tarih 13 temmuz 1930. yerel saatle 15:19. yer montevideo
eatadio pocitos. günümüze kadar uzanan süreçte dünyanın en popüler sporu olan futbolun zirvesindeki ilk gol 3000 kişinin gözleri önünde fransız oyuncu
lucien laurent tarafından meksika ağlarına bırakılıyor.
olimpiyatların vermiş olduğu tadı sadece futbola odaklanılan bir heyecana dönüştürmek isteyen jules rimet, 1921 yılında fifa başkanı olduktan sonra planlarını gerçekleştirmeye uğraşıyor. uruguay yetkilileri ile görüştükten sonra, 1928 olimpiyat şampiyonluğunu kazanan uruguay’da kupanın düzenlenmesine karar veriliyor. 1929 barcelona kongresinde alınan bu karar, 13-30 temmuz 1930 tarihleri arasında yapılacak olan ilk dünya kupasının yolunu açıyor. kupaya olan katkılarından dolayı jules rimet kupası olarak adlandırılması da hem fifa hem de fransa futbol federasyonu başkanı olan rimet’ye bir jest niteliğinde.
kupa için bir ön eleme düzenlenmiyor, zira güney amerika kıtasına yapılacak olan uzun yolculuk zaten göz korkutucu. fifa tarafından iletilen davete ise avrupa kıtasından sadece 4 ülke icabet ediyor.
fransa,
belçika,
yugoslavya ve
romanya.
lucien laurent’in milli formayla attığı ilk gole kadar olan süreç ise dönemin şartlarının yarattığı zorlukları gözler önüne serecek cinsten. 1929 ekonomik buhranının pençesindeki dünyada, ülkeler futbol takımlarını uruguay’a gönderemeyecek kadar zorlanıyorlar. yolculuk masrafları uruguay tarafından karşılanıyor. 13 temmuz tarihinde ise büyük şölen başlıyor.
kupaya katılan toplam 13 takım, birisi 4, diğerleri 3 ekipten oluşan 4 gruba ayrılıyorlar. a grubuna arjantin, şili, fransa ve meksika yer alıyor. dünya kupaları tarihinin ilk golünün atıldığı maçta fransızlar meksikalıları 4-1 yeniyorlar. ancak diğer iki maçını kaybeden fransa takımı evlerine dönerken, dünya kupalarının ilk golünü atma başarısını gösteren milli futbol ekibi payesiyle yetiniyor. gruptaki iki maçını da kazanan arjantin ve şili’nin mücadelesinde ise gülen taraf 3-1’lik skorla arjantin oluyor. meksika ise grubu puan alamadan tamamlıyor. 6-3 biten arjantin-meksika kapışması da ilk dünya kupasının en gollü maçı olarak tarihte yerini alıyor.
2. grupta yer alan takımlar yugoslavya, brezilya ve bolivya. ilk iki maçta galip gelen yugoslavya, grubun üçüncü maçını formalite haline getiriyor. brezilya ile bolivya son maça çıkarken elendiklerini bilmenin hüznünü hissetmişlerdir muhtemelen.
ev sahibinin yer aldığı 3. grubun diğer temsilcileri ise romanya ve peru oluyor. ilk iki maçta peru’yu mağlup eden uruguay ve romanya, grubun finali niteliğindeki maçta karşı karşıya geliyorlar. maçı 4-0 kazanan uruguay, yarı final biletini alan ekip oluyor.
4. grupta yer alan abd, paraguay ve belçika ekiplerinden grubu lider bitiren ise kuzey amerika temsilcisi oluyor. 17 temmuz tarihinde oynanan abd-paraguay mücadelesi 3-0 sona eriyor. abd’li oyuncu
bertrand patenaue, müsabakadaki gollerin tamamını atarak, dünya kupaları tarihindeki ilk hattrick yapan futbolcu oluyor.
yarı finallerin eşleşmeleri ise arjantin-abd, uruguay-yugoslavya şeklinde oluyor. 26-27 temmuz tarihlerinde
centenario stadyumunda oynanan maçları ise sırasıyla 80000 ile 93000 kişinin izlediğini görüyoruz. bu kadar çok seyircinin izlediği müsabakalar ise şanına yaraşır cinsten sonuçlanıyor. arjantin abd’yi, uruguay ise yugoslavya’yı 6-1 lik skorlarla geçerek ilk finalistler olma şansını elde ediyorlar.
30 temmuz ise final günü. ilk yarısı uruguay topuyla, ikinci yarı ise arjantin topuyla oynandığı anekdotuna sahip olan ilk dünya kupası finali. ilk yarıyı 2-1 önde kapatan arjantin takımı, bu avantajını kullanamıyor. mücadeleyi 4-2 kazanan uruguay ilk dünya şampiyonu sıfatını kazanan ekip oluyor. belçikalı
john langenusun yönettiği mücadele centenario stadyumunda 93000 seyircinin önünde oynanıyor.
gol krallığını 8 golle arjantinli
guillermo stabile alıyor. turnuvanın yıldızı ise uruguay milli takımı. olimpiyat şampiyonluğundan sonra dünya şampiyonluğunu da kazanan uruguay, dönemin en büyük futbol aklı olarak söylenebilir.
ekonomik buhran, zorlu yolculuk koşulları, ilk olmasının getirdiği sorunlar, fazla katılımın olmayışı gibi problemleri yaşasa da, futbol anlamında dünyanın en büyük organizasyonuna dönüşecek olan bir turnuvayı hazırlamak büyük iş. bu akıl sayesinde, 4 senede bir en büyükleri izleme keyfi ise paha biçilemez.