• 1
    kanada'nın ev sahipliğinde 6 haziran - 5 temmuz tarihleri arasında oynanacak olan turnuva.

    a grubu: kanada, çin, yeni zelanda, hollanda
    b grubu: almanya, fildişi sahili, norveç, tayland
    c grubu: japonya, isviçre, kamerun, ekvador
    d grubu: abd, avustralya, isveç, nijerya
    e grubu: brezilya, güney kore, ispanya, kosta rika
    f grubu: fransa, ingiltere, kolombiya, meksika
  • 6
    şurada hakkında bir şeyler yazacağımdan bahsetmiştim ama yazmak bugüne kısmet olan organizasyon. (bkz: silvia neid/@tunnel vision)

    popüler liglerin tatil olduğu ve uluslararası şampiyonlarının olmadığı yaz ayları biz futbol severler için sıkıcı olur. ama bu yıl izlemek için 2 alternatifimiz vardı biri; copa america ikincisi ise; 2015 fifa kadınlar dünya kupası. ben ise ikincisini daha anlamlı bulduğumdan onu yazdım.

    turnuvaya 3’ü afrika, 4’ü asya, 2 okyanusya, 8 avrupa, 7 amerika kıtası olmak üzere 24 takım katıldı. turnuva başlamadan önce son 4’e kalacak takımlar aşağı yukarı belliydi. kimse japonya haricinde bir asya takımından veya afrika takımından bir başarı beklemiyordu. belki biraz klişe olacak ama onlar için gerçekten turnuvaya katılmak bile başarıydı. özellikle afrika kıtasının takımları için söylüyorum çünkü oranın kadınları asya’ya göre hayatın oldukça gerisindeler. onlar için oraya gelmek hayli zor olmuştur. umarım dunya yarım küresinin bizim olduğumuz taraflarındaki hemcinslerini de bir gün bu turnuvalarda görürüz.

    bence orada onları izlemek her şeyden daha güzel. ve şunu kesinlikle söyleyebilirim ki böyle podyumdakinden daha çekiciler. hayır yanlış, anlamayin bunu diyerek yalnız futbol sahasıni kastedmiyorum. voleybol, basketbol sahasında da öyleler. ama bu biraz bizim bakış açımıza bağlı. ne bileyim; carli lloyd’un, hope solo’dan çok konuşulabilmesi için biri orta sahadan olmak üzere 3 gol atması gerekiyor.

    neyse, biraz da saha içinden bahsedelim. yazıda; yarı finaller, 3.’lük-4.’lük maçı ve finali kalemimin yettiği kadar anlatmaya çalışacağım. çünkü öbür türlü turnuvanın tamamını anlatmak uzun, sadece bir takım üzerinden gitmenin ise biraz buruk olacağı kanatindeyim.

    öncelikle ilk yarı final maçı olan almanya – abd ile başlayalım;

    silvie neid önderliğindeki almanya ilk 10 dakikaya hücum bölgesinde müthiş bir baskıyla başladı fakat bundan bir sonuç gelmedi. sonrasında alman hücum oyuncularının yorgunluğundan dolayı o baskı yavaş yavaş abd baskısına dönüştü. öndeki elemanların yorgunluğundan dolayı almanyanın 3.bölge baskısı iyice zayıflayinca bütün yük defansın üzerine bindi ve doğan pozisyonlarda almanya kalecisi angerer başarılı oldu. abd’nin etkili olduğu bu bölümlerde almanya adına turnuvanın en etkili isimlerinden ve hedef santrfor olarak kullandıkları sasic, abd defans ikilisi sauerbrunn ve jonhston arasında kayboldu. durum böyle olunca almanya sağ beki maier ile çıkmaya çalıştı lakin onun da teknik anlamda yetersizliğinden dolayı bunu yapamadılar. ikinci yarı başlarında abd hafiften etkili olsa da bu kısa sürdü. oyun ortada giderken popp’ın ceza sahası içerisine yaptığı sürpriz koşu ve belki de turnuvanın en iyi oyuncusu jonhston’in yaptığı amatörce hata penaltıya neden oldu ve almanya’nin en golcü futbolcusu sasic penaltıyı dışarı attı. dışarı atmasının nedeni bence yan ağları hedeflemesiydi. ee, kalede de hope solonun olduğunu düşünürsekmantıklı bir davranış. eğer o penaltı hope solo’nun kalecisi olmadığı bir takıma atılsaydı, daha farklı bir vuruş deneyebilirdi belki de. penaltıyı kaçırdıkları dakikadan sonra silvie neid’in öğrencilerini, özellikle işin hücum kısmında hiç olmadığı kadar taktik disiplinden uzak gördük.

