. ta ki futbol, o gizli yüzünü gösterene kadar…
o ana kadar pozisyonu olmayan karabükspor, savunma arkasına atılan bir topla galatasaray’ın bütün oyun düzenini alt üst etmeyi başardı.
kaleciler bu oyundaki en önemli parça. muslera’da iyi kaleci ancak hem ibb hem de karabük maçında yaptığı hatalar, galatasaray’a pahalıya mal oldu. genç ve gelişmekte olan bir kaleci muslera lakin biraz daha dikkatli oynamasında fayda var. tabi o pozisyondaki tüm suçu muslera’ya yüklemek hata olur. çünkü o pozisyonda bir gökhan zan gerçeği var. maç boyunca birçok kez, savunduğu adamı kaçırdı gökhan. samsunspor maçında da savunmadan top çıkarırken bir hata yapmış ve bu hata galatasaray kalesine gol olarak dönmüştü. fatih terim’in, samsunspor maçından sonra yaptığı basın toplantısında ‘’servet umarım karabük maçına yetişir’’ demesi de, gökhan’ın yapmış olduğu bu hatalardan kaynaklanıyor diye düşünüyorum.
galatasaray belki rakibine pozisyon vermiyor fakat rakiplerinin kendinden puan almasına da engel olamıyor. bundaki en büyük etken, yapılan basit hatalar. yani, takım halinde bir hata söz konusu değil. çoğu bireysel.
özellikle galatasaray 10 kişi kaldıktan sonra melo ve selçuk çok pasif kaldı. melo, haliyle biraz daha defansif olarak oynadı. daha önceki maçlarda olduğu gibi hücuma çıkmadı. selçuk ise fark yaratacak hareketlerde bulunamadı. oysa, takım 10 kişi kalmadan önce sercan’a attığı ara pas ile onu karşı karşıya bırakması, ‘’selçuk farkını hissettirmeye başladı’’ dememize sebep olmuştu ancak devamı gelmedi.
galatasaray’ın 10 kişi kalması, karabükspor’un ekmeğine de bir nevi yağ sürdü. çünkü maç 11’ e 11 devam ederken dahi galatasaray’ın orta saha ve savunma elemanlarına sürekli bir baskı halindeydi karabüksporlu oyuncular. galatasaray’a rahat top yaptırmayarak oyun kurmasına engel olmaya çalıştılar. muslera atılınca, hem bu planlarını başarıyla uygulama fırsatı buldular hem de oyun içerisinde bir kişi fazla olmanın avantajını bol pas yaparak kullandılar. özellikle bir bölüm vardı ki, orada pas trafiğini inanılmaz derecede arttırdı karabükspor. hatta oyuna girmek için hazırlık yapan milan baros, 5 dakika boyunca kenarda beklemek durumunda kaldı.
melo’nun penaltı golü galatasaray için teselli oldu. gecenin galatasaray açısından kısmen de olsa olumlu yanı, bu kadar kötü oynadığı bir maçtan mağlup ayrılmamasıydı.
esasında 4-4-2 şablonu ile galatasaray’ın neler yapabileceğini hepimiz merak ediyorduk. bir nevi fragmanı gördük fakat filmi izleyemedik. galatasaray’ın merak uyandıran yanı, yine gizli kaldı.
muslera’nın kırmızı kartına kadar olan bölümde amiyane tabirle kuzu gibi giden bir karşılaşma vardı. melo’nun altı pastan kaçırdığı pozisyon, elmander’in cepheden yakaladığı pozisyon ve sercan’ın karşı karşıya kalıp kaçırdığı pozisyon. .. bu yakalanan pozisyonlar , maçın galatasaray için olumlu yönde seyir ettiğinin kanıtıydı. ta ki futbol, o gizli yüzünü gösterene kadar…
o ana kadar pozisyonu olmayan karabükspor, savunma arkasına atılan bir topla galatasaray’ın bütün oyun düzenini alt üst etmeyi başardı.
kaleciler bu oyundaki en önemli parça. muslera’da iyi kaleci ancak hem ibb hem de karabük maçında yaptığı hatalar, galatasaray’a pahalıya mal oldu. genç ve gelişmekte olan bir kaleci muslera lakin biraz daha dikkatli oynamasında fayda var. tabi o pozisyondaki tüm suçu muslera’ya yüklemek hata olur. çünkü o pozisyonda bir gökhan zan gerçeği var. maç boyunca birçok kez, savunduğu adamı kaçırdı gökhan. samsunspor maçında da savunmadan top çıkarırken bir hata yapmış ve bu hata galatasaray kalesine gol olarak dönmüştü. fatih terim’in, samsunspor maçından sonra yaptığı basın toplantısında ‘’servet umarım karabük maçına yetişir’’ demesi de, gökhan’ın yapmış olduğu bu hatalardan kaynaklanıyor diye düşünüyorum.
galatasaray belki rakibine pozisyon vermiyor fakat rakiplerinin kendinden puan almasına da engel olamıyor. bundaki en büyük etken, yapılan basit hatalar. yani, takım halinde bir hata söz konusu değil. çoğu bireysel.
özellikle galatasaray 10 kişi kaldıktan sonra melo ve selçuk çok pasif kaldı. melo, haliyle biraz daha defansif olarak oynadı. daha önceki maçlarda olduğu gibi hücuma çıkmadı. selçuk ise fark yaratacak hareketlerde bulunamadı. oysa, takım 10 kişi kalmadan önce sercan’a attığı ara pas ile onu karşı karşıya bırakması, ‘’selçuk farkını hissettirmeye başladı’’ dememize sebep olmuştu ancak devamı gelmedi.
galatasaray’ın 10 kişi kalması, karabükspor’un ekmeğine de bir nevi yağ sürdü. çünkü maç 11’ e 11 devam ederken dahi galatasaray’ın orta saha ve savunma elemanlarına sürekli bir baskı halindeydi karabüksporlu oyuncular. galatasaray’a rahat top yaptırmayarak oyun kurmasına engel olmaya çalıştılar. muslera atılınca, hem bu planlarını başarıyla uygulama fırsatı buldular hem de oyun içerisinde bir kişi fazla olmanın avantajını bol pas yaparak kullandılar. özellikle bir bölüm vardı ki, orada pas trafiğini inanılmaz derecede arttırdı karabükspor. hatta oyuna girmek için hazırlık yapan milan baros, 5 dakika boyunca kenarda beklemek durumunda kaldı.
melo’nun penaltı golü galatasaray için teselli oldu. gecenin galatasaray açısından kısmen de olsa olumlu yanı, bu kadar kötü oynadığı bir maçtan mağlup ayrılmamasıydı.
esasında 4-4-2 şablonu ile galatasaray’ın neler yapabileceğini hepimiz merak ediyorduk. bir nevi fragmanı gördük fakat filmi izleyemedik. galatasaray’ın merak uyandıran yanı, yine gizli kaldı.