az önce açık kalan
cem davran mikrofonu nedeniyle bir skandala imza atmış
galatasaray tv programıdır.
bu büyük başarının kutlaması bu kadar sönük, bu kadar ruhsuz olmamalıydı, sahne alan hemen her futbol emekçisine birkaç dakika söz verilmeli, sahneden kaçırtırcasına "pışpışlanmamalıydı". aklımda kaldığı kadarı ile
fatih akyel, capone,
emre belözoğlu,
fatih terim,
eser özaltındere,
gheorghe popescu,
mehmet yozgatlı,
ergün penbe ve
claudio taffarel çeşitli nedenlerle kutlamada yoktu.
şüphesiz en ilginç anı, uefa madalyasını satılığa çıkaran
alper tezcan'ın sahnede bulunmasıydı. turgay vardar'ın zarif eşi, adına yapılmış beratı alırken elinde biricik eşinin resmini taşıyordu, bir mikrofon tahsis edip kadıncağızı konuşturmadılar, kısık sesle "o aramızda bunu biliyorum" diyebildi, buna rağmen kendi adıma konuşayım, gözyaşları tutulamadı.
gönül isterdi ki çok daha profesyonel ve daha geniş katılımlı bir davet olsaydı lakin bu bir başlangıçtır ve bugüne kadar yapılmayan birşey yapılmıştır. bundan sonrakiler çok daha coşkulu ve gerekirse taraftarın da katılım göstereceği bir organizasyon olur. çünkü neredeyse bütün camia anıldı ama taraftar atlandı, westfallen'de, mallorca'da, bologna'da, parken'de ve mabette yağmur çamur bilmeden takımına güvenerek takip eden taraftarlara mutlaka birkaç laf edilmeliydi.
cem davran; sıra kendisine geldiğinde
hakan şükür'ü sahneye davet etmişti. kral şiltini alırken cem davran "bana kalsa daha bir 10 yıl oynardın ama...." diyerek ortalığı buza çevirdi. orada belki sempatik olmak, gergin geçen havayı dağıtmak adına konuşmak istedi ama salonda soğuk rüzgarların esmesine neden oldu.
tüm berat ve şiltlerin dağıtımından sonra kokteyle geçildi. mikrofonunun açık olduğunu farkında olmayan cem davran'ın "söyledim tabi ne var? daha 10 yıl oynardı, kim bıraktırdı ona futbolu? kim bıraktırdı? ayıp olmadı mı?" dediği duyuldu.
çok aceleye gelmiş çok! hadi birilerinin
* isminin söylenmemesini anladım ama olmayanların dahi adı söylenirken capone'nin atlanması hiç hoş olmadı.