    anlamsız uzaktan şutlar, top kayıpları, pop hariç hücum oyuncuların daki isteksizlik vs ama özellikle uzaktan şutlar. bir keresinde steven gerrard uzaktan attığı bir son dakika golünü anlatırken şöyle demişti; ”eğer oyunun başlarında o bölgede topla buluşsam büyük ihtimalle yeni bir atak için oyun kurardım ama o dakikada çok yorulmuştum ve aklıma şut çekmek geldi” demişti. çekilen uzaktan şutların nedeni bu da olabilir… nitekim alex morgan’in penaltı yaptırdığı pozisyonda (ki penaltı değildi pozisyon müdahale ceza sahası dışında oldu), orta sahada ciddi bir direnç göstermedi ve 2. golün başlangıcında orta sahadaki top kaybı konsantrasyon eksikliğinin getirdiği bir top kaybıydı. nitekim soldan içeri girip asist yapan lloyd’u stoper karşılardı. sonuç olarak büyük hayranlık duyduğum silvie neid bu maçta beni tam anlamıyla hayal kırıklığına uğrattı. ama buraya kadar mükemmel getirmişti… özellikle isveç’i bozguna uğrattıkları maçta takımı mükemmeldi. avrupa elemelerinde ulusal takımımız ile aynı grupta olacaklarından korkmuyorum değil…

    during fifa women's world cup 2015 final between usa and japan at bc place stadium on july 5, 2015 in vancouver, canada.

    diğer yarı final japonya – ingiltere maçına gelecek olursak;

    fizik olarak ingilizler’in ciddi üstünlüğü göze çarptı. kornerlerde olsun, diğer duran top organizasyonlarinda olsun, ikili mücadelelerde olsun… bu üstünlüklerini tam anlamıyla skora yansıtabilmiş olsalar, japonya’yı çok farklı bir skorla mağlup edebilirlerdi. lakin bunu yapamadılar. japonya fiziksel anlamda eksikliğini çok koşarak telafi etmeye çalışınca ikinci yarının büyük bölümü kendi yarı alanlarında geçti. son dakikalarda japonya kaptığı topta boşluğu çok iyi gördü ve kawasumi’nin içeri kestiği ortada bassett topu kendi kalesine gönderdi. halbuki sağ yerine sol ayağı ile uzaklaştırmayı denese top sol ayağına çarpsa bile taça doğru giderdi. ama sağ ayağıyla vurması gole neden oldu. açıkçası maçtan önce sorsalar japonya’nın tur atlamasını isterdim fakat bu şekilde tur atlamaları içimi burkmadı değil. ingiliz futbolcuların maç sonundaki hali de üzücüydü. nitekim; futbol kahpe oyun…

    sonrasında ise 3.’lük – 4.’lük maçında almanya ve ingiltere karşılaştı.

