295
transfer dosyası (duyumsuz) :
niye böyle denir bilmiyorum, transfer dosyası. ne zaman duysam aklıma dandik kartondan (rengi genelde pembe) kapağı yarım, delikli zımbayla delinip takılmış bir sürü kağıtın içinde olduğu dosya gelir. tabii ki kapağında artistik harflerle dosya yazar. sonra sen onu başka şey sanma diye.
hakikaten neden transfer dosyası denir ki, havalı da değil. yakında başka bir kelime bulunur nasılsa. türkçe futbol jargonu içinde olmayan ama fm'ci tayfanın dilimize kattığı bir sürü kelime gibi bir kelimemiz daha olur, az sabredeyim.
takımlar transfer yapmaya uğraşıyorlar, eksik yerlerini tamamlamaya çalışıyorlar. bir dolu kriteri göz öünde bulundurmak gerekiyor. ihtiyaç öncelikli tabii, ama modeli eskiyen arabayı değiştimek gibi yaşlanan futbolcular yerine gençleri almaya da çaba gösteriyorlar. hazır para ediyorken eski arabayı elden çıkarma yönetimi kullanılıyor genelde. çok para alan topçudan kurtulmaya çalışmak da işin parçalarından biri. ama her zaman öncelik ihtiyaçta.
transfer için bazı öncelikler vardır. mesela kaleci, stoper falan diye bir liste olabilir elinizde. taraftar da transferler içinde en çok buralara kim alınacak onu merak eder. ama bir de bakar ki takım santrafor alıyor. olamaz mı , olabilir. transfer sırayla tik atılan bir check list kullanarak yapılamaz ki, mümkün değil. mevkilere göre futbolcu listesi belirlenir, görüşmeler başlar. hangi mevkideki hangi oyuncunun daha önce transferi kabul edeceği belli olmaz ki. yöneticiler bir çok kanaldan bir çok oyuncuyla görüşür. normalde teknik direktör bir liste verir, hcanın listesi dışındaki oyuncular için de hocadan onay alınır. bu idealidir ve görüldüğü kadarıyla galatasaray böyle davranıyor.
demem o ki; “bize kaleci, sol bek lazım bunlar gidip santrafor alıyor” demek abesle iştigaldir, bu işlerden hiç anlamadığını belli etmektir.
geçen sezon ki hayal kırıklığından sonra galatasaray transfere hızlı girdi. kendine güvenen ve çiçeği burnunda (hep kullanmak istemiştim, taze demek de ne alaka çözebilmiş değilim) başkanıyla birlikte agresif bir politika izliyor piyasada. fatih terim'le başladı, elmander, selçuk inan, ceyhun gülselam, ujfalusi ile devam etti. gerisi nasıl gelecek göreceğiz. transferi an meselesi isimleri de yazarak gelecek sezon ki galatasaray hakkında atıp tutmak istiyorum.
reyes, muntari, kaleci victor bagy, forlan, drogba. forlan hariç diğerlerinin geleceğini düşünüyorum. bu durumda galatasaray bekleri dışında her bölgeyi transferle güçlendirmiş oluyor.
öyle ki, hem ilk 11 için kaliteli oyuncular alırken hem de kadro derinliği sağlanacak.
özellikle orta saha ve forvet hattı çok güçlü hale geliyor. bol alternatifli, birbirinin yerine maç içinde de oynayabilecek, eksiklik durumlarında yerleri değiştiğinde aynı güçle sahada olacak bir orta saha ve forvet. büyük takım olduğunu yeniden kanıtlayacak bir galatasaray. hücum gücü büyük yapar takımları.
savunmada sıkıntı var gibi gözüküyor. kime göre, tabii ki geçen sene çile çekmiş taraftara göre. geçen sezon galatasaray'ın en zayıf yeri orta sahasıydı. bir zincir en zayıf halkası kadar güçlüdür mü derlerdi ya da öyle bir şey. orta saha olmayınca her yer kötü, her futbolcu kötü. geçen sezon en çok futbolcuların mücadele etmemesine kızmıştık hatırlarsanız. bir şeyin değişmeyeceğini biliyorum ama en azından savaçsınlar, mücadele etsinler diyen çok taraftar biliyorum. sezon içinde bu işlerin böyle olmadığını anlatmaya çalıştık. en çok efor sarfedenler culio, yekte ve hatta kazım'dı. bu adamların sezon ortasında gelmeleri tesadüf değil. sezon başındaki özgüven erozyonunu yaşamadılar çünkü. neyse...
bu sebeple sağlam bir orta sahanın savunmaya katkısı büyük olacak. inan, muntari, yekta, culio ve belki de cana'dan oluşacak orta saha ve elbette kulübedeki alternatifleri sezon içinde iş yapacaktır. kazım ve arda'yı da burada kullanabiliriz.
