uefa avrupa ligi 2. tur rövanş maçımız.
sezonun en kritik maçı temmuz'da oynanır mı ? demeyin. söz konusu galatasaray ise (bkz:
impossible is nothing)
ilk maç açık şekilde gördük ki takım maç oynamaya hazır değil. 13 temmuz'da bu müsabakanın oynanacağı daha önceki sezon tamamlanmadan belliyken, takım 13 temmuz'da ki maça hazırlanmadı ve neticesi biraz ağır oldu. galatasaray gibi ismiyle avrupa'yı titreten takım, uefa avrupa ligi 2. turunda köy takımı diye tabir edebileceğimiz ve ilk defa avrupa maçı oynayan takıma gol dahi atamazken, üstüne üstlük 2 tane de gol yedi. hücumda varlık gösterilememesinin nedenini, hücumda oyun kurucunun olmadığına bağlayan igor tudor, kendi bireysel hataları yüzünden takımı dramatik bir durumun içine soktuğunun farkında bile değil. sneijder gibi bir hücum oyuncusunun takımdan bedavaya ayrılmasına sebep olduğu gibi oyun içi değişiklikleri ve dizilişleri de tamamen kepazelikti. sinan'ın forvet arkası oynaması, gomis'in çıkıp eren'in oyuna girmesi ve tolga ciğerci'nin oyunda tutulması gibi nedenlerden dolayı ve takımı hazırlayamadığı için bu takım ilk maçta hüsrana uğradı.
sezon başında arsenal, porto gibi kulüplerle hazırlık maçı yapıp galip gelen galatasaray'dan bize kalan, adını google'da copy+paste yapmadan yazamadığımız ve ömründe ilk defa avrupa kupası maçı gören takımdan 2 gol yemeyi görmek oldu.
şimdi ise turu geçmek için rövanş maçında herkes türk telekom stadyumu'na davet ediliyor. sinerji yaratılmak isteniyor falan filan...
bu maçı kazanmak için seyircinin sinerjisine mi ihtiyaç var?
bu turu geçmek için galatasaray'ın adı yetmez mi?
galatasaray bu kadar mı elden ayaktan düşen bir takım oldu?
sorarım size romalılar.