    almanya ilk 10 dakikaya her maçta olduğu gibi 3. bölgede baskıyla başladı ve bu 10 dakikaya 2’si net 3 pozisyon sığdırdı. o iki net pozisyonda ise kaptan houghten çok konsantreydi. (çizgiden bir top çıkardı ve sasic’in karşı karşıya kaldığı pozisyonda çok hızlı bir şekilde kademeye girip sasic’i bozdu) sonrasındaki dakikalarda göbeğe baskı ilk 10 dakikadaki gibi etkili olmayınca ingiltere daha rahat pas yaparak etkili oldu. bunun bir diğer nedeni olarak, göbekteki fara williams’ın geriye gelip top almasını da gösterebilirim. almanya özellikle däbritz ve kemme’nin olduğu sol kanattan sasic’in de o tarafa deplase olmasıyla etkili olmaya çalıştı. fakat scott’in bronze’a o bolgeye yardım getirmesiyle ingiltere, almanyanin bu taraftan etkinliğini bir nebze olsun dizginledi. ve bu sefer almanya lauder’in olduğu tarafta yöneldi ama orada da champman’in müthiş çizgi savunmasi ve agresifliğiyle karşılaştılar. gerek lauder, gerek kanat değiştirdikleri sırada däbritz olsun.böyle olunca lauder içeri deplase olmaya başladı. sasic, däbritz ve kemme’ye konsantre olan ingiltere savunması sol tarafı boşladı. fakat almanya final paslarında etkisiz kalınca ilk yarı 0-0 sona erdi. ikinci yarıya almanya etkili başladı. ingiltere kalecisi bu bardsley bölümlerde müthiş bir direnç gösterdi. özellikle sol bekte oynayan kemme bana ozellikle ofansif anlamda philip lahm’in sol bek performansını hatırlattı. (e malum uzun zamandır göbekte oynuyor özlemişiz de biraz) işin defansif tarafinda ise tunuvanın en formda oyuncularından j.scott’ı tamamen etkisiz hale getirdi. ama o kadar pozisyona rağmen almanya son vuruşu bir türlü yapamıyordu. göbekten verkaçlarla pozisyona giriyor, sağdan – soldan müthiş kanat akınları gerçekleştiriyorlar ama bir türlü gol gelmiyordu..

    (ben bunun nedenini biraz da yorgunluğa bağliyorum ve turnuva sonunda bu en tepe noktaya ulaşti. ayni şey almanya kadar olmasa da ingiltere için de geçerli. onların da hücum oyuncuları son hareketlerde çok yanlış kararlar verdiler. ve almanya’da bunun olması kadar normal bir şey yok. çünkü her maçta çok yuüsek bir efor sarfettiler) bu sırada ingiltere ise özellikle houghton başta olmak üzere müthiş bir direnç gösteriyordu. 70 ve 80. dk arası kısa zaman dilimi hariç etkili olamadılar normal sürede. uzatmalarda ise yine almanya istekli olan taraftı fakat bunu gol pozisyonu veya gol olarak sahaya yansıtamadılar ve champman’in yerine giren arsenalli sanderson’in aldığı penaltı ile maçı kazandılar.

    ve son olarak gelelim japonya – abd maçına. finali anlatmak için fazla söze gerek yok sanırım. maçı japonya bazlı degerlendirecek olursak; ilk golde alan paylaşımını iyi yapamadılar, ikincisinde ise kornerlerde genelde hedef oyuncu olan jonhston’a fazla odaklandılar.yedikleri 3. gol nasıl dağıldıklarının göstergesiydi adeta. 4.golün ise mükemmel olmasının yanında bir kaleci hatası olduğunu da belirtmek gerek…

    ikinci yarıya herkes japonya etkili başlayacak diye düşünürken amerika, japonya’nin başlaması gerektiği gibi başladı. fakat çok talihsiz bir duran top golü gediler. hem de bana gore turnuvanın en iyi oyuncusundan ve kendi kalelerine! ufak bir iletişim sorunu (bıraksa top hope solo’ya gelecek) belki maç daha ağir sonuçlara mal olabilirdi. eğer japonya karşısında böylesine kötu bir duran top savunması yapmasalardı…
App Store'dan indirin Google Play'den alın