1
hatırlanacağı üzere 2011 - 2012 play-off sezonunda şampiyon olduğumuzda 9 puan fark atmıştık. play-off oynatıp üstüne farkı yarıya indirmişlerdi, sahalarında kupa kaldırmıştık.
istanbul seçimlerinde de devletin sınırsız imkanları kullanılarak haksız rekabet yaratılmasına rağmen, 13 bin oy kabul edilmeyip mızıkçılık yapılmış, sonunda mızıkçılık yapanlar 1 milyona yakın oy farkı yemiştir.
iki olayın yaşandığı ortam, bağlam, platform farklı olmasına rağmen bize öğrettiği şey aynıdır:
iyiler mutlaka kazanır, kötüler er ya da geç hak ettiğini bulur, ilahi adalet er ya da geç tecelli eder. bu sadece çizgi filmlerde değil gerçek hayatta da böyledir.
edit: gelen özel mesajlar ve girilen entryler üzerine açıklama yapayım: iki olay iliklerine kadar bağlantılıdır. şöyle ki, o sezon şike yapılmış, şike yapan takıma puan cezası verileceği için play-off tan önce sezon başında puan farkının yarıya indirileceği açıklanmıştı. yani amaç şike yapan takımın alacağı puan silme cezasını yarıya indirmekti, kimse ama sezon başında belliydi oynanacağı diye pollyanacılık yapmasın. hatırlanacağı üzere fatih hocam ve yönetim başından beri bu garabete karşı çıkmıştı. bu bir.
hoş sonrasında bırakın puan silme cezası vermeyi, apar topar aynı siyasi zihniyet tarafından sporda şike yasası değiştirildi, şike suç olmaktan çıkarıldı ve geriye dönük işletilerek türk futbol tarihinin en büyük rezilliğinin üzeri örtüldü. tüm uluslararası mahkeme kararlarına rağmen bugün hala kupa fb nin müzesinde. ayrıca yıldırım demirören denilen arkadaşın misyonu fenerbahçelerini kurtarmaktı, görevini yaptı ve karşılığını da aldı. bugün kendileri ana akım medyanın sahibi. olaylara bu düzlemde bakınca o gün sahalarında aldığımız kupayı kimlere rağmen aldığımız gayet açıktır. bu iki.
8 sene öncesini hatırlamayanlar için daha geçen sene olanları hatırlayalım. gözümüzün önünde başakşehir diye bi garabet varken hiç kimse bu ülkede futbolun siyasetle ilgisinin olmadığını bana anlatamaz. anlatmamalı da zaten. bu üç.
son olarak siyaset futbol ilişkisini anlatan bi yazıyı ve yazıdan kısa bir kesiti paylaşıyorum:
1980, kasımpaşa yok.
1990, kasımpaşa yok.
2000, kasımpaşa yok.
2002, kasımpaşalı iktidar oldu.
2004, kasımpaşa üçüncü ligde.
2005, kasımpaşa ikinci ligde.
2006, kasımpaşa birinci ligde.
2007, kasımpaşa süper ligde.
tesadüf müdür?
malum kasımpaşa sn. cumhurbaşkanının semti
kaygı duruşu – sözcü gazetesi - https://www.sozcu.com.tr/...kaygi-durusu-992006/
yani demem o ki sevgili arkadaşlar, futbol ile siyaset hiç olmadığı kadar iç içe son yıllarda. bu saçma sapan durum galatasarayımıza da zarar veriyor. şimdi servet yardımcıdan girip fatih terimden çıkarım da zaten hali hazırda çok uzattım. başlıkta bahsedilen iki olaya da ikişer kez sevindim, bu olaylar ayrı düzlemlerde yaşansa da futbolun temel ilkelerine aykırı olarak malesef ülkemizde daha önce hiç olmadığı kadar futbol ve siyaset birbiriyle bağlantılı. nitekim ekrem imamoğlunun önemli vaadlerinden biri de başakşehirin musluklarını kesmek. hani şu emine erdoğanın yeğeni kontenjanından ibb başkan vekili olan şahsın başkanı olduğu başakşehir. umarım başlıkta geçen 2. olay 1. olayın türevlerinin bir daha yaşanmamasına vesile olur. her iki olayda da aynı siyasi düşünce haksızlık yapmış ve sonunda yapılan kötülük ellerinde patlamıştır. bir futbol maçıyla bu kadar önemli bi seçimin kıyaslanmasının mizah tarafı da var fakat olayları biraz kurcalayıp bakınca gayet birbiriyle ilişkili olduğu net bir şekilde ortada.
istanbul seçimlerinde de devletin sınırsız imkanları kullanılarak haksız rekabet yaratılmasına rağmen, 13 bin oy kabul edilmeyip mızıkçılık yapılmış, sonunda mızıkçılık yapanlar 1 milyona yakın oy farkı yemiştir.
iki olayın yaşandığı ortam, bağlam, platform farklı olmasına rağmen bize öğrettiği şey aynıdır:
iyiler mutlaka kazanır, kötüler er ya da geç hak ettiğini bulur, ilahi adalet er ya da geç tecelli eder. bu sadece çizgi filmlerde değil gerçek hayatta da böyledir.
edit: gelen özel mesajlar ve girilen entryler üzerine açıklama yapayım: iki olay iliklerine kadar bağlantılıdır. şöyle ki, o sezon şike yapılmış, şike yapan takıma puan cezası verileceği için play-off tan önce sezon başında puan farkının yarıya indirileceği açıklanmıştı. yani amaç şike yapan takımın alacağı puan silme cezasını yarıya indirmekti, kimse ama sezon başında belliydi oynanacağı diye pollyanacılık yapmasın. hatırlanacağı üzere fatih hocam ve yönetim başından beri bu garabete karşı çıkmıştı. bu bir.
hoş sonrasında bırakın puan silme cezası vermeyi, apar topar aynı siyasi zihniyet tarafından sporda şike yasası değiştirildi, şike suç olmaktan çıkarıldı ve geriye dönük işletilerek türk futbol tarihinin en büyük rezilliğinin üzeri örtüldü. tüm uluslararası mahkeme kararlarına rağmen bugün hala kupa fb nin müzesinde. ayrıca yıldırım demirören denilen arkadaşın misyonu fenerbahçelerini kurtarmaktı, görevini yaptı ve karşılığını da aldı. bugün kendileri ana akım medyanın sahibi. olaylara bu düzlemde bakınca o gün sahalarında aldığımız kupayı kimlere rağmen aldığımız gayet açıktır. bu iki.
8 sene öncesini hatırlamayanlar için daha geçen sene olanları hatırlayalım. gözümüzün önünde başakşehir diye bi garabet varken hiç kimse bu ülkede futbolun siyasetle ilgisinin olmadığını bana anlatamaz. anlatmamalı da zaten. bu üç.
son olarak siyaset futbol ilişkisini anlatan bi yazıyı ve yazıdan kısa bir kesiti paylaşıyorum:
1980, kasımpaşa yok.
1990, kasımpaşa yok.
2000, kasımpaşa yok.
2002, kasımpaşalı iktidar oldu.
2004, kasımpaşa üçüncü ligde.
2005, kasımpaşa ikinci ligde.
2006, kasımpaşa birinci ligde.
2007, kasımpaşa süper ligde.
tesadüf müdür?
malum kasımpaşa sn. cumhurbaşkanının semti
kaygı duruşu – sözcü gazetesi - https://www.sozcu.com.tr/...kaygi-durusu-992006/
yani demem o ki sevgili arkadaşlar, futbol ile siyaset hiç olmadığı kadar iç içe son yıllarda. bu saçma sapan durum galatasarayımıza da zarar veriyor. şimdi servet yardımcıdan girip fatih terimden çıkarım da zaten hali hazırda çok uzattım. başlıkta bahsedilen iki olaya da ikişer kez sevindim, bu olaylar ayrı düzlemlerde yaşansa da futbolun temel ilkelerine aykırı olarak malesef ülkemizde daha önce hiç olmadığı kadar futbol ve siyaset birbiriyle bağlantılı. nitekim ekrem imamoğlunun önemli vaadlerinden biri de başakşehirin musluklarını kesmek. hani şu emine erdoğanın yeğeni kontenjanından ibb başkan vekili olan şahsın başkanı olduğu başakşehir. umarım başlıkta geçen 2. olay 1. olayın türevlerinin bir daha yaşanmamasına vesile olur. her iki olayda da aynı siyasi düşünce haksızlık yapmış ve sonunda yapılan kötülük ellerinde patlamıştır. bir futbol maçıyla bu kadar önemli bi seçimin kıyaslanmasının mizah tarafı da var fakat olayları biraz kurcalayıp bakınca gayet birbiriyle ilişkili olduğu net bir şekilde ortada.