savunmaya ujfalusi alındı, kalecinin eli kulağında. gelen bilgilere göre brezilyalı victor bagy gelecekmiş. bir stoper ve bir kaleci gayet yeterli savunma için. sağ bekte sadece sabri var ama unutmamak lazım ujfalusi de sağ bek oynayabiliyor. sol bek için balta ve çağlar var. geçen sezon ikisi için de hiç iyi geçmedi. sanırım fatih terim bu bölge için de adam bakmıştır ama istediği gibi birini bulamamıştır. belki de sol beklerini yeterli gördü.
stoperler ujfalusi, servet, balta, zan ve hatta çağlar. fatih hocanın istediği önde basan takımın arkası için ujfalusi ve zan'ı tercih etmesini bekliyorum. servet çok ağır kalıyor, topa vurmak veya adamı kontrol etmek yerine topu perdelemeyi seçiyor, yemiyor rakipler. zan'ın hem ayağı daha iyi hem daha hızlı. açıkçası şu anki durumda servet balta'dan bile sonra geliyor. tabii ki hoca ben olsam.
bazen eldeki oyunculara göre sistem bazen de sisteme göre oyuncu seçilir. galatasaray, sil baştan yeni bir sistem peşine düştü ve oyuncularını yeniliyor. bu bir hocanın en sevdiği yöntemdir. oyuncuya göre sistem genellikle sezon arası gelen hocaların becermek zorunda oldukları yöntemdir zaten. galatasaray hem geçen sezonun lekelerini temizlemek hem de başarılarla dolu geçmişine dönmek için kendini kanıtlamış, başarıyı bilen oyuncular alıyor. seneye avrupa kupası yok, ama bir sonraki sezon şampiyonlar ligi'ne direkt katılmak için bir plan yapılmış, uygulanıyor. transfer bitmemekle birlikte, hamleler doğru.
yaşlı oyuncular alınıyor. evet ama neye göre yaşlı. 33'lükler artık yaşlı değil. zaten 2-3 sezon takımı yukarı taşısın yeter diye alınıyor bu adamlar. ama hemen bu sene başlasınlar. gelecek vaad eden, genç oyuncuları yetiştirme veya tutarsa diye transferler yapamaz galatasaray şu anda. bir sonraki sene bu da başlayacak. oturmuş bir takıma nispeten maliyeti az, takıma yarar sağlayacak, gerektiğinde yüksek bonservis bedeliyle satılabilecek oyuncular da alınacaktır. mesela eğer kadroda kalırsa emre çolak çok daha iyi oynayacaktır.
özetle bu sene kurulan takım, rakipleri ezip geçecek, tecrübeli, güçlü bir takım. alınan güçlü oyuncular bunun kanıtı. bir ara hoca “yenemezsek döveriz” kadrosu kuruyor diye de düşündüm doğrusu.
fatih hoca bu seneyi kaşarlarla geçirmek istiyor. haksız değil. belli bir mantığı var ve o çizgide yürüyor. tek handikapı guti örneği olur. gıti demişken aklıma geldi de, bir oyuncuyu transfer ederken sadece topa nasıl vuruyor, yer tutmayı biliyor mu diye bakmıyor artık takımlarımız da. kişilik özellikleri konusunda da araştırma yapıyorlar. sergen'in dediği gibi “bayern beni istiyordu, adamlar bir araştırmış, yattı transfer”. artık bizimkiler de yapıyor bu araştırmayı. inşallah duyduklarımız doğrudur da, yoğurttan da dilimiz yanmaz.
ohooo, daha 2 sayfa dolmamış. devam edeyim o zaman. beşiktaş geçen sezon başı ve ortasında yeterince transfer yaptı. hala eksikleri var ve mümkün olduğunca kapatmaya çalışıyorlar. istanbul'un büyükleri içinde en ağır davranan fenerbahçe. birkaç sezondur kurdukları takımı yavaş yavaş geliştiriyorlar. örneğin bu sezon tt arenada oynanan maçta galatasaray karşısına geçen sezondan farklı sadece 2 oyuncuyla çıkarlarken, galatasaray bırakın geçen sezonu, sezon başından sonra gelmiş 6 oyuncuyla çıktı. istikrar önemli ve fenerbahçe son yıllarda hep şampiyonluk potasında olarak bunun meyvelerini topluyor. ama. ama sadece ligde. kadroları mı yoksa oyun şekilleri mi avrupa için zayıf kalıyor? bunun cevabını bulmak zorundalar. hele ki bu sezon şampiyonlar ligi gruplarına direkt katılacakları düşünülünce. işleri zor. sorunu bulup çözme yoluna hızlıca gitmeleri lazım. zira şampiyon ligi için kadro yapacaklarsa iyi oyuncular yeni takımlarını bulmaya başladılar.
bütün bu yazdıklarımda yabancı sınırına takılmadım, konuyu o açıdan ele almadım. transferler bitsin, o zaman kimin gideceğine bakarız.