90 dakika sonunda bizi son zamanlarda hiç olmadığı kadar mutlu eden karşılaşma oldu. son dakikalarda onyekuru'nun deparını izlerken, saracchi'nin topu rakibinden söküp alışını görürken yüzümde sadece salak bir tebessüm vardı. son zamanlardaki sancılı futbolumuzu düşünecek olursak hiç alışkın olmadığımız bir rahatlıktı bu.
maçın başında hakem arda kardeşler, marcao-epuranu pozisyonunu var'dan izlerken "yok artık buna da penaltı çalmaz" heralde diye aklımdan geçirirken bir yandan da emindim penaltı çalacağına. maalesef de çaldı fakat bu pozisyona penaltı vermen için artniyetli olmanız gerek, buna kimsenin itirazının olmaması lazım. neyse ki her şeyimiz, canımız muslera guilano'nun kötü penaltısını kurtardı ve bizi oyunda tuttu.
ilk yarıyı 0-0 bitirip stresi ikinci yarıya taşımamızı engelleyen ise donk ve ayağından çıkardığı muhteşem muz orta oldu. ona orta demek bile hakaret olur çünkü onyekuru'nun kafasına pas attı resmen.
2. yarıda ise ilk yarıya göre çok daha rahat, özgüvenli ve istekli oynadık. başakşehir daha az kapandığı için 3. bölgede de daha fazla boş alan bulduk haliyle. derbi öncesi bu 3 puan, üstelik ayağa kalkmaya çalışan başakşehir'e karşı fevkaladenin fevkinde oldu.
(bkz:
hedef